14|Kavga

971 59 6
                                    

Pelin Eroğlu

"Sonunda!"Ana'nın söylenmesini dinlerken pis pis gülerek yanağını öptüm.Nolmuş on saat duşta kalıp bir on saat daha kurutma makinasını ele geçirdiysem?

Kırık fön çektiğim saçlarıma saç bakım yağı sürdükten sonra üstümdeki bornozu çıkararak bu sabah gönderdikleri kıyafete baktım.Başkanımız nedendir bilinmez hepimize ciddi birer kıyafet ayarlamıştı.Ben sabah Fenerbahçe forması giymek konusunda epey bir direnmiştim tabi..

Koyu lacivert,dizlerimin neredeyse bir karış üstünde biten şort eteği giyerken onun üstüne de sol omuzunda Fenerbahçe arması ve Atatürk imzalı beyaz tişörtü giydim.Şort etekle aynı renkte bel hizamda biten ceketi de giydiğimde bugüne şans getirsin diye ucunda '1907' yazan çelik kolyemi takmıştım.Sol bileğimde Barışla aldığımız bileklikler olduğundan sağ bileğime de altın rengi kibar saatimi taktım.Ana benim gibi zamanı çok kullanmayarak saçlarını toplayıp giyinmişti.

Bende son olarak kombinle uyumlu olsun diye beyaz nike ayakkabılarımı giydim.Ayak bileğimin biraz üstünde biten beyaz çoraplarım da vardı tabi.

Ben çorap kadınıyım.

Anaya baktığımda ise kendi için benimkinin aksine beyaz bir takım giydiğini gördüm ve ıslık çaldım."Ana Cristina De Souza mı demeliyim yoksa-"

"Hayır!Bir Brezilya iması daha kaldıramayacağım."Dediğine güldüğümüzde basit bir makyaj yaparak odamızdan çıkmıştık.Hala içimde Fenerbahçe forması giyememenin acısı vardı,yanıma formamı da almıştım ama.

Asansörden indiğimizde lobiye vardık.Etraftaki kargaşa ve takımın oyuncuları kaşlarımı çatmamı sağlarken olayı algılamaya çalışıyordum.Kupa maçı olduğundan dolayı kargaşa olması elbette normaldi ama buradaki herkesin heyecandan çok endişesi var gibiydi.

Gözlerim Eda ablayı aradığında bulamamıştım.Hastalandığı için takımı bana emanet etmişti ama buraya gelemeyecek kadar kötü durumda olduğunu düşünmemiştim.Kaan'ı gördüğümde yanına gittim,kendisi de koyu lacivert bir takım elbise giymişti.

"Noluyor burada?"Sorduğum soruyla derin bir nefes aldı."Ya bizim başkan Atatürk pankartları ile ilgili bir şey söylemiş Araplarla sohbet ederken,bunlar da sorun çıkarmış.Yeni haberleri olduğunu falan söylemişler de bu kağıtta hepsi yazıyor,hazır yanıma gelmişken bunu da vereyim sana.Eda abla herkesten sorumlusun diye sana vermemi istedi."

Duyduklarım ile kaşlarım daha da çatışırken Kaan'ın elindeki kağıdı aldım.Sözleşme kağıdıydı,buraya gelmeden önce;yapılacak şeyler,antrenmanlar,giyilecek giysiler ve diğer şeyler hakkındaki maddeler yazıyordu.Elimdeki on beş,yirmi sayfalık dosyanın en sonuna geldiğimde hepsinin iki taraf tarafından da kabul edildiğine dair birer imza vardı.

Sinirle soluduğumda etrafıma baktım.Telefonumu çıkarıp başkanımızı aradığımda telefon boş boş çalmıştı.

"Neredeler şu an?"Kaan'a yönelttiğim soruyla biraz düşündü."Yani en son toplantı yapmaya gidiyoruz dedi,takımların da şu an stadda olması gerekti aslında ama.."Onun yanından ayrılırken resepsiyona ulaştım.

"Nasıl yardımcı olabilirim?"Önümdeki adama baktığımda hızla cevap verdim."Toplantı odası nerede acaba?"Adam bir süre bana baktığında kaşlarımı kaldırdım."Afedersiniz,bir soru sordum?"

"Üzgünüm söyleyemem,şu an bir toplantıdalar ve rahatsız edilm-"

"Söyler misiniz?Daha ne kadar rahatsızlık çıkabilir zaten."Adam dudaklarını birbirine bastırırken bu haline göz devirdim,sinir olmuştum.

"İkinci katta,sağa döndüğünüzde hemen önünüzdeki kapı."Kısa bir teşekkürle ayrılıp asansöre bindiğimde arkamdan bir kaç kişinin seslendiğini duymuştum ama önemsemedim.Kata vardığımda adamın tarif ettiği gibi giderek kapıyı tıklattım.

RASTLANTI | Barış Alper YılmazWhere stories live. Discover now