ten

55 15 14
                                    

Harry, kollarını sıkıca Louis'nin boynuna sarmıştı. Bugün gidiyordu, güzeller güzeli berrak suları andıran mavilere çıkardı bakışlarını, büyük okyanusların içerisinde akıntıya karışmış bir balık edasıyla gözleri onun gözlerini tarıyordu.

En sonunda Louis öne eğilip onun dudaklarına minik bir öpücük kondurmuştu, bugün sabah beraber içtikleri son kahve, beraber yedikleri son kahvaltı ve beraber uyandıkları son gündü.

Louis, sanki bu bir süre boyunca büyülü bir masal yaşamış ve hayatına renk gelmiş, şimdi ise o büyülü masalın bir sonuna yaklaşmış gibi hissediyordu. Sanki bundan sonrasında uyanacak ve bu yaşadığı her anın bir rüyadan ibaret olduğu gerçeğiyle yüzleşecek gibi hissediyordu.

Ellerini, Harry'nin kıvrımlı beline yerleştirmiş baş parmağıyla okşamıştı onu ''Seni gerçekten özleyeceğim.''

Harry, onun burnuna kendi burnunu sürtmüştü ''Her gün bir Harry Styles'la karşılaşamayacaksın artık, bence de özle!''

Louis, onun bu şirin harekelerine ve sırıtmalarına gülümseyerek karşılık verirken dudağının kenarına minik bir öpücük kondurmuştu. Harry, çantası ve geri kalan her şeyi dünden hazırladığı için bugün sadece Louis'ye ayıracak ve gecenin bir vakti de çıkıp gidecekti. Zaten kendi özel uçağıyla gidiyordu, pilota gece 12'de hazır olması adına bir şeyler söylemesi yeterdi.

Louis, onun zümrüt yeşili gözlerine baktı. Bunun bitiyor olması her ne kadar ikisini de üzse, bir şey diyemezlerdi. Sonuçta Harry iş için gidiyordu, ikisi de Harry'nin İngiltere'de işi olmasa onun burada kalacağından emindi.

Harry kendi gözlerine bakan adamın hafif hafif sakalları çıkmaya başlamış yanaklarını kavradı ''Suratını asma.''

Louis, kendi gözlerini yeşillerden çekerken yanağında ki büyük ellerin üstünden kavradı ve parmaklarını okşadı ''Üzülmemek elde değil Harry. Sanki sen bir periymişsin ve ben de bir rüyanın içerisindeymişim gibi hissediyorum. Gece 12'de sen o uçağa binince bitecek olan bir rüya...''

''Hayır, Lou. Hiç bir şey bitmeyecek ayrı kalacağımız 2 hafta, sonrasında burada olacağım sana söz veriyorum, rüyalarımızın devamı gelecek.'' Dudaklarına hiç tereddütsüz minik bir öpücük bırakırken, sanki dünyanın en kırılgan şeyine dokunurcasına yavaştı hareketleri. Dudaklarını ayıran Louis olmuştu.

''2 hafta kuralı.''

Harry, anlamsız bakışlarını Louis'de gezdirmişti ''2 hafta neyi?''

''2 hafta kuralı. Uzak kalmak zorunda mı kaldık? Her ne olursa olsun 2 hafta içerisinde birbirimizi bulacağız.''

Harry, tekrar onun ince ama öyle güzel yapılı dudaklarına kapanmadan önce anlını ona yaslamıştı ''2 hafta sonra, evime yani sana geri döneceğim Lou.''

Louis, duyduğu şeyle dudaklarını birleştirirken bir süre öylece Louis'nin yatağında yatıp, tatlı sohbetler etmiş bu sohbetleri de birbirlerine verdikleri tutkulu öpücükleriyle sonlandırmışlardı.

~~~

''Hadi, Harry! Yetişmemiz gerek!'' Louis, elinde ki montuyla ve Harry'nin portmantodan aldığı montuyla ayakta beklerken üst kata doğru bağırmıştı.

''Tamam, sadece bir dakika daha!'' Harry'de geri dönüt verdiğinde Louis beklemeye devam etmişti.

Onunla yaptıkları küçük kahvaltı sonrasında Louis'nin aklına gelen fikirle, Harry'i son gününde buz patenine götürmeye karar vermişti. Harry, bundan korkuyordu ve Louis'nin ise en sevdiği aktivitelerden biriydi. Bu yüzden ona öğretebileceğini düşünmüştü.

Mistletoe | Larry StylinsonWhere stories live. Discover now