twenty two

39 12 2
                                    

Bugün burada ki geçirdikleri son gün ve herkes beraber son aktivitelerini yapacaklardı bu yüzden sabahın erkeninden Niall onları dışarı çıkartmıştı.

Hepsi de bu durumdan şikayetçiydi çünkü resmen sabahın 8'inde ayağa dikilmişlerdi, biri Niall'ın elinde ki hoparlörü almazsa bu iş gerçekten zorlaşacaktı.

Tatil diye geldikleri yerde saat sabahın 8'inde uyandırılıyorlardı?

Herkes üstüne en kalın montunu almışken -Niall'ın isteği bu yöndeydi- Niall arabanın bagajını açmış ve büyük poşetleri gözler önüne sermişti.

Harry anlamsız bakışlarını tek tek herkeste gezdirdi "Niall, bunlar ne?"

Niall kollarını kocaman açmış ve arkadaşlarına doğru ilerlemişti "Balık tutacağız!" Tek tek tüm arkadaşlarına bakmıştı.

Zayn omuzlarını düşürmüştü, balık tutmaktan asla zevk alan bir tip değildi sabırsız ve hareketli biriydi bu yüzden balık tutmak ona sıkıcı ve boğucu geliyordu.

"Bu yüzden mi bizi sabahın köründe buraya diktin?" diye sormuştu.

"Evet, Zayn. Kamp aktivitelerinden biride balık tutmaktır ve biz burada bunu yapmadan dönmeyeceğiz!"

Louis, onlara kıyasla asla şikayet etmemişti. Çünkü bu gece akşam bir şeyler planlıyordu ve eğer iyi giderse Harry'e güzel bir akşam yemeği hazırlayacaktı, bunu yolda Niall'a söyleyip arkadaşlarından 1 saat kadar daha erken ayrılacağını belirtmişti Niall'da bunun üstüne bir etkinlik fikri düşünmüş ve Louis ile anlaşmışlardı.

Ama Louis gerçekten de balık tutma konusunda çok dayanılmaz biriydi, bu elbette ki kötü anlamda. Çünkü çenesi o kadar düşüktü ki herkesin uykusu gelir ve kendisi tüm balıkları toplardı.

Ama Niall'a bu aktiviteyi seçtiği için laf söylemeyen tek kişiydi, Niall ise her an ona bu akşam hakkında bir şeyler soruyordu.

Niall, uzun süredir Harry'nin arkadaşı olduğu için Louis'nin Harry için aldığı hediyeyi beraber seçmişlerdi.

Bir de Louis, Niall'ın yardımı sayesinde gizlice buraya getirmiş olduğu gitarı vardı. Onunla yapacağı özel bir şey vardı bu yüzden herkes uzakta olmalıydı.

Niall, ikinci bir kez yolda yürürken -gidecekleri gölet yürüme mesafesiydi- Louis'ye göz kırpmıştı. Louis artık dayanamadığını hissetmiş olacak ki hızlıca kafasını Niall'ın olduğu tarafa çevirmişti ve kulağına eğilip fısıldamıştı ''Biz evden çıktığımızdan beri göz kırpıyorsun, buna bir son ver Nigel!''

Niall, sırıtıp omuzlarını kaldırmıştı ''Bu gece harika olacak dostum!''

Louis, bir kez daha gözlerini devirmişti ''Evet, sanki sen de orada olacakmışsın gibi konuşma.''

Niall, ellerini saçlarında gezdirmişti ''Olası bir sevişmeye karşı kameram ve ben her zaman buradayız...'' Louis, yine ters bakışlarını Niall'da gezdirirken sırıtmadan edememişti.

O sırada Harry arkasına dönmüş ve gözleri ile Louis'yi aramıştı. Niall'ı fısıldarken görünce hemen önlerinde onları bekleyip daha sonra yavaş adımlarla onlara eşlik etmişti. Louis'nin elini tutarken Niall'a dönmüştü ''Hem bizi bu hava da buraya getirdin, hem de arkamdan konuşuyorsun.''

''Ya ne arkandan konuşacağım ben senin, deli midir nedir...''

Niall, söylenerek öne doğru giderken tekrar göz kırpmıştı Louis'ye. Louis tekrar büyük bir iç çekse de asla belli etmemiş ve Harry'e gülümseyerek yolda ilerlemeye devam etmişlerdi.

Mistletoe | Larry StylinsonWhere stories live. Discover now