thirteen

49 14 2
                                    

Louis, oturduğu koltukta sakin bir şekilde hareket etti. Evinde ki yatağını, mutfağını, mobilyalarını her şeyini özlemişti.

Hastaneden taburcu olalı 3 gün oluyordu ve Louis ise yalnız kalmasın diye ilk iki gün Zayn onunla kalmıştı. Bu süreç boyunca Harry'i asla görememişti Louis.

Zayn bugün evden gitmeden önce ''Harry'e şans vermelisin dostum, yanına gelmeye çekiniyor ama her an bana yazıp senin durumun hakkında sorular soruyor. O iyi biri.'' demişti.

Bunun üzerine, düşüneceği bol vakti de vardı artık. Çünkü en nihayetinde 1 hafta boyunca evde tek kalacaktı. En azından o öyle düşünüyordu.

Yavaşça kolunu hareket ettirdi, ayağa kalktı kolu hala ağrıyordu. Tüm bunların nasıl geliştiğine anlam veremiyordu. Nasıl bir anda Harry'i Olivia ile görmüş ve sonrasında kolunu kırmış, hastanelik olmuştu. Bunların sadece 1 hafta da gerçekleşmesi de oldukça ilginç geliyordu ona.

En sonunda kahvesini yapıp kanepesine yerleşirken kanallarda gezinmeye başladı, 1 hafta evde kafa dinleyecekti ve sadece yatacaktı. Tam bunları düşünürken kapı çalmıştı.

Meraklı bakışlarını sesin geldiği yöne çevirmişti, kapı ikinci kez çaldığında hipnozdan çıkmışçasına hızlıca ayağa kalkmıştı. Çok hızlı hareket edemiyordu, kolu hala zorluk çıkartıyordu.

En sonunda çalan kapıya ulaştığında Harry'le New York'ta ki son günlerini düşündü, o gitmeden buz pateni yapacaklardı onun hazırlanması için yine bu kapının önünde beklemişti. İçinde ki burukluğa anlam veremedi. 

Kapı üçüncü kez çaldığındaysa kendine hayret etti, kapı da ki kişinin ise sabrına hayran kalmıştı. Düşüncelerine o kadar dalmıştı ki kapının önünde ki kişi 3 kez kapıyı çalmıştı.

En sonunda anahtarı çevirip sesli bir şekilde kapıyı açtığında, karşısında ki kişiyle şaşkınlık içerisinde hissetmişti. Harry'i görmek onu bu kadar şaşırtmamalıydı tabii ki de, Louis için en önemli tasarımını erteleyen bir adamdan bahsediyorduk. Onun yanına gelmesi şaşırtıcı değildi bu beklenen bir şeydi. Lakin Louis buna hazır değildi.

Bir kaç saniye şaşkınca birbirlerine baktıktan sonra Louis boğazını temizlemişti ''Kusura bakma kolum tam iyileşmediği için kapıya gelene kadar içim dışıma çıktı.'' Yalan söylese de utangaçlığını gizleyememişti. Sonuç olarak kafasında kurduğu şeyler yüzünden adam kapı da beklemişti. Louis, kimseyi bekletmeyi sevmezdi.

Harry ise onun abartı derecesinde sergilediği utangaç tavırlarını göz ardı ederek, iyimser bir gülücük takınmıştı yapılı suratına. ''Anladım, sıkıntı yok.''

Yine o gergin sessizlik yerini almak üzereyken, Louis bundan rahatsız olmuş olacak ki kapıyı sonuna kadar açmıştı ''Kapı da kaldın, içeri gelsene.''

Harry, önceden böylesine güzel vakit geçirip doyasıya güldüğü bu adamla sanki iki yabancıymış gibisine davranmalarına üzüldüğünü hissetmişti. Bu yüzünde ki her bir parçadan okunacak nitelikteydi, yine de kararlı istifini bozmadan içeriye geçti.

Yerini zaten bildiği oturma odasına yönelirken peşinden yavaş adımlarla onu takip eden adama dönüp bakmakta kararsız kaldı. En sonunda kanepede yerini aldı elinde ki çantasını yanına bırakırken, Louis'de karşısına oturdu.

''Kolun nasıl oldu? Sen nasılsın? Daha iyi gözüküyorsun.''

Louis, ne hissedeceğini şaşırmıştı. Harry'e söylediği şeylerden dolayı bir gram bile suçluluk duymamasına nazaran içerisinde onu rahatsız eden duygu birikimine meydan okuyan bir gülücükle bakmıştı yeşilli gözlere. ''Kolum iyi ama ben pek iyi değilim. Neyse ki 1 hafta boyunca evdeyim.''

Mistletoe | Larry StylinsonWhere stories live. Discover now