YP / BÖLÜM / 20

200K 8.7K 425
                                    

Profilimde ki Çocukluk Aşkım kitabımı da beklerim =)


ÖNCEDEN HAZIRLAMIŞTIM. KISALIĞI İÇİN ÜZGÜNÜM. MİSAFİRLİKTEYİM ELİMDEN BU GELDİ =) BİR DAHA Kİ BÖLÜM DAHA UZUN YAZMAYA ÇALIŞACAĞIM =)

Bir hafta geçmişti aradan. Aras'tan ne bir ses vardı ne bir hareketlilik. Televizyonlarda haberleri çıkmıyordu, dergilerde onunla ilgili bir haber yoktu, hatta iş dünyasının sicil gazetesine baktığımda bile görememiştim.

O gün Aras'a tokat attıktan sonra koşa koşa annemden sonra çok sevdiğim kadının yanına, Necla Teyze'me gelmiştim. O bana bir çare bulurdu, Sibel'im için bir çare arardı demiştim. Sibel'i bu kadar zor şartlar altında kazanmışken onu bu kadar kolay bırakamazdım bu dünyada. İntihar etme ya da kendi köşeme çekilme fikrinin saçma olduğunu saniyeler içinde kabullenmiştim.

Gittiğim gün sadece duş almış uyumuştum. Ertisi gün Cihat'ı aramış ve kıyafetlerimi bir bavula koyup getirmesini söylemiştim. Bir haftadır evin içinde ölü gibiydim. Gün içerisinde pek fazla konuşmuyordum. İşteyken müşterilerle bile muhatap olmuyordum, ne istediklerini ben sormadan söylüyorlardı.

Depresyon için birebir ilaç, konuşmamak.

Mert'le de hiç muhatap olmuyordum. Onu gördüğümde ya müşterilerin yanına gidiyor ya da kaçıyordum. İş yerinde ki kızlarla uğraşmıyordum. Kimseyle iletişim halinde değildim.

Sibel için tekrardan velayet davası açmıştık. Yaşımın on sekiz yaşından büyük olması benim için avantaj oluşturmuştu ve mahkeme kararıyla velayetimi dedemlerden almıştım. Ama Sibel'inkini almak o kadar kolay değildi. Bir kere bir evim yoktu. Vardı ama onu mahkemeye benim evim diye göstermek istemiyordum.

O adamın hiç bir şeyini istemiyordum.

Düzenli bir işim yoktu, bir ailem yoktu, yani çocuğa bakabilecek hiç bir güvencem yoktu. Mahkeme de bu yüzden velayet konusunda uzattıkça uzatıyordu.

Her gün akrabası sıfatıyla Sibel ile görüşme talep ediyordum ve her gün geri çevriliyordum.Nasıl nefes aldığımı bilmiyordum. Bir haftada zayıflamış, tükenmiştim. Ruh gibiydim.

"Kızım hadi bir kaç lokma bir şey ye. Yine işe aç gitme."

"Canım istemiyor Necla Teyze.", dedim çatalı bırakarak.

"Ben işe geçiyorum.", dedim ayağa kalkıp bir adım atıp.

"Kızım dur."

"Ne oldu teyze?", dediğimde Necla Teyze'min bana acırcasına baktığını gördüm. Zaten yıkılan dünyam iyice sarsılmıştı.

"Dün bir haber geldi."

"Ne haberi? Sibel'den mi? Neden bana söylemedin hemen? Ney haberiymiş? İyi miymiş?"

"Geç otur şuraya sakinleş biraz kızım."

"Teyze lütfen hadi. Sakinleşmemi söylemen için yaklaşık bir hafta geciktin.", dedim kaşlarımı çatarak.

"Sibel'i evlatlık almışlar kızım.", dediğinde bir an durdum. Sanki kalbim bir saniyeliğine nefes almayı bırakmış gibiydi.

"Ne?" , dedim dengemi sağlayamayıp yanımdaki sandalyeye tutunarak.

"Endişelenme kızım. Adreslerini aldım. Gidip konuşursak belki anlaşırız."

"Nerede yaşıyorlarmış?", dedim hemen diklenip. İstemeden gözyaşlarım akmıştı. Kolumun tersiyle sildim.

"Pakistandan gelmişler. Oraya götürmüşlerdi. Şu anda nerede bilmiyorum ama hemen arayıp öğreneceğim. Sen sıkma canını Ayza'm.", dedi Necla Teyze'm saçlarımı okşayarak.

YENİ PATRONUMWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu