bölüm onbeş:seni anlattım yüreğimden gülümseyerek.

0 0 0
                                    


amber kokusuyla uyandım bir sabah. bu koku bana hep küçüklüğümü hatırlatırdı. yaz tatillerinde halamın yanında kalmaya giderdim o da yoğun amber kokulu parfümünden bana da sıkardı. sokakta oynarken terlerdim ve bu koku asla kaybolmazdı. halam durumumu duymuş bize gelmişti, teninden hiç eksik olmayan amber kokusu da evin her yerini sarmıştı.
halam aramızdaki yaş farkına rağmen küçüklüğümden beri en iyi arkadaşımdı. ona seni anlattım. anlatırken gözlerimin içi gülüyor, her adını söylemem de yüreğim duruyor çalışsın diye daha derin nefesler alıyordum. seni gördüğüm her anı anlatırken o ana kısa bir yolculuk yapıyordum. amber kokularının arasında sana tekrar tekrar aşık oluyordum. imkansızlığını anlatıyordum. iyileşmemin imkansızlığı gibi sana ulaşmamın imkansızlığını anlatırken yüreğimin en derininden senin olduğun her köşesinden gülümsüyordum halama. halamın yüzünden de tebessüm hiç eksik olmadı. sanki hiç hasta değilmişim gibi beni dinledi. karşısında hasta, ölümü bekleyen, çaresiz , aşık bir kızın ağzından acı dolu sözler duymak babayiğitlerin bile dayanamayacağı bir şeydi. halam güçlü kadındı.  kırk küsür yaşında hala bekardı. çocuğu olmadığı için de bana fazla bağlıydı.ben de evin tek kızı halamın tek yeğeniydim.hep varlığını ölünce  bana bırakacağını söylerdi.şimdi işler biraz değişdi.ben bütün varlığımı ona bırakıyordum buna sen de dahildin.
halama senin fotoğraflarını gösterdim. o aralar daha kötü olmamak için fazla fotoğraflarına bakmıyordum. çığlıklar attım sevgilinden ayrılmıştın. annem fenalaştığımı düşünüp odaya koştu. halam beni dışarıya çıkaracağını söylediği için çığlık attığımı söyleyip durumu toparladı. annem odadan gidince halamın boynuna atladım . çok mutluydum. ama kim bilir sen ne kadar üzgündün. belki de canın yanıyordu geceleri uyuyamıyordun. bunları düşünüp tekrar mutsuz olmak istemedim. zaten  istesem de çok mutlu olamazdım. çünkü yakın zamanda ölecek ve yine sensiz olmuş olacaktım, sensiz ölmüş olacaktım. benim seninle olmak gibi bir şansım yoktu.
bazen ne boş geliyordu hayat.  içip kafamdaki seni karşıma alıp konuşmak istiyordum.  hayatımdaki en anlamsız ama tek anlam verdiğim şey sendin.anlamsızdın çünkü gerçekliği bile tartışabilinecek kadar hayallerimdeydin. seni uzaktan böylesine sevmek bir dilin anlamını yitirmiş sözcüklerini cümle içinde kullanmak gibiydi.kimsenin gerçek anlamını bilmediği bu sözcük bende gerçek anlamını buluyordu. tek anlam verdiğim şeydin çünkü ; toprağa yağmur ne kadar yarıyorsa sende bana o kadar iyi geliyordun. bir baharda kozasından çıkmış kelebek gibi yeniden doğuyordum seni düşününce. hayatı, yaşamayı üç güne seni düşünerek sığdırabiliyordum. mavi benekli, minik kanatlarımla sen hangi çiçeksen baharda, ben ona koşuyordum. bir nefes eğer senin kokunsa ömrüme bin nefes kadar uzun geliyordu. ve eğer sen bir zehirli çiçek  olsan ölümümün ellerinden olacağını bilsem kanatlarımı yanından kaçmak için bir kez dahi çırpmazdım. son nefesim olurdu kokun.

Adın Yüreğim OlduWhere stories live. Discover now