9|İzmir Sabahı

960 55 2
                                    

Pelin Eroğlu

"Pelin..Pelin hadi kalk yavrum.Şeyda içip içip gelmiş olmasın bu kız?"

"Saçmalama anne ya sabah sabah..Arkadaşıylaydı akşam yorulmuştur."Duyduğum sesler ile rahatsızca kıpırdandım.Yüzümde yastık izinin çıktığına emin olduğum bir uyku çekmiştim bu gece,belliydi.

"Çok şükür kızım,hadi Kerem içeride seni bekliyor.Hazırlan gel."Annemin odadan çıkmasıyla gözlerim yarı açık bedenimi esnetip doğruldum.Şeyda'nın da benden farklı bir hali yoktu."Abla sen neredeydin,kimleydin?"

"Barışlaydım,barıştık."Hayvan gibi esneyip gözlerimi ovuşturduğumda Şeyda bana çatık
kaşlarla bakıyordu."Ne alaka be?Niye küstünüz ki barışasınız?Hem siz hangi ara barışacak kadar yakın oldunuz?"Uykulu halimle pot kırdığımı fark ederken yüzümden anlaşılmasın diye gözlerimi belertmemek için zor durdum."Şey ya bu tatildeki olay için özür diledi,hazır buradayken de zaman geçirdik öyle.Bir şey yok yani."

Evet Şeyda bir şey yok ablacım,sadece öpüştük.

"Ha iyi iyi."Şeyda tekrar uykuya dalarken bende odadan çıkıp elimi yüzümü yıkadım ve salona geçip koltukta yatan Kerem'e baktım."Oğlum sabah sabah ne işin var senin burada?"Sesimin çıkmasıyla yattığı yerden doğruldu."Hazırlan hadi tepeye götürüyorum seni,çok iş var bugün."Oflayarak odama geçtim ve altıma siyah bir şort giydim,üstüme de beyaz tişört ve ne olur ne olmaz diye onun da üstüne fıstık yeşili bir kapüşonlu giydim.Turuncu converse'lerimi de ayağıma geçirirken yanıma bir bel çantası alarak Kerem ile beraber evden çıkıp arabaya binmiştim.Arabayı o sürdüğü için yolcu koltuğunda sırtımı arkaya kadar yaslamış yarım kalan uykumu uyumaya çalışıyordum.

"Dün nasıl geçti seninkiyle?"Kerem'in konuşmasıyla gözlerimi açmadan konuştum.Çok uykum vardı."Of 'seninki' ne Kerem ya?Kıracağım kafanı o olacak."

"Ya tamam nasıl geçti onu söyle?Baya iyi geçmiş gibi gözünü açamıyorsun."İmalı imalı konuşmasıyla gözlerimi açıp kafasına vurdum."Ah!Kaza yapacağız kızım manyak mısın?"

"Kes maymun,sür arabanı."Tekrar gözlerimi kapatıp yattığımda kısa bir süre içinde araba durmuştu.Gözlerimi istemeye istemeye açtığımda arabadan inip içeri girdik ve direkt mutfağa geçtim.O sırada Kerem de yanıma gelmişti."90 tane boyozu atsana fırına,kahvaltı masası kurmamız gerek."Söylediği sayıyla ağzım açık ona baktım."Yuh!90 ne lan?Bütün İzmir'i mi çağırdın ne yaptın?"

Kerem gözlerini devirdi."Kalabalıklar biraz,hadi görürsün."Onu dinleyip 90 tane boyozu fırına verirken bir yandan da kahvaltımı ediyordum.Boyozlar fırındayken salatalık ve domates gibi kahvaltılık sebzeleri alıp keserek tabaklara yerleştirmiştim.Mutfaktan çıkıp kapalı terastaki masaya hazırladıklarımı bıraktım,upuzun bir masa kurulmuştu,hatta bu yetmemiş ek olarak 2 masa daha vardı."Aşiret falan mı geliyor acaba?Hay Allahım."Söylene söylene tekrar mutfağa geçtiğimde çeşit çeşit reçel ve diğer şeyleri de tabaklara koydum."Kerem yumurta yapacak mıyız?!"Mutfaktan kasanın oraya seslendim."Evet!ondan da 30-35 tane yap."

Yumurtaları haşlamaya koyduğumda her şey neredeyse olmuştu.Saçlarımı antrenmanda yaptığım gibi önleri sıkı ama topuzu dağınık bir topuz yaptığımda enseme soğuk suyu değdirmiştim.Çok ayakta kaldığım sürece başım dönüyordu.

Ön taraftaki sesler yoğunlaştığında geldiklerini anlamıştım.Karşılamak için mutfaktan çıktığım sırada gördüğüm kişiler ile şaşırmıştım.Galatasaraylı oyuncular ve teknik kadronun hepsi buradaydı.Gözlerim Barış'ı bulduğunda bir şey diyecektim ki işaret parmağını dudaklarına götürerek susmamı işaret etti.Takım terasa geçerken en son gelen Okan hoca bana elini uzatmıştı."Pelincim merhaba,çok severek takip ediyoruz.Valla kuzenin Barış ile arkadaşmış İstanbul'a geçmeden önce de bir kahvaltı yapalım dedik."

RASTLANTI | Barış Alper YılmazWhere stories live. Discover now