2.0

408 40 9
                                    

Yazım yanlışı ve mantık hataları olabilir anlamadığınız yeri sorabilirsiniz

***

Melissa Vargas

Yorgun hissediyordum.

Sadece mental olarak değil, fiziksel anlamda da çok yorulmuştum.

Takım otobüsünde uyuyakalmamak için bedenimle savaş veriyordum çünkü maç çok yorucu geçmişti.

Neredeyse dinlenmemiştim ama değmişti.

3 - 2 kazanmıştık.

Otobüs nihayet otelin önünde durduğunda direkt olarak inip otele ilerledim.

Asansörlerden birinin düğmesine bastığımda, Karakurt yavaş adımlarla yanıma yaklaştı.

Elif ve ilkin de geldiğinde asansöre bindik ve katın tuşuna basarak asansörün kapısının kapanmasını sağladım.

"Of ne maçtı ama"

İlkin yorgun ama muzip sesiyle konuştuğunda Elif gülerek cevapladı.

"Ya ben hiç bir şey hatırlamıyorum bende mi sorun var?"

"Elif sen hiçbir maçı hatırlamıyorsun ki"

Onlar kendi aralarında konuşmaya devam ederken Karakurt ile aramızda sessizlik hüküm sürüyordu. Sabah ki kısa diyaloğumuz dışında ikimiz de neredeyse hiç konuşmamıştık.

Her ne kadar ona belli etmemeye çalışsamda bu durumdan epeyce bir rahatsızdım.

Benimle konuşmasını, sesini duymayı istiyordum.

Ama antreman ve maçlarda üçüncü kişiler eşliğinde konuştuğumuz gibi değil, benimle başbaşayken de rahat rahat konuşsun istiyordum.

Fakat ona karşı ne hissettiğimden ve daha önemlisi, onun bana karşı ne hissettiğinden emin olana kadar bu mesafem devam edecekti.
O öpücükten sonra, onunla arama bir duvar örmüştüm.

Her ne kadar bazen dayanamayarak o duvarı kendi ellerimle aşıyor olsam da bu böyleydi.

Çünkü kafam çok karışıktı ve ben bile ne hissettigimi tam olarak bilmiyordum. Tek bildiğim onunla aramızda, garip bir çekimin olduğuydu.

ne yazık ki elimde olmadan kafamdaki kargaşayı ona da yansıtmış ve kafasını karıştırmıştım.

Hakkımda ne düşündüğünü merak ediyordum. Belki dengesiz diyordur bana içinden, belki de başka bir şey.

Maalesef şuan hakkımda düşündükleriyle ilgili herhangi bir şey değiştiremezdim.

Çünkü şuan hem mental hem fiziksel olarak yeterince efor sarf etmiştim ve tek isteğim biraz dinlemekti.

Asansörden indiğimizde odanın kapısını açması için beklerken yüzünü inceliyordum.

Yorulmuş görünüyordu, tıpkı benim gibi.

İçeri girdiğimizde kendimi anında yatağa bırakarak gözlerimi kapadım.

Seslerden anladığım kadarıyla Karakurt duşa giriyordu.

Bir kaç dakika sonra kulaklarımı dolduran su sesiyle düşüncemin doğruluğunu anladım.

Kendimi uykuya bırakmak istemiyordum çünkü duş almalıydım ama çok yorgundum ve gözlerimi açacak kadar gücüm yoktu.

Karakurt duştan çıkana kadar uyuyabilirdim.

***

"Mile"

𝖄𝖔𝖚 𝕯𝖔𝖓'𝖙 𝕺𝖜𝖓 𝕸𝖊Where stories live. Discover now