13

287 11 0
                                    




22.02.2024⭐️

Saç diplerime vuran; ılık esinti bilincimi sıkıca tutmamı sağlamıştı. Burnumu kırıştırarak yüzümü yastığa biraz daha gömdüm. "Lütfen. Biraz daha.." sesim boğuk çıktı ama önemsemedim. Elimin altındaki çarşafı daha da sıktım. Saç diplerime vuran esinti alnıma indi. Yüzümü biraz daha gömdüm. Yorgundum, parmağımı kaldırıcak halim bile yoktu. "Miray." Dedi bir ses. Adımı o kadar yumuşak bir şekilde söyledi ki çattığım kaşlarımı gevşetip sesi beynimde oturtmaya çalıştım. "Miray." Hazarın sesi neden vardı? Yine rüya mı görüyordum. "Kızım kalk artık. Senin için ikiye kadar kıpırdamadım. Ama biraz daha üzerimde yatmaya devam edersen belim tutulacak." Gözlerimi açtığım gibi mavi bir kumaş gördüm. Daha sonra sıkıca tuttuğum hazarı. Başımı kaldırdıkça gözlerine ulaşmam saniyesinde beni ayıtlamaya yetmişti. Elektrik çarpmış gibi irkilip neredeyse üzerinde yattığım çocuğun üstünden kalkıp durdum. Çok hızlı gelişmişti. Öylece boşboş durdum. Ben ve hazar? Hazar mı? Başımı çevirip gayriihtiyarı bir kontrol etme ihtiyacı duyup başımı sağ omuzuma eğerek ona baktım. E bu bildimiz hazar? "Senin ne işin var burda?" Diye sordum hala üzerimdeki sersemliği atamazken.

Yattığı yerden yavaşça doğrularak yataktan çıktı. "E beni yatağa attın. Hatırlamıyor musun?" Sesinden akan eğlenceli tınıyla düz düz bakmaya devam ettim. Daha sonra dün gece aklıma geldi. Doğru resmen çocuğa birlikte uyumayı teklif etmiştim. E yuh miray. İyice kendini aştın kızım. Senden beklenmeyen hareketler. Sahi daha sonra üzerime sinen kokusu için sevinirdim. Ayrca sarılarak uyumuştuk! Yok canım üstüne çıktım çocuğun.

Başımı acıtan tokayı sökercesine çıkarıp kocamanından esnedim. Ayık değildim, ondandı bu rahatlığım. "Bunları çıkarma üşürsün." Dedi. Ve odadan o da kocaman esneyerek çıktı. Yatağın sıcaklığı ve rahatlığı o kadar çok cazip geliyordu ki geri uyumak için ağlayabilirdim ama içeride hazar vardı. Onunla gidip zaman geçirmeliydim. Uyumak mı? hazar mı?

Yorganı hiç istemeye istemeye üzerimden atıp ayaklarımı yataktan indirdim, daha sonra ayağa kalktım. Tekrardan esnedim kocamanından hatta ağzım falan yamuldu. Neyseki hazar yoktu. Kenara çıkardığım, hazarın pondiflerini giyip odadan çıktım. Üstümdeki herşey onundu. Bu an halis mi? Aman Allahım bu ne güzel bir şanstır. Salona girmemle dün ki koltukta uzanan tarık beni gördü. Kocaman gülümsedi. "Allah razı olsun senden. Dün gece hastalığımı çekmişsin." Dedi bir yandan da. İçimden esnemek gelsede kendimi durdurarak bakışlarımı hazarı bulmak amaçlı etrafta gezdirdim. "Tek değildim hazar da yardım etti. O nerede?"

"Odun getirmeye gitti. Anlaşılan biraz daha buradayız." Sırıttım. Hemde otuz iki diş. "O zaman ben kahvaltıyı hazırlamaya başlayayım. Sucuklu yumurta yer misin?"

"Tabikide!" Salondan çıkıp mutfağa girerken kollarımı biraz daha sıvayarak alt raftan bir tava aldım. İyi hoş sucuk mucuk demiştim de acaba evde var mıydı? Dolabı umutsuz bir şekilde açıp bakarken gördüğüm kese kağıdıyla sanki para bulmuş gibi sevindim. Bir bıçak alıp birazını doğradım daha sonra akşam makarnalı sucuk yapmak için gerisin geriye buzdolabına tıktım. Bu sırada dış kapının açılıp kapanma sesi de gelmişti. Hazar gelmiş olmalıydı. Dolaptan dört tane yumurta çıkartıp ilk önce yağda sucukları pişirdim, daha sonra üstüne yumurtaları kırıp kısık ateşe aldım. "Ohooo sen çoktan başlamışsın yapmaya. Ben ne yapıyım?"

Hazarın mutfağa girmesiyle ateşi tamamen kısarken tavayı başka bir ocağa bırakıp geri buzdolabını açtım. "Yumurtalı ekmek yapabilirsin. Bu kimseye yetmez."

"Emredersiniz leydim." Onun için üç yumurta ve süt çıkartıp tezgaha koydum. Kestiği ekmekleri sırasıyla batırıp batırıp yağda kızarttı. "Bu evde pekmez var mı?"

Görmedin Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin