YP / BÖLÜM / 11

255K 10K 1K
                                    

Profilimde ki Çocukluk Aşkım kitabımı da beklerim =)

Ne yapmalıydım?

Aklıma gelen ilk fikirle kendimi silktim. Saçmalama Ayza. Bu olmaz. Sağ çıkamazsın dedim kendime.

"Ayza Hanım iki kapı sonra anestezi bölümü var. Oraya gidin ve bu dosyayı verin. En düşük anesteziden uygulayacağım. Normal de dikiş yapacağım insanlara bu iyiliği yapmam haberiniz olsun.", dedi göz kırparak. Gülümseyip elimde ki dosyayla yönlendirdiği kapıya gittim.

Kapıyı tıklattığımda;

 "Girin!", diye bağıran ses beni çağırıyordu ama girmek istemiyordum. Ben iğnelerden korkardım. Bana vurulmasını geçtim ben başkalarına vururlarken bile irkiliyordum. Annemin koluna vurduklarında benimde kolum ağrırdı, abim grip olduğunda kıçını açtığında benim de kıçım acımaya başlardı.

Derin bir nefes alıp içeriye girdim.

"Buyurun Ayza Hanım sıra sizdeydi,", dedi yaşları elliye dayanmış, sarı ve seyrek saçlı, güleç yüzlü bir kadın. Hafif kısa ve tombuldu.

"B-Ben hoşbuldum.", dediğimde kadın önce yüzüme anlamayan ifadeyle bakıp sonradan kafasının üstünde bir ampul yanmış gibi yüzüme yüz ifadesini değiştirdi ve sinsice sırıttı.

"Anladım.", dedi sırıtarak son sesli harfi uzatıp da. 

"Sen de iğneden korkanlardansın."

Hayatımda sadece iki kere iğne vurulmuştum o da okulda ki aşılarımdaydı. Onun dışında grip olmazdım, hastalanmazdım, parmağımı paslı demirle kesmezdim... Sırf iğne vurunmamak için yapmıştım hep. Ama şimdi ailemin yokluğu beni korkularımla baş başa bırakıyordu.

Kadının sesiyle irkildim.

"Hadi canım geç artık sıradakiler var.", dedi sabırsız bir gülümsemeyle.

Oturdum ve gözlerimi sıkıca kapatıp;

"Lütfen acıtmayın.", dedim. Gözlerimi o kadar çok sıkmıştım ki yüzümü ekşitmiş gibi duruyordum. Kendimi çok kasmıştım.

"Kendini kasma.", dedi bir el sağ omuzumu tutup. Arkamı dönüp baktığımda Aras takım elbisesiyle arkamda öylece duruyordu. Gayet sert ve kararlı bakışları vardı. Kahverengi ve dolkunluktan sarıya dönmüş saçlarını geriye taramıştı ve keskin bir parlaklık ortaya çıkmıştı. Kokusu desem... Ah o zaten bir kızı kendinden geçirtecek kadar havalıydı. Ama egosu. Çin ülkesindeki gökdelenlerden bile daha büyüktü. Kendini beğenmiş şey.

"Sen burada ne arıyorsun?", dedim kafamı havaya kaldırıp oturduğum yerden Aras'a bakarak. Sol kolum hemşirenin elindeydi ve iğne vurma sandalyesinde oturuyordum.

"Burası benim hastanem sana hesap verecek değilim.", dedi bir elini cebine koyup diğer elini boşta bırakarak. Kaşlarını çatmıştı ve sert bakıyordu.

"Ama sen... O zaman git işlerinle uğraş çekil başımdan.", dediğimde hemşire kolumu bacaklarımın üstüne indirmişti.

"Neden bıraktınız kolumu daha iğne vurmadınız?"

"Geçmiş olsun.", dediğinde kolum uyuşmaya başlamıştı. Kafamı koluma çevirdiğimde kolumda ufak kırmızı bir delik vardı. Sinek ısırığıydı sanki.

"İsterseniz bir an önce kalkın kısa süreli ama etkili bir ilaç hemen uyuşmaya başlayacaksınız ve yarım saat sonra geçecek."

Onaylar anlamda kafamı sallarken arkamı dönüp Aras'ı aramıştım. Lafımı dinlemiş ve gitmişti dediğimde kafamı önüme çevirdim. Kapı gibi bir vücut ve burnuma dolan o keskin kokuyla gözlerimi kapattım ve sonra kocaman açtım.

YENİ PATRONUMWhere stories live. Discover now