1.2

83 13 11
                                    

"Anne, baba, size anlatmam gereken şeyler var."

Babam tek kaşını kaldırarak Minho'ya baktı. "Bence de. Anlat kızım."

Derin bir iç çektim ve ne tepki vereceklerini düşünmeden anlatmaya başladım. "Ben birkaç ay önce karşı binamızın yanındaki boşlukta birinin öldürülmesine şahit oldum. Katil, ilk cinayetinden sonra cinayetlere şahit olan tanıkları öldürdükçe seri katile dönüşmüş. Ben de son cinayet vakasını çözünce de beni kafasına takmış tabii."

Annemin şaşkınlıktan gayet sesli bir şekilde derin nefes alışına şahit olduk hep beraber. Endişeli gözlerle beni izlemeye devam ediyorlardı. "Öldürdüğü her insandan sonra bu civarın karakolu Minho'nun çalıştığı karakol olduğu için onlarla oyun oynar gibi internet postaları atıyormuş. En sonunda bir sonraki hedefinin kim olduğundan bahsedince Minho ben olduğumu anlamış ve ben de o zamandan beri buradayım. Beni korumak adına bir süredir burada kalıyorum. İşten de ayrıldım, gün içerisinde Minho neredeyse ben de oradayım anlayacağınız."

Babam kaşlarını çattı. "Neden seni gelip almamı istemedin? Kızım neden bizden gizledin!"

Her ne kadar soru sorar gibi konuşsa da sitemliydi bana. Endişesinden daha yoğun bir duygu yoktu belki de şu an ama endişeden çok daha fazla duyguları vardı annemin de babamın da. "Baba, size zarar vermesinden korktum. Katilin olduğu yere sizi çağırmamı nasıl beklersiniz? Hem Minho polis, ona zaten hiçbir şey yapamazdı."

Annem kendine gelmişti artık ve konuştu en sonunda. "Kızım, peki katil bulundu mu?"

"Baş şüpheliyi götürdüler bu akşam saatlerinde. Birçok delil ona işaret ediyormuş Minho'nun duyduklarına göre."

"Peki sen hatırlamıyor musun bu katilin suratını?"

Babamın sorusu üzerine başımı iki yana salladım. "Baba, yüksekteydim ve hiç başını yukarı kaldırmadı bile. Sadece saçlarını tanıyabiliyorum, şu an karakolda ifadesi alınan şüpheli de zaten saçlarından ötürü dikkatimi çeken kişiydi. Yani, şüpheliyle ilk ve son karşılaşmam cinayet sabahı değildi."

...

"Biraz müzik dinleyip kafa dağıtmaya ihtiyacım var." dedim. Masada oturan herkes garipser gibi baksa da sonradan hepsi kafa salladı ve ben kulaklığımı telefonuma bağlayıp masadan kalkmadan telefonumu karıştırmaya başlamıştım. Az önce annemle annemle yürüyüşe gitmeye karar verdiğimizde masada sadece Minho ve babamın kalacağını bilerek seslerini kaydetmiştim. Aralarında ne konuştuklarını bilmek istiyordum. Ses kaydetme uygulamasına girdiğimde iki tane kayıtlı ses vardı. İkisinin de bilgiler kısmına baktığımda biri bugüne hatta sekiz dakika öncesine, diğeri de tam yedi gün öncesine ait ses kayıtlarıydı. Merak içinde sonuncu -sekiz dakika öncesine ait olan- ses kaydını açtım. Derin bir nefes aldım ve masadan kalkıp kendi başıma ormanın içinde gezintiye çıktım.

"Konuşalım mı biraz seninle?" Babam ilk lafı açan kişi olmuştu. Minho'nun kibarca kabul edişini dinlerken gülümsedim. "Tabii efendim."

"Bak, ben güvenilir insanları severim. Seni de sevdim. Kızımı onca gün boyunca sahip çıkmışsın- Yani demem o ki, korumaya çalışmışsın. Evini açmışsın, kendinden bile koruyabilmek için her odanın anahtarını teslim etmişsin. Bunlar çok düşünceli hareketler. Karakterini sevdim. Ama dürüst olduğun gerçeğini bilemem. Kızımla sevgili olmadığınızı iddia edip duruyorsunuz."

"Öyle zaten, bu bir iddia değil."

"Jisu, öyle bir kız değil. Bırak sevgilisiyle kalmayı, sevgilisi olmayan bir erkekle bile kalmaz. Korktuğu için bile kabul etmez yanımıza gelirdi. Jisu'nun birine güvenmesi çok uzun sürer, gerçekten birine güvenip inandığında o kişinin her istediğini önerisini kabul etmeye başlar. Sana karşı koymamış ve siz beraber yaşamışsınız bir süre. Yani demem o ki şu an evliliğe hazır değilsen bile benden sevgili olduğunuzu saklayarak kızımı daha fazla üzme."

red ;; lia + lee knowHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin