nineteen

51 15 27
                                    

Louis, eşyaları arabaya taşırken Zayn ona yardım ediyor Harry ise bir taraftan bir tarafa koşturuyor ve kıyafetlerini arıyordu. Liam, yola yeni çıkmıştı ve Louis'nin evine gelecekti, Niall'da bir koltukta oturmuş eşya taşıyan Zayn ve Louis'yi elinde ki cipsi ile izliyordu.

Ne yaptıklarını soracak olursanız, dün ani bir şekilde Louis'nin iş teklifinin kabul edildiğini öğrenmişlerdi ve Niall bunun üzerine kutlamalıyız demişti, Liam ise hafta sonunu küçük bir bungalovda geçirme fikrini ortaya atmıştı. Ve herkeste bunu kabul etmişti.

Özellikle de Harry ve Louis'nin buna oldukça ihtiyaçları olduğu için hızlıca teklifi onaylamış ve planlamaya başlamışlardı. Harry, New York'a döndüğünden beri Louis ile kalıyordu. Louis ile barıştığından beri aklına tasarımı hakkında en küçük bir şey gelmiyordu.

Genellikle zamanını Louis ile sarmaş dolaş bir şekilde geçirdiği için de onu aramaya çalışan menajerinden haberi yoktu.

Eşyalarını yerleştirince telefonunu eline aldı, neler olup bittiğine bakabilmek için Twitter'a girdi.

O sırada yavaşça Louis'nin yanına yaklaşmasını izledi ve kollarını onun boynuna sardı, küçük öpücüğünden verirken boynunda ki güzel kokusunu içine çekmiş ve kocaman gülümsemişti.

Niall, ise hala oturduğu koltuktan onları izliyor ve cipsini yemeyi sürdürüyordu.

En sonunda Louis kollarını Harry'den ayırdı, Harry ise Twitter ana sayfasına düşen fotoğrafları görmeden telefonu cebine geri koydu. Bir şey yapacağı zaman eğer oraya Louis gelirse bütün odağı dağılıyordu.

''Eşyalar bitti mi?'' diye sordu sadece mavi gözlerin sahibini incelerken.

Louis, hemen onu onayladı ''Evet, sadece Niall'ı almak ve senin bavullarını taşımak kaldı. Liam'da geldi aşağı da bekliyor.''

Zayn, yukarı geldiğinde kapının ucundan uzanıp içeriye bakmıştı ''Hadi gidiyor muyuz?''

Louis, kısaca ona dönüp bakmıştı ''Evet, sen Niall'ı al bende Harry'nin eşyalarını taşıyacağım.''

Zayn, kafasını sallarken kanepeye yaklaştı ve Niall'ı ayağa kaldırıp kucaklamaya kalkıştığındaysa Niall çırpınarak ondan kurtuldu üstünü düzeltip cips çöpünü çöpe atıp Zayn'e göz devirerek kendi başına merdivenlerden indi. 

Zayn'de omuz silkerek peşinden gitmişti, eğer bir şey yapacağınız zaman Niall'ı zorlamazsanız asla kalkmazdı. Zayn'de ne zaman bu duruma düşseler her zaman Niall'ı çekiştirir ya da kaldırmaya çalışırdı ve bu her seferinde işe yarardı. 

Çünkü Niall temas seven biri değildi, eğer ona dokunursan hızlıca ayaklanırdı. Dokunmaktan kastı ise kolundan çekmek, küçük dokunuşlar falan da değil direkt olarak kucaklamaya çalışmaktı. İşte o zaman denilen her şeye uyardı ve çok azıcık da sinirlenirdi sanırım?

Louis, arkadaşlarının bu tatlı hallerine güldü her ne kadar Zayn ve Niall yeni tanışıyor olsalar da bu şekilde yakın olmaları çok güzeldi. Zaten kendi doğum gününde bile yeni tanışmalarına rağmen oldukça iyi anlaşmışlardı.

O sırada herkes aşağıya inince Louis, Harry'nin çantalarını her iki eline de almış hemen ona ilerlemişti. Harry, telefonda okuduğu şeye kitlenmiş çevresinde ki hiç bir şeyi görmüyordu.

Bunun üzerine Louis, hemen çantaları yere bırakıp Harry'e yaklaşmış ve yanaklarını avuçları içine alıp göz altlarını baş parmağıyla okşamıştı ''Harry, gitmemiz lazım güzelim.''

O sırada Harry bir hipnozdan çıkmışçasına Louis'ye baktı, Louis bir şey olduğunu anladığında kaşlarını çatarken ellerini Harry'den çekmişti.

Mistletoe | Larry StylinsonWhere stories live. Discover now