2.2

448 36 16
                                    

Yazım yanlışı ve mantık hataları olabilir anlamadığınız yeri sorabilirsiniz

***

Melissa Vargas

"Bu son sayı" diye geçirdim içimden, bu sayıyı da alırsak maç 3 -2 bizimdi.

Kolay bir maç kesinlikle değildi ama set sayısına ulaşmayı başarmıştık ve şimdi herşey, Karakurt'un atacağı servisle başlayacak kritik ralliye bağlıydı.

Karakurt'un servisini karşı takım liberosu sertçe karşıladığında o hızla havalanan top file üzerinden bizim sahaya yaklaşırken, Zehra hafif bloğuyla topu karşı sahaya geri itti.

Yere düşmek üzere olan topu karşı takım liberosu yine son anda kurtardığında, pasörün kaldırdığı topa pasör çaprazı sert bir şekilde vurdu ve nefesimi tuttum.

Zehra ve Hande'nin bloğundan kurtulan top yerle buluşmak üzereyken, Gizem ablanın refleks savunması ile eline çarparak son anda yükseldi.

Cansu'nun hızla yetişerek kaldırdığı pasıyla top bana yönlendiğinde tuttuğum nefesle yükselerek, tüm gücümle vurdum.

Çapraza doğru hızla vurduğum top yerle buluştuğunda, nefes almaya vakit bulamadan Karakurt bana doğru koşarak sarıldı.

Kollarımı beline doladığımda boynunda nefeslenmeye çalışıyordum, bir süre bu şekilde kaldık.

Kızların sevinç çığlıklarıyla ayrıldığımızda Gizem abla da bana doğru koştu ve sarıldık.

***

Takım otobüsünde hava, oynama havasıydı.

Kızlar "Erik dalı" dedikleri ve her zaman açtıkları güzel şarkıyı açmışlar ve sanki yeni maçtan çıkmamışız gibi enerjik bir şekilde oynuyorlardı.

Hande'nin gülerek bana doğru ellerini şıklatmasıyla bende ona eşlik ederek dans etmeye başladım.

Dışarıya karşı çok belli etmesem de aslında sevdiğim şeylerden biri de dans etmekti.

Bir kaç dakika sonra gözlerim herkes dans edip oynarken yerinde oturan Karakurt'a kaydığında, onunda beni izlediğini fark ettim.

Yüzünde güzel bir gülümseme vardı.

Ona doğru yaklaşarak aynı Hande'nin bana yaptığı gibi ellerimi şıklattığımda hoşuna gitmiş olacak ki kahkaha attı.

"Çabuk öğreniyorsun" derken bir yandan da oturduğu yerden benimle oynamaya başladı.

Bu ülkeye geldiğimden beri fark ettiğim en büyük şey kesinlikle çok neşeli ve sıcak kanlı olmalarıydı.

Ha bir de, dans etmeyi çok seviyorlardı.

***

Otele geldiğimizde direkt duşa girdim ve rahatlatıcı bir banyonun ardından yatağıma uzandım.

Karakurt'ta duşa girdiğinde, instagramda etiketlendiğim gönderilere bakıyordum.

Canımın içecek bir şeyler istemesiyle Karakurt'un da içmek isteyeceğini düşünerek odaya bir şişe kırmızı şarap söyledim.

Geçen gün izlediğimiz yarıda kalan filmi bitirmek için uygun bir zamandı. Yatağımda doğrularak diz üstü bilgisayarıma uzandım.

Bir kaç dakika sonra oda servisinin getirdiği şarabı bardaklara koyarken, banyodan çıkan Karakurt'un gördüğü manzara karşısında şaşırdığını her halinden belli oluyordu.

Gülümseyerek kucağımdaki diz üstü bilgisayarıma baktı ve konuştu.

"Oo film mi izliyoruz?"

"Geçen sefer yarım kalmıştı, sonunu merak ediyorum"

Kapıya doğru ilerleyerek kenardaki tuşa basıp ışığı söndürdü. Gece lambası ve bilgisayardan yayılan loş ışık hoş bir ambiyans yaratmıştı.

"E o zaman sinema keyfi" diyerek yanıma, yatağın kenarına oturduğunda ona yer açmak için kenara kaydım.

Tamamen yanıma oturduğunda bende sonunda titaniği bulmayı başarmıştım.

Bilgisayarı ortalayarak filmi kaldığımız yerden başlattım.

***

Son sahneye geldiğimizde, Karakurt şarabın son demlerini de bardağına koyuyordu.

Bense başım kucağında uzanarak yüzünü inceliyordum, şarap bende oldum olası hep uyku yapmıştı ve şimdi de yine bu anlardan birindeydik sanırım.

Gözlerimi bardağı tutan ellerinden yüzüne çıkararak,

"Sence" dedim hafif mayışmış sesimle.

"Sence, Rose'da Jack için aynı şeyi yapar mıydı?"

Dediğimde bir süre kucağındaki yüzümü inceledi.

Gözleri gözlerimde durduğunda, dudakları aralandı.

"Jack bunu Rose'un da aynı şeyi yapacağından emin olduğu için değil, Rose'a olan aşkından emin olduğu için yaptı."

Gözleri dudaklarima indiğinde, bakışları içimi ısıtırken devam etti.

"Aşk, severken karşılık beklememektir"

"Peki sen, hiç aşık oldun mu Karakurt?"

Sorduğum soru ile dudakları kıvrılırken, bardağındaki şaraptan bir yudum daha aldı.

Bir süre cevap vermesini bekledim, ama cevap gelmedi.

Tam soruma cevap vermeyeceğini düşündüğüm anda konuşmaya başladı.

"İnsan kime aşık olacağını seçemez, aşk bir anda olur"

Tek eliyle yanağımı okşayıp beni daha da mayıştırırken devam etti.

"Başta nefet ettiği bir insanın tek gülüşüne aşık olabilir insan"

Ve gözleri gözlerimi bulduğunda gülümseyerek konuştu.

"Sanırım oldum"

Güldüğümde yavaşça yüzüme doğru eğilerek gülümseyen dudaklarımın üstüne kapandı.

Şarapla karışık güzel tat damağıma yayıldığında, öpüşüne karşılık verdim.

Yumuşak dudakları dudaklarımın üstünde kayarken, dudaklarımı hafifçe aralamamla dili, ağzımı nazik bir keşfe çıkmıştı.

Ellerimi yanaklerına koyarak daha çok kendime çektiğimde, öpüşleri derinleşti.

Elleri belime doğru indiğinde, tişörtümün altından nazikçe belimi okşamaya başladı.

İşte tam o anda dudaklarımızı ayırdığımda alnını alnıma dayadım ve fısıldadım,

"Sanırım mı, Karakurt?"

"Sanmıyorum, eminim"

Başımı kucağından kaldırdığımda duyduğu ihtiyaçla tekrar üzerime doğru geldiğinde gerileyerek yatağın duvar tarafına yaslandım.

"Sadece bu kadar mı, siz türkler başka hiçbir şey söylemiyor musunuz?"

Dudakları kıvrıldığında tek eli çenemi tutarak parmağıyla okşamaya başladı ve yüzüme daha çok yaklaşarak dudaklarıma fısıldadı.

"Benimle çıkar mısın tanrıçam?"

Duymak istediğimden de fazlasını duyduğum için keyifle sırıttım ve cevabımı dudaklarımızı tekrardan birleştirerek verdim.

***

Ben geldiiiiimmm

Nasılsınızz özlediniz mi beni ben bu kitabı çok özledimmm

Birileri seme ebrar duye kendini yırtmıştı alın size seme ebrar daha da salın beni yani demi

Bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi de unutmayın ballarım hadi ben kaçtımm seviliyorsunuz <3

𝖄𝖔𝖚 𝕯𝖔𝖓'𝖙 𝕺𝖜𝖓 𝕸𝖊Where stories live. Discover now