12|Yemek

891 55 9
                                    

Pelin Eroğlu

"Daha iyi misin canım?"Eda abla'nın sorusuyla gülümseyerek başımla sorusunu onayladım ve tişörtümü geçirerek oturduğum sandalyeden kalktım."İyiyim abla saol,Cansu hadi!"Tuvaletteki Cansu'ya seslendiğimde cırladı."Ya tuvalette de rahat yok!Geldim!"

Bir kaç saniye içinde tuvaletten çıkıp yanıma geldiğinde takıma haber vererek salondan çıktık.Yakınlardaki bir marketten bir kaç atıştırmalık alacaktık,gittiğimiz her ülkede yeni atıştırmalık deniyorduk.

rastlantı

"Cris,bu nasıl?"Ana'ya elimdeki siyah elbiseyle döndüğümde başını telefondan kaldırıp bana döndü ve elbiseyi inceledi."Takımdaki herkes eşofman falan giyiyor kızım,bu elbiseyi bu akşam yemeğinde harcama."Dediğiyle elbisemi küçük dolaba koyup tüm takımda olan Fenerbahçe logolu,lacivert eşofmanımı ve üstüne yine takımla aynı olan beyaz,göğsünde Fenerbahçe logosu olan tişörtü giydim.Sırtında Atatürk silüeti ve altında İstiklal Marşı yazıyordu.

Tabiki bu tişörtlere takımca bayılmıştık.

Üstüme de lacivert Fenerbahçe hırkamı aldıktan sonra saçlarımın önündeki perçemlerime şekil verip hafif bir makyaj yaptım.Tamamen hazır olduğumu hissettiğimde Cris'le beraber çıktık.Benim hazırlanmakla geçirdiğim süreyi o yatıp video izleyerek geçirmişti.

Odadan çıktığımızda asansöre binerken Cris konuştu."Gece uyumasak mı?Hotelde saklambaç oynayıp eğleniriz.Yarın sadece öğlen antrenman var."Dediğiyle sırıttım.Deplasmanlarda genellikle takımca saçmalar bizim kafamıza uyanlar ile hotelde bir kat belirleyip birbirimizi bulmaya çalışırdık.Bazen de whatsapp grubu kurup görüntülü arama yapar ve kimin nerede olduğunu bulmaya çalışırdık.

Biraz çocuk ruhlu bir takımdık.

Yüzümdeki sırıtma devam ederken konuştum.
"Yemek masasında takıma sunmak için güzel bir teklif.Bayıldım kanki."Sondakini Türkçe söylemem ile beni taklit etti.Takımdaki bütün yabancı oyuncular bir kaç kelime Türkçe konuşabiliyordu.Bu ortamı daha eğlenceli yapıyordu orası kesin.

Asansörden inip restorana ilerlerken koridordan görebildiğim kadarıyla oldukça kalabalıktı.E normaldi tabi ama insan bir panik olmuştu.

Ya da heyecanlanmamın sebebi Barış Alper'di.

Restorana girdiğimizde bir kaç göz bize dönmüştü,ayrıca Barışla da göz göze gelip gülümsemiştik birbirimize.Bizim takımdakilerin olduğu masayı ararken Eda ablaların olduğu masaya ilerledik ve oturduk."Millet biz diyoruz ki-"

"Ya sen ne anlatıyorsun yine?!"Bir anda arkamdan gelen sesle yerimde titrerken sağ yanağıma uzun bir öpücük bırakan Kaan'a dönüp kafasına vurdum."Oğlum napıyorsun ulu orta yerde?Geç otur şuraya,maymun kılıklı."Biri bizi gördü mü diye etrafıma baktıktan sonra Kaan'ı hırkasından tutup yanımdaki sandalyeye oturttum.Kaan erkek voleybol takımımızın taraftarlar deyimine göre;Yakışıklı,yetenekli,genç yıldızıydı.

"Lan ne kastın ya?Ee napıyoruz bu akşam?Genç kadroyu bulmuşum bırakmam."Masaya baktım,bizim tartıştığımız süre boyunca Eda ablalar kalkıp başka bir masaya geçmişti Stefano ile konuşmak için.Şu an masada;Ben,Cris,Kaan,Ari,Aslı,Mert,Magi ve Cansu vardık.

"Ben kameramla geldim,aksiyonlu bir şeyler yapalım."Cansu'nun açık kamerasına el sallarken gülüşmüştük.

"Bence hotelde saklambaç oynayalım.Çocuklaşmak istiyorum!"Cris'in dediği şey ile Mert elini şıklattı."Tamam süper fikir,benim gram uykum yok."

RASTLANTI | Barış Alper YılmazWhere stories live. Discover now