YP / BÖLÜM / 50 (FİNALE 1 KALA...)

196K 4.1K 1.1K
                                    


"Üzgün olmak bunu yetmiyor biliyorsun değil mi? Bunca tehditin beni en başından beri beklediğini bile bile beni bu kadar pasif bıraktın olaya Aras."

Sinirle savurduğum cümleleri tek solukta bıraktım. Sinirden titreyen ellerim ve karnıma giren sancılar yer yer konuşmamı bölüyordu.

"Ayza. Sadece senin için sakladım. Sana ve bebeğimize zarar gelmesin diye. Ben çok mu istedim sanıyorsun bunları? En başından beri kendimden uzak tutmaya çalıştım seni. Defalarca evden kovmaya karar verdim, yer yer kararlarımı uyguladım ama olmadı. Her defasında aldığın minik bir darbe tekrar döndürdü beni sana. Şimdi karşıma geçip senin güvenliğini düşündüğüm için beni suçlayamazsın."

Kızgınlık ve üzgünlük arasında serbest bıraktığı cümleleri hem suçlu çocuk gibi hem de haklı ve olgun bir insanmış gibi söylemişti. Umutsuzca ve biraz da şefkat dolu bakışlarla elimi yüzüne götürdüm. Belime sarılarak şişen göbeğimi ve beni kendine çekti.

"En azından güvenliğim için söyleyebilirdin."

"Stres yapmandan, çocuğumuzun zarar görmesinden korktum.", dedi sarılarak. Boynuma sığınan nefesi ve bedenime sığınan vücudu savunmasız bir çocuk gibiydi. En hassas noktasıydım. Artık kabul ediyordum.

"Biz iyiyiz. Yarın babamıza cinsiyetimizin kız olduğunu da öğreteceğiz.", dedim burnumu burnuna değirip gülümseyerek.

"Göreceğiz.", dedi.

Mutluyduk. Mutluyuz. Mutlu olacağız. Biz geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman kipleriyle aynı kelimeyi çeşitli bedenlere bürüyebilirdik. İnanıyordum buna. Artık mutsuzluk yoktu. Kelebek ömrü mutluluklar, anlık gülümsemeler yoktu. Bebeğimiz kucağımızda ki yerini bulduğunda mutluluğumuz daim olacaktı.

"İşe gitmek istemiyorum bundan sonra.", dedi.

"Aslında senden bir şey isteyeceğim."

"İşe gelmek istiyorum deme bana.", dedi yüzüme yakın soluk veren yüzünü çekip kaşlarını çatarak.

"Sadece bu günlük, çok sıkıldım."

"Hayır. Az önce bana bunun için kızıyordun. Güvende değilsin. Olmaz!"

"Hadi ama.", dedim bedenime sarılan kollarını sıkıp süt dökmüş kedi gibi bakarak.

"Sen yanımdayken kimse bana zarar veremez. Bildiğim için bunu istiyorum.", dediğimde düşünmek için sağına soluna sert bakışlar atarak kafasını çeviren Aras'ın yüzünü yüzüme sabitlemeye çalıştım.

"Elimi bırakmayacaksın."

"Peki annecim. Arabalardan da kaçayım mı?", dedim gülümseyerek. Kızgın bakışlarına rağmen gülümsemesini saklayamadı.

Ayça'ya gideceğimizi bildirdikten sonra Sibel'in de elinden tutup evden çıktık. Arabanın arka kapısını açtığımda Sibel'in turuncu renkli bebek koltuğunun yanında mavi renkli bir bebek koltuğu daha vardı.

Tam Sibel'i kucağıma almış bebek koltuğuna yerleştirirken mavi bebek koltuğuyla karşılaştım ve Sibel'in kemerini çarçabuk takıp kafamı kaldırdım, arabaya binmek için kapının kulpuna elini götüren ve bana imalı bakışlarla sırıtan Aras'a bıkkın gözlerle baktım.

"Hadi ama. Cidden cinsiyeti kız olursa ne yapacaksın?"

"Kızım da mavi rengini sevebilir."

"Of Aras. Neden bu kadar ısrarcısın. Bir gün daha bekleyemedin mi?"

"O çocuk oğlan doğacak diyorsam Ayza oğlan doğacak.", dedi inatçı bir sesle arabaya binerken.

Arabanın kapısını açıp arabaya yerleşirken sadece göz devirmekle yetindim.

YENİ PATRONUMWhere stories live. Discover now