24|Amsterdam

737 48 3
                                    

Pelin Eroğlu

Önümde duran beş doktor da felemenkçe konuşurken yanımızdaki çevirmen denilenleri bizim dilimize çeviriyordu.Ben ise dinlemekten bunalmıştım ancak karşımdaki insanlara olan saygımdan dolayı sanki bir tıp öğrencisi gibi meraklı gözlerimi üstlerinde gezdiriyordum.

"Haftada altı gün uygulayacakları bir fizik tedavi varmış.Yaklaşık bir ay süreceğinden bahsediyorlar.Ayrıca parmaktaki hasar travmaya sonuç olabilirmiş ama eğer ameliyat olunursa dört ay kadar bir sürede tam iyileşme olacak.Ancak ameliyat'ın riskli sonuçları var.Malum Pelin sporcu olduğundan esnekliği ve atletikliği oldukça önemli.Ameliyat sebebi ile parmağı eskisi kadar esnek olmayacak,yani son seçim sizde."

Çevirmenimiz Derin'in dediklerinin ardından derin bir nefes alarak ardından ofladım.Şeyda destek olmak istercesine masanın altından elimi kavradığında gözlerimi yerden onun seviyesine çıkarttım.Gözlerini yumarak bana gülümsediğinde dudağımı büzerek edebileceğim kadar hafif bir tebessüm ettim.

"Peki,bizim için düşünülmesi gereken bir karar.Pelin'in hali hazırda belirli bir düzeni ve hayatı var.Eğer kendileri için uygun olursa biz kendilerine Türkiye'ye gelmelerini rica edelim.İki taraf olarak düşünelim."Pelin abla'nın dediğinin ardından onu başımı sallayarak onayladım.Derin çeviriyi yaptığında doktorlar düşüneceklerini ileterek bir sonraki randevumuzu iki hafta sonraya atmışlardı.

Bulunduğumuz plaza'nın en üst katındaki ofisten çıktığımızda asansörü beklerken ensemi kaşıdım.

Sporcu olmak tam olarak buydu.Elinizde olmadan en olmadık zamanda başınıza beklenmedik şeyler gelirdi ve hayatta seçimlere zorlanırdınız.Kimi insan seçimleri yok sayarak dümdüz hayatına devam ederdi ancak bize bu şans dahi sunulmuyordu.

Ya tedaviyi kabul ederek bir ay Amsterdam'da kalacaktım.Bunun anlamı sosyal hayatımdan,takımımdan,ailemden ve yurdumdan uzak kalmaktı.Tamı tamına bir ay sevdiğim çoğu şeyden kilometrelerce uzakta olacaktım.

Aklıma Barış'ın gelmesi ile nefesimi dışarı üfledim.Yalnızca farklı yakalarda olmamıza rağmen bile toplam yedi günde birbirimize zar zor zaman ayırıyorduk.Bir de tedavi için Amsterdam'a bir aylığına gelecek olmak bizi tam anlamına koparacaktı.

Olasılıklar aklıma doluşurken kötünün de kötüsü düşünceler ile boğazımdaki yumruyu zorla yuttum.Eğer gerekiyorsa,kendim için her şeyden ve herkesten vazgeçmem gerekti.Benim için elbette büyük problemler vardı ancak oldum olası sabırlı biriydim ve uzakta olan her şeye dayanabilirdim.Her ne kadar söz konusu olan olağan bir sevgi olsa bile,spor kariyerim ve hayallerim hiç bir şey ve hiç kimseden önemli değildi.

Daha iki gün öncesine kadar tek derdim maçta gösterdiğim kötü performans iken hangi ara buraya gelmiştim,bilmiyordum doğrusu.

Asansöre bindiğimizde derin bir nefes verdim ve gözlerimi belerterek Pelin ablaya döndüm."Gelirler mi İstanbul'a?Gelirler,gelsinler.Ben ayrılamam hiç bir yerden."

Pelin abla itirazlarıma karşı yanaklarını şişirdi."Bilmiyorum ki canım ya,bakıp göreceğiz.Bu arada malum yarın dünya kadınlar günü etkinlikleri var.Eğer katılmak istersen biletler hazır."

Pelin ablanın dediği ile başımı istekli istekli salladım."Aa evet evet!Yok ben durmam burada,dönelim geri."

Şeyda bu halime burnundan gülerek dirseğini koluma vurduğunda onu kolumun altına aldım ve açılan asansör kapısı ile beraber asansörden indik.Pelin abla bir kaç kişiye telefon açarken plazanın önüne getirilen araba ile hızla arabaya bindik.Pelin abla önüme,Şeyda yanıma oturduğunda araba hareket etmiş otele doğru yola çıkmıştık.

RASTLANTI | Barış Alper YılmazWhere stories live. Discover now