twenty three

26 11 1
                                    

Bugün oldukça yorucu bir gündü çünkü bugün New York'a geri döneceklerdi herkes tatilde oldukça enerji harcamıştı.

Dinlenmeye geldikleri tatilden yorgun döneceklerdi, hızlı bir şekilde arabadan indiler yol normalde daha kısaydı ama dönüşte Zayn'nin kullanması ile yol uzamıştı.

Çünkü imkanı olan her yerde duruyordu. Şimdi de Louis'nin tuvalet ihtiyacı için bir benzinlikte durmuşlardı.

Harry oldukça gergindi. Louis, Harry'e yaklaştı ve onu kollarının altına aldı

O sırada Liam onlara seslendi "Hızlı gelin."

Louis sadece kafasıyla onaylarken benzinliğin tuvaletine doğru ilerlediler. Harry neden Louis'nin kendisini de çektiğini anlamamıştı.

Louis, tuvalet kabinlerinin önüne geldi ve Harry'i karşısına aldı.

"Harry bir sorun mu var?"

Harry kafasını salladı ama bu Louis'ye yeterli gelmemişti "Uykusuz olduğunu biliyorum hepimiz uykusuzuz ve şuan da arabayı Zayn'nin elinden almaya uğraşıyorum ama eğer bunlar haricinde bir şey moralini bozuyorsa söylemelisin."

Harry kafasını tekrar sallayacaktı ama daha fazla saklayamayacağının da farkındaydı bu yüzden konuştu. "Sadece iş için gerginim, New York'a geri döndüğüm anda hemen peşime takılacaklar. Jeff'in telefonlarını açmadım ve şimdi bu yüzden beni boğacak."

Louis kollarını sevgilisine sarmıştı "Bak şu anda bunu dert etme hep beraberiz ve buradayız oraya döndüğümüzde çalışmanı yürütmen için bir fırsat seni bekliyor olacak ki normalde şu anda New York'ta bile değil İngiltere'de olacaktın bu yüzden böyle küçük şeyler için moralini bozmana değmez."

Harry, Louis'ye sarıldı ve onu sıkıca kendine bastırdı "Aslında bu tasarım için oldukça heyecanlıyım, sadece menajerlerin baskısı var."

Kollarını ayırmadan kafasıyla onayladı "O zaman kendine odaklan sen ünlü bir tasarımcısın, Jeff'in sana kötü davranmasına izin verme."

"Hayır o yapması gerekeni yapıyor ama arada bir tatil herkese iyi gelir ve benim de buna ihtiyacım vardı o sanıyor ki ben eğlenmeye geldim."

"Sonuç olarak rahatladın mı?"

"Sen yanımdayken bir kuş kadar hafifim zaten Lou, senle beraber bu 3 gün bana 3 ay gibi geldi ama çok hızlı bitti."

Louis, sevgilisinin dudaklarına bir öpücük bıraktı. "O zaman endişelenme çünkü ben yanında olmaya devam edeceğim."

"Peki ya üniversite?"

"Sevgilim şu anlık önceliğim haline geldi, ayrıca müzik sektörüne ayak basmış olduğum için şu anlık başka işlerle ilgilenmeye devam edeceğim."

Harry, kızararak başını eğmişti "Sen bana böyle seslenirsen ben her seferinde kalpten giderim."

"O zaman sürekli kalpten gitmeye hazır ol."

O sırada kapı da Niall belirmişti "İşemeye gideceğiz dediniz öpüşüyorsunuz! Benlik sıkıntı yok ama Zayn kafayı yedi."

Harry gülerken Louis'de onun gülmesine katılmıştı. Daha sonra tuvalet kapısını açmış ve tuvalete girmişti.

Sonra yola devam etmişlerdi, Louis yol boyunca arka koltukta Harry'nin yanında oturmuş ve asla kollarını ondan ayırmamıştı bir kez bile böyle önemsiz konuları kafasına takıp üzülmesini istemiyordu. Elbette işi önemliydi ama kendisini bu kadar yıpratmasının bir anlamı yoktu.

Yol bu şekilde devam ederken akşam saatlerinde New York'a varmışlardı. Harry, yorgun olduğu için Louis ile kalmıştı.

Eğer erkenden varsalardı bugün Louis'nin evinde toplanacaklardı ve Natalia ile Jack gelecekti zaten onlar da bugün gelmişlerdi bal ayından, bu yüzden toplanacaklardı ama Harry yorgun olduğu için direkt gidip uyumuşlardı.

Mistletoe | Larry StylinsonWhere stories live. Discover now