12

309 14 0
                                    

22

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

22.02.2024⭐️

Su ısıtıcının sesi irkilmemi sağlarken gözlerimi camdan süzülen yağmur damlalarından çekerek kahve dolu bardağa suyu döktüm. Başım çatlıyordu. Gerçekten hayatımda daha önce hiç bu kadar yorgun hissetmemiştim.

Salonda toplasan bir saat oturmuştuk. Daha sonra herkes odalarına çekilmişti. Ama ben uyuyamamıştım işte. Sıcaklığını önemsemeden kupayı avucumun içine bastırarak salona girdim. Soğuktu. Ve karanlık. Karanlıktan değişik bir biçimde hoşlanırdım. Dışarda ki kar manzarasına ay ışığı vururken onca koltuğun arasından geçip tam camın önüne bağdaş kurarak oturdum. Üstümde ki kıyafetler üşümemi engellemiyordu ama yine de buraya oturmuştum işte.

Anneme haber verememiştim. Alisayla kaç gündür konuşamıyorduk. Meraklanmıştır. Umarım beni idare edebiliyordur. Zift gibi görünen kahvemden bir yudum alırken bir tıkırdı geldi. Başımı salonun girişine çevirip bir gözünü kaşıyarak bana bakan bedeni fark ettim. "Miray?" Dedi benim orada olmama şaşırdığı için. Sesi uykudan uyandığı için boğuk geliyordu. Şey fazla etkileyici. Saatlerce onu dinleyebilirim.

Elimdeki kupayı sıkarak ona baktım. "Neden orada oturuyorsun? Bir sorun mu var." Başımı hayır anlamında sallayarak elimdeki kupayı ona gösterdim. "Kahve içiyorum, sende ister misin." Çıplak ayaklarıyla koltuğun etrafında dolaşarak yanıma geldi. Kafamı kaldırarak ona baktım. "Gerek yok." Ve yanıma oturdu. Evet tam yanıma. Dizimin bir yarısı onun bacağının üstünde kalırken çığlık atmamak için kendimi sıktım. İstesem de geriye çekilemedim. Uzun parmakları vardı. Elini uzatarak elimde ki kupayı aldı. Ve içti. Evet içti. "Bu ikimizede yeter bence." Geri elime kupayı bırakırken gözlerimi kırpıştırıp bir ona bir elimdeki kupaya baktım. "Neden çorap giymedin?" Diye apayrı bir şey sormayı bende beklemiyordum. Ama aklıma takılmıştı işte. Burası zaten soğuktu. "Cidden kadınlarda anne olma duyuları çocukluktan başlıyor galiba." Diye mırıldandı bana bakıp. Ay ışığı yüzüne vururken anlık afallamayla ona baktım. Yüzü güzeldi. Hayır yüzü büyüleyiciydi. Yüzü şaheserdi. Gözleri hortumdu. İçine kapıldın mı çıkılmaz. "Yaptıkların için teşekkür ederim."

"Teşekkür etmene gerek yok. Hepsini içimden gelerek yaptım." Yüzünü cam'a çevirince rahatsız olduğunu düşünerek bakışlarımı kaçırıp elimin içindeki kupaya baktım. Ondan çekiniyordum. Ama nedeni belirsiz onunda benden çekindiğini hissediyordum. Aramızda uzun bir sessizlik oldu. Ne o konuştu, ne de ben. Ayaklarını benim gibi bağdaş yaparken bir kez daha elimdeki kupayı alıp dudaklarına dayadı. Daha sonra geri verdi. "Hala bana küs müsün?" Dedi sessizlik oyununu bırakarak. Dönüp sorarcasına ona baktım. "Neden ki?"

"Sana inanmadım." Gözlerini bana çevirdi. "Ama sen haklıydın. Tülin'e inanıp seni kırdım." Aklıma dolan anılarla derince yutkunarak ona baktım. "Daha önce söylemedim ama özür dilerim. Sana inanmalıydım. Bilmiyorum o an nasıl ona inanıpta sana öyle davrandım..bilmiyorum." Gözlerinin güzelliğini aklıma kazımak için uzun uzun baktım. Çünkü biliyordum; buradan çıkınca bir daha onu göremiycektim. "Sorun değil. O senin sevgilindi.Onu seviyordun, bana inanmak zorunda değildin." Öyleydi. "Ben sadece mirayım işte. Neden bir anda sevgilin hakkında öyle bir şey söyleyen birine inanasın ki. Kırılmadım." Ağzıma sıçtın be çocuk. Hala kırılmak diyorsun.

Görmedin Yarı TextingWhere stories live. Discover now