1.8

133 6 0
                                    

İyi okumalar 💖🧚🏼‍♀️

Asansör durduğunda indik ve etrafımıza bakmaya başladık. İki stajyer gibi duruyorduk çünkü ceketlerimizi arabada bırakmıştık.

Uzun koridorda hislerimize güvendiğimiz için soldan gitmeye karar vermiştik. Hislerimiz sonuna kadar yanılttığı için koridorun sonuna kadar ulaşmış Uraz diye birinin odasını görememiştik.

"İyi ki hislerimizden yola çıktık ama ha" diyip dalga geçtim ikimizle de.

"İlk defa hislerim yanılttı yoksa iyiyimdir bu konuda" dedi ve bana bakmaya başladı.

Değişik değişik davranmaya başlamıştı bu çocuk bugün. Kaşlarımı çattım ve önden ilerlemeye başladım.

Hızlı adımlarla asansörün sağ tarafına doğru yürümeye başladık ve yolda gördüğümüz insanlara selam vermeyi de ihmal etmedik. Kaçak bir şekilde çıktığımız bu katta elbetteki insanlara selam vermeliydik.

Bora yanıma ulaştığında koridordaki bir kız Bora'nın koluna dokunup durdurdu Borayı. O durduğu için otomatikman bende durmuştum.

Kız gülümseyerek Borayla konuşmaya başlamıştı. Dikkatinizi çekerim eli hala kolundaydı.

"Sen yeni stajyer misin" dedi kız yalnızca Borayla konuşup beni es geçerek.

"Evet Uraz beyin odasını arıyorum nerede ya bir türlü bulamadım" dedi Bora inci gibi dişlerini kıza sunarak.
Kız tarif etmeye başladığında gözlerimi devirip boğazımı temizledim.

"Gel hayatım biz buluruz" diyip elinden tutup çektim Borayı.

Kız hayal kırıklığı ile bir bana bir Boraya baktı. Gülümseyip teşekkür ettim ve hızla ayrıldık oradan.

"E bulalım bakalım hayatım" dedi Bora eğlenen bir sesle.

"Kız anlayacak diye öyle dedim meraklı değilim. Şu iş bir bitsin bulursun kızı" dedim gözlerimi devirerek.

"Ben bulmasam da o beni bulacak gibi duruyor" dedi Bora ego kokan bir sesle.

"Çok hoşuna gittiyse sen kızı bul ben tek başıma bulurum Urazı. Ya da şey belki de yardımcı olacak birini bulurum" dedim ellerimi saçıma atarak.

"Yavaş bul portakal yavaş bul. Gel kız şurayı tarif etti" diyip kolumdan tutarak bir odanın önünde durdurdu beni Bora.

"Başlatma kıza şimdi. Burası mıymış yani" dedim rahatsız bir nefes alarak.

"Öyle yazıyor" diyip odanın kapısının yanındaki ismi gösterdi Bora.

Uraz Akkayalı...

"Defne Karsu Ak ve Uraz Akkayalı" diye fısıldadım.

Beklemenin ne korkumu ne de heyecanımı dindirmeye fayda etmediğini anladığımda elimi kaldırıp kapıyı tıklattım.

Kısa bir süre sonra içerden 'gel' komutunu duyduğumda yavaşça kapıyı açtım. İçeri girdiğimizde büyük odanın sağ tarafında oturan adamı fark ettim. Uzun ve büyük olan odanın karşı duvarı tamamen camdı. Aşırı ferah olan odanın sağ tarafında büyük bir masa ve önünde lüks sandalyeleri vardı.

Zaman durmuş gibiydi. Ağzımı açıp bir şey söylemedim, Uraz Akkayalı da kaşlarını çatarak bakmaya başladı ama ağzını açıp bir şey söylemedi. Sarışın ve mavi gözlüydü, yirmilerinin ortasında gibi görünüyordu. Giydiği koyu mavi takım elbisenin içinde aşırı ciddi duruyordu.

Bakışmamız git gide ilginç bir hal almaya başladığında Uraz Akkayalı boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Buyrun çocuklar" dedi ciddi bir sesle. Al işte bu kadar ciddi bir adama 'Selam kanka ben kardeşin' mi diyecektim?

KaçakWhere stories live. Discover now