1.6

119 5 0
                                    

İyi okumalar 💖🧚🏼‍♀️

Otobüste oturmuş Mevlide hanımın verdiği adrese ve fotoğrafa bakıyordum. Yüzlerce kez okuduğum adresi bir kez daha okudum. Binlerce kez baktığım fotoğrafa bir kez daha baktım. Telefonumu onuncu aramdan sonra tamamen kapatmış otobüs durağına doğru yola çıkmıştım. Sonra otobüste oturup ezbere bildiğim yolları izlemeye başladım. Yalnız kalmak istiyordum, yalnız kalıp sadece düşünmek istiyordum.

Otobüs tanıdık durağa geldiğinde 'stop' tuşuna basıp otobüsü durdurdum. Öyle yorgun hissediyordum ki düşünceler beynimi, beynim de vücudumun direncini ele geçirmişti. Sonunun nereye çıktığını ezbere bildiğim yolu yürümeye başladım. Omzularım düşük bir şekilde dışarıda ağaçları sallandıran rüzgara karşı yürümeye başladım.

Uçuruma ulaştığımda havanın soğukluğunu umursamadan kenara oturdum ve dalgaları dinlemeye başladım. Ağlamıyordum ama kalbim ağlıyormuş gibi hissediyordum. Abi, bir abim varmış öyle mi?

Mevlide hanımın dediğine göre ikimizi aynı anda bırakmışlar yetimhaneye. Ben kundaktayken o 6 yaşındaymış. O yaşında bile çok direnmiş yanında kalmam için ama izin vermemişler. İkimizi ayırmışlar ve onu bambaşka bir şehre göndermişler. Şimdi ise adresten gördüğüm kadarıyla İstanbuldaydı.

Ne yapacaktım ki? Karşısına çıkıp 'Selam, ben kardeşin hadi aile olalım' mı diyecektim? Ya da şey beni neden aramadığını mı soracaktım ne yapacaktım?

Adresi cebimden çıkarıp tekrardan okudum. İstanbulun diğer ucundaydı adres. Yaşadığım yere yakın bile değildi nasıl bulacaktım ki zaten onu. Adresi buruşturup cebime koydum ve hava iyice soğuduğu için oturduğum yerden kalktım.

Arkamı dönüp otobüs durağına doğru yola çıkmışken önüme çıkan iki sarhoş yolumu kesmişti. Gözlerimi devirip yanlarından geçmeye çalıştım ama biri kolumdan tutup durdurdu beni.

"Nereye güzelim bir tanışsaydık ya" dedi kelimeler ağzında dönerken. Ayakta bile duramıyordu ama elinde tuttuğu şişeden içki içmeye devam ediyordu.

"Rahat bırakın beni yoksa sizin için hiç iyi olmaz" dedim boş bir tehdit savurarak.

Adamlar üzerime doğru geldiğinde yumruğumu sıkıp adamın suratına salladım. Yumruk attığım adam zaten ayakta zor durduğu için yere düşmüştü diğer ona göre daha kalıplı ve daha ayıktı. Yumruğumu sıkıp kaldırdığımda havada yakaladı ve pis nefesini yüzüme üfledi. İğrenerek yüzüne baktığım adam birden havalanmış ve çöp poşeti gibi kenara atılmıştı.

Şaşkın gözlerle kim olduğunu bakmak için kafamı kaldırdığımda Borayı gördüm. Daha sonra da arkasından bıçak çeken adamı. Hızla Bora'nın önüne geçtim ve adamın önce eline sonra karnına tekme attım ve yere düşmesini sağladım. Yere düşen adama tekmelen savurduğum sırada biri belimden tutup çekti beni. Beni çeken kişinin kim olduğuna bakmadan bir yumruk daha attım. Gelen acıyla inleme sesiyle kafamı kaldırdım ve yanlışlıkla Boraya vurduğumu gördüm.

"Hii Bora özür dilerim, iyi misin acıdı mı?" diye sorular sormaya başladım.

"Elin acıdı mı" diyip elimi tuttu ve yerde yatan pisliğe vurduğum için hafif kızaran elime baktı.

"Acımıyor" diyip gözlerine baktım. Ona yumruk atmıştım ama o elim acıdı mı diye soruyordu.

"Atla arabaya katil civciv daha fazla kimseye dehşet saçmadan gidelim" dedi Bora ve arabanın kapısını binemem için açtı. Bindiğimde arabanın kapısını kapatıp yan tarafa geçip şoför koltuğuna yerleşti.

Arabayı çalıştırdığında kemerimi takmadığımı görünce kemeri işaret etti ve taktığımda yola çıktık. Ne olduğunu sormamıştı, neden burada olduğumu sormamıştı ve şu an evime doğru olmayan bir yolda konuşmadan ilerliyorduk.

KaçakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin