Siz: bu fotoğrafı gördükten sonra senden nefret etmeliydim.
Siz: senden nefret ediyorum. (02.44)
Siz: edemiyorum. (03.30)
Siz: neden edemiyorum?
•
Kendimi dışarı attığımda ise elim kapı kolunda kaldı. Koldirorun başında duran beden benim hayalim mi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Siz: saçlarını kestirme lütfen.
Siz: onlar çok güzel.
Siz: kestirmesen olmaz mı?
⭐️*: kimsin sen
⭐️*: çok mu film izledin de yazmaya devam ediyorsun?
⭐️*: çirkin misin?
Siz: sadece saçını kestirmeni istemiyorum.
Siz: bu soruları cevaplamamı isteme benden.
⭐️*: senin bu saçma akıl oyunlarınla uğraşamam.
⭐️*: bir fotoğraf atarsan değerlendiririz
⭐️*: yoksa engel mi yemek istersin?
Engellediniz. Engeli kaldırmak için dokunun.
*********
Derin bir nefes vererek içine düştüğüm karmaşık duygulardan kurtulmaya çalıştım, ama sadece çalıştım. Düşünmekten beynimin yaşvarıcak hale geldiğini hissedebiliyordum. Oturduğum yerde kıpraşıp sıkıntıyla derin bir nefes aldım. Terleyen ellerimi dizlerime sürttüm. "Şu telefonu bırakır mısın artık?" Dedi alisa yanıma otururken. Yolun sonunda ki bakkal'a kadar gitmişti. Elinde ki sade sütü bana uzayınca alıp pipetini takarak dudaklarıma dayadım.
Elimdeki telefonu alıp ekranını karartarak geri dizlerimin üzerine bıraktı. Suratım daha bir asıldı. Fotoğrafı görmesem bile zihnime kazımıştım zaten. Yani yaptığı bir işe yaramıyordu. Ağzımda ki pipeti dişlerimin arasına sıkıştırarak ısırdım. Karmaşıktım. Ne hissediceğimi bilmiyorum ama hayal kırıklığı epey farklıydı bence. Boğazıma öküz oturmuş gibi hissediyordum. İçtiğim süt midemi bulandırmaya başlayınca yüzümü buruşturarak baktım ona. Bizim evin önünde oturuyorduk. Saat daha akşam sekizdi. Alisa bizim yan evimizde oturan bir birey olarak tuvalete bile birlikte gittiğim kankamdı.
Elinde daha yeni açtığı keki bir kerede yemeyi deneyip boğuldu. Onun bu haline sıkıntı içinde bakındım. "Senin yerinde olsam ona sadece söverdim. Sende ki de ne sabırmış be kanka, şerefsizlerle direnme birliği misin sen?" Tarzında çok sakin bir soru sordu. "İnan ki ona ediceğim hakaretler dilimin ucuna geliyor ama," dedim. "Ona söyleme cesaretim yok." baygın baygın baktı bana. "Başka biri mi yoktu şu koca dünyada?" Yokmuş.
"Benim suçum değil. Aptal hislerin sorunu, gidipte onu hedef haline getirmiş arsız duygularım var." Biraz daha umutsuzluk ekledi bakışlarına. Dizlerimin üzerine bıraktığı telefonumu alıp ayağa kalktım. Alışkanlık; totomuda ellerimle hafif silkeleyip açıp bıraktığım evin kapısını biraz daha aralayarak alisaya baktım. "Bize gelmek istemediğine emin misin?" Dedim son kez. Oldukça ısırar etmiştim bunun için ama katiyen kabul etmemişti. Abisinin bu gün izni vardı ve o abisini çok seven bir kız çocuğuydu. "Ha bu arada dün kargoya verdim hediyeyi, sence eline ulaşmış mıdır?" Ela'ya yatkın Gözleri ayağa kalkarken bana döndü. Omuzlarını bilmem anlamında silkip dudak büzdü. "Ona yazabilirsin? En azından hediyenin üzerine kimse konmamış olur. Senden geldiğini bilsin bari." Haklıydı. O kadar uğraş vermiştim. Bu kez de o kız bir hediye'nin üzerine konmaya kalkarsa cinnet geçirirdim burda. Başımı kararlılıkla sallayıp kapıyı biraz daha aralayarak içeriye girdim. "Yarın seni ararım." Elinde ki telefonu sallayarak kapının önünden ayrıldı. Kapıyı kapattım. "Miray?" Dedi annemin mutfaktan gelen sesi. Daha sonra tencere karıştırma sesi, "Benim annee. Alisay'la kapının önünde oturduk biraz."
"Çağırsaydın ya onuda."
"Meriç abi bugün evdeymiş, yalnız bırakmak istemedi." Ayağıma kenarda ki tavşanlı potinlerimi geçirerek telefonun ekranı'nı açtım. "Pilav oldu, gelde sofrayı kuralım." Mesajlara girip son konuştuklarımızı bir kez daha içimden okurken hayak kırıklığım giderek bir bulut gibi büyüyordu. Belki çok saçmaydı, belki çocukça, ama ona ondan habersiz çük küsüp barışmışlığım vardı. Her zaman ona küsen ben, her defasında onu affetmek için bir bahane bulurken bu sefer zihnim bile bir şey, bir açıklama bulamıyordu.
Engeli kaldırdım.
Siz: kargo geldi mi?
Siz: şimdiden doğum günün kutlu olsun. Umarım hediyeni beğenirsin.
Siz: senin tarzın pek değil ama, sevdiğin renk en azından.
Siz: hala mavi'yi seviyorsun değil mi?
⭐️*: engel kalkmış
⭐️*:o şeyi sen mi gönderdin?
⭐️*: babaanne misin kızım sen?
⭐️*: ŞSLFLGUGYVPSŞTKHLGKXI örmüş bir de ya
⭐️*: bende diyorum kim bu gerizekalı işsiz
⭐️*: bu mu yani şimdi hediye ŞELGIGODİT
⭐️*: çok güldüm
********
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
