1.1

328 34 20
                                    


Yazım yanlışı ve mantık hataları olabilir anlamadığınız yeri sorabilirsiniz <3

_
_
_
_

Elimdeki soğuk suyu tek dikişte bitirirerek yol kenarındaki çöpe attım ve arabamın kapısını açtım. Rahatça koltuğa yerleşerek anahtarı taktım ve arabayı çalıştırdım.

Çok gergindim, ama güçlü olmalıydım. Bu gün smaçör olarak anterman yapacağım ilk gündü.

Her ne kadar bunu istemiyor olsamda elimden gelenin en iyisini yapmak zorundaydım, takımımın buna ihtiyacı vardı ve her koşulda, her mevkide oynamaya hazır olmalıydım.

Arabayı kullanırken bir yandan da enerjimi tazelemek için telefondan güzel bir şarkı seçerek arabanın içini müzikle doldurdum.

Bite my tongue, bide my time
Wearing a warning sign
Wait 'til the world is mine

Visions I vandalize
Cold in my kingdom size
Fell for these ocean eyes

You should see me in a crown
I'm gonna run this nothing town
Watch me make 'em bow
One by, one by, one
One by, one by...

Voleybol salonunun önüne geldiğimde arabayı düzgünce park ettim.

Heyecanlıydım. İlk defa smaçör mevkinde anterman yapacaktım ve dolayısıyla hiç alışık olmadığım bir pozisyondu. Tabii alışık olmadığım başka şeyler de vardı.

Kapıdan içeri girdiğimde direkt soyunma odasına doğru ilerledim.

Bir iki kişi daha yeni gelmişti anlaşılan.

Zehrayı üstünü değiştirirken yakaladığımda yanına giderek omzuna kolumu attım.

Onunla konuşmak gerginliğimi azaltabilirdi.

"Naber Zeze'm"

"Ooo aşkım gelmiş, iyi senden"

"Bende Eh işte"

Kıyafetlerini dolaba koyarken konuştu Zehra,

"Dünden iyi görünüyorsun"

Dün aklıma gelince içimde yine bir alev yandığını ve bir yanımın burkulmuşluğunu hissettim, ama belli etmedim.

"E herhalde abla, ben çabuk toparlarım biliyorsun"

diyerek göz kırptım.

Zehra dil çıkardı ve sahaya doğru ilerledi.

Önüme dönerek dolabın kapağını açtım ve antermanda giymek üzere kıyafetlerimi çıkardım. Dolabın kapağını kapatıp etrafa göz gezdiridiğim sırada içeride pek kimse kalmamıştı.

Yanımda giyinen bir kişi hariç. Aramızda iki adımlık mesafe ya var ya yoktu.

Sırtı bana dönük şekilde yavaş hareketlerle üzerindekileri çıkartıyordu.

Gözlerim çıplak omuzlarında, esmer parıltılı tenini süsleyen dövmelerinde gezdiğinde, içimde garip bir his oluştu.

Gözlerimle dövemlerini incelerken bir anda üzerine geçirdiği t- shirt, dövmelerini ve tenini benden gizledi. Hızlı şekilde arkasını dönerek göz kontağı kurmasıyla afalladım ama bozuntuya vermedim.

Elimi üzerimdeki Sweate götürdüm ve bir çırpıda üzerimden sıyırdım. Arkasını dönüp gitmesini, yada ne bileyim en azından bana bakmamasını falan beklemiştim ama karşımda dikilmiş resmen beni izliyordu. Dudaklarındaki de neydi, yoksa sırıtıyor muydu o?

Üzerimi giyinirken üstümdeki gerginlik resmen git gide artıyordu.

T- shirt ü üstüme geçirerek sahaya gitmek için arkamı döndüğümde, hafif sırıttığını belli olan sesini duydum.

"Ödeşmiş olduk." Dediğinde önünde yürüdüğüme şükrediyordum, çünkü yüz ifadem tam anlamıyla "rezil oldum" diye bağırıyordu.

Onu izlediğimi fark etmişti ve ona rağmen ses etmemiş, rahat rahat giyinmişti.

Gerçekten rezildim.

Dünkü konuşmamdan sonra kendim onu izlemem konusunda ne düşündüğünü bilmiyordum ama ben olsam, artık beni ciddiye almazdım.

Yinede bozuntuya vermeden yüz ifademi düzelttim ve sahada koçun yanına doğru ilerledim.

"Evet kızlar anterman için ikişer gruplara ayrılın hemen. "

Gözlerim direkt olarak Zehrayı aradı, ama gördüğüm şey beni hiç memnun etmemişti.

Hande gülerek Zehraya doğru gittiği sırada Zehra resmen beni satmış ve o da Handeye doğru giderek eşleşmişlerdi bile.

İç çekerek etrafima bakındığımda kimler kaldığına göz gezdirdim, ama görünen o ki herkes bu anı bekliyomuş.

Çünkü resmen herkes birbiriyle eşleşmişti.

Deryanın yanını boş gördüğüm sırada önüme biri geçerek Derya'nın yanına gittiğinde artık cidden tepemin tası atacaktı.

Her işime taş koyuyordu resmen.

Vargas, Derya'nın yanına gittiği sırada,
Derya ona bir şeyler söylemiş ve arkasını dönerek kısa bir süre etrafa bakınmasını sağlamıştı.

Vargas iç çekerek yavaş adımlarla bana doğru ilerlediği sırada ben de anlamlandıramaz bakışlarla ona bakıyordum.

Yanıma geldiğinde bir kaç adımlık mesafe bırakarak tam karşımda durdu, gergin duruyordu.

Ve dudakları aralandı.

"İkimiz, grup olmalıyız"

Ne?

"Neden?" diye sorduğumda elini boynuna götürdü ve kısık bir sesle, sanki bariz bir şeyi açıklar gibi,

"Çünkü herkes eşleşti ve bir tek biz kaldık." Dedi.

Deryaya doğru baktığımda yanında Cansu vardı,
demek o yüzden Vargas buradaydı.

Vargas'a döndüğümde başını hafifçe yere eğmiş ayakkabılarına bakıyordu.

Soyunma odasındaki tavrıyla alakasız şekilde çekingen duruyordu. Bir an bu mahcubiyetin nedenini sorgulasam da sonradan dank etmişti.

Ona dün resmen "benden uzak dur" demiştim ve o yine buradaydı. Bu yüzden kötü hissediyor olmalıydı.

Bunu düşününce bende kendimi kötü hissetmiştim.

Hafifçe yaklaşarak işaret ve baş parmağımla çenesini tuttum ve bana bakacak şekilde kaldırdım. Göz göze geldiğimizde dünün aksine gülümsedim ve sıcak oldugunu umduğum ses tonumla,

"Hadi o zaman, top?" Dedim.

Bir kaç saniye bocalasa da çabuk toparlanıp gülümsedi,

ve arkasını dönerek top almak üzere ilerledi.

Bense arkasından düşünüyordum, gülümsemesi gerçekten güzeldi.

_____________________________________________________

Ben geldiiiiimmm

Kısa bir bölümcük bırakıyorumm ama söz akşama da bölüm atacağım.

yorum ve oy bırakmayı unutmayın 🌸

𝖄𝖔𝖚 𝕯𝖔𝖓'𝖙 𝕺𝖜𝖓 𝕸𝖊Where stories live. Discover now