1.0

169 4 4
                                    

İyi okumalar 💖🧚🏼‍♀️

Kafede işimiz bittikten sonra alarmları açıp kapıları kilitleyip çıktık. Bora dalgın görünüyordu acaba yine uykusuz mu diye düşünmeye başlamıştım ama öyle değil gibiydi.

"E anlat bakalım neyin var" dedim evime çıkan merdivenlerde. Birden bire sırdaş gibi bir şey olmuştuk ve ikimizde bunun nasıl geliştiğini anlamamıştık.

Arkama döndüğümde hala dalgın dalgın önüne baktığını görünce beni duymadığını gördüm. Ona şu an matematik anlatsam ona ninni gibi gelecekti muhtemelen. O yüzden merdivenlerin sonunda durdum.

"Beni bekle burada geliyorum" dedim ve anahtarı yuvasına koyup iki defa çevirip açtım kapıyı. İçeri girip üstümü değiştirdim ve kitapları da ne olur ne olmaz diyerek yanıma alıp çıktım.

"Gidelim hadi" dedim evden çıktığımda.

"Nereye gidiyoruz?" dedi anlamaz şekilde bana bakarak.

"Derdini öğrenmeye nereye olacak" diyip arkasındaki merdivenlere yönelip hızlı hızlı aşağı indim.

"Matematik çalışacaktık ya nereye gidiyoruz şimdi"

Cevap vermeyip arabasının kapısına yöneldim ama kilitliydi, hemde ilk defa.

"O bir kere olur portakal" dedi Bora düz bir sesle daha sonra kapıyı açtı.

Arabaya atladığımızda aslında ikimizde farkındaydık bu yolun sonunun neresi olduğunu. İkimiz de sustuk varana kadar.

Vardıktan sonra da suskunluğumuz devam etmişti. Arabanın bagajında oturmuş kapısını da açmış denizi izliyorduk. Sanırım ikimiz de birbirimizden başlamamızı bekliyorduk ama kimsenin ilk sözü almaya niyeti yok gibiydi.

"Sanırım rekorunu kırdık ha ne dersin" dedi Bora kısık bir sesle.

"Hangisi" dedim aynı kısık sesle devam ederek.

"Uzunca bir süredir uzun uzun cümleler kurmadın ve konuşmadın" dedi ve yanına koyduğu içkisini alıp kafasına dikti.

İçki dediğim içecek yani, elma suyu. Bende yanıma koyduğum armut suyunu alıp onu yaptığı gibi diktim kafama.

"Seni bekledim" dedim gözlerimi denizden ayırmadan.

"Bende seni" dedi ve tekrar sustu.

Biraz daha konuşmazsam koşa koşa atlayacaktım karşımdaki uçuruma. Gerçekten de rekorumu kırdığımı anladığım için tekrardan ne olduğunu sormaya karar verdim.

"Anlatacak mısın yoksa ben başlayım mı matematiğe" dedim içeceğimden bir yudum daha alarak.

"Annemin ölüm yıldönümünü, 4 yıl oluyor" dedi kısık bir sesle.

Bir şey söyleyemedim. Ben bir insan aile hakkında nasıl teselli edilir bilmezdim. Her konu hakkında bülbül olur saatlerce konuşurdum da bir anne hakkında nasıl konuşulur bilemezdim.

Ne diyeceğimi bilemediğim için şarkı söylemeye başladım. Zaten ben konuşamadığım her şeye şarkı söylerdim.

"Gün ağrınca boynum bükülür, dalarım uzaklara gönlüm sıkılır" aynı nakaratı tekrarladım.

"Sorma ne haldeyim
Sorma kederdeyim
Sorma yangınlardayım zaman zaman
Sorma utanırım
Sorma söyliyemem
Sorma nöbetlerdeyim başım duman"  şarkıya devam ettim ve gözümden bir yaş aktığını hissettim.

"Portakal" diye titreyen bir ses duyduğumda durdum ve Boraya döndüm. Bakışımı görünce önüne döndü ve hayatımda duyup duyabileceğim en masum soruyu sordu.

KaçakWhere stories live. Discover now