BÖLÜM 1- CEZA EVİ

186 8 17
                                    

Küçükken derlerdiki insan yaşayarak öğrenirmiş hayatı,yaşamın zorluklarını tecrübe ederek öğrenirmiş,Peki neden ben doğduğumdan beri her şeyi yaşamaya çalışarak öğreniyordum yada öğrenemiyordum?

Yine aynı soğukluk.Yine aynı gri renk. Ve yine aynı koku.Cehennemin kokusu...Parmaklıklar,küfredenler, ağlayanlar,uyuyanlar,sessizce bekleyerek düşünenler.Ben nerdemiydim?Ben tam olarak Nezarethaneydim.

Buraya gelmeye alışkanlık hâline getirmiştim.Asla yabancılık çekmediğim bir yerdi.Kokusu bana cehennem gibi gelirdi.Boğuk bir havası vardı.Cehennemde böylemiydi acaba?

Yürüyerek parmaklıkların oraya geldim.Dirseklerimi demire yaslayarak kalçamı hafifçe geriye çektim.Başımı demire yasladım.

"Ulan bir susun alttarafı nezarethanedeyiz daha içeri girmediniz bendekide kafa bir kesin sesinizi!"sesim etrafta yankılanınca sessizlik oldu.

Başım ağrımıştı.İnsanlarla uğraşmak ne zor işti.Kafam ses kaldırmıyordu artık.Sırf bu yüzden dışarıyı buraya tercih ederdim.

Ellerimi saçlarıma geçirerek hücrede volta atmaya başladım.Bir elim belimdeydi.Hücremde tek olduğuma seviniyordum doğrusu.

Birkaç dakikadan sonra ana kapı açıldı. İçeri polis memuru girdi.Herkesin bakışları ona dönmüştü.Ciddiyetle hücreleri geçerek benim olduğum hücreye geldi.Bir şey söylemeden kapıya anahtar sokunca rahatladım.

"Sonunda!" Kapıya yaklaştığımda Polis memuru kapıyı geriye ittirdi.Neden olduğunu anlamasamda koluma girince ses çıkarmadım.Hücreden çıkıp polisle beraber yürürken gülümsedim.

"Size iyi kavgalar bensiz keyfi çıkmaz ama olsun!"diyerek omuzumun üstünden hücredekilere seslendim.

Ana kapının dışındada bir polis memuru bekliyordu.O da diğer koluma girmeden önce kelepçe takınca erken konuştuğumu anladım.Sonunda yakalanmıştım anlaşılan.Yinede gülümsememi yüzümden silmedim.

"Ooo güzel kelepçeler son modamı? Kombinime uymuyorda"Polis memuru ters ters bana baktı.Ne demiştim ki şimdi?

Siyah kot pantolon,siyah düz kısakol tişört,siyah deri ceket ve siyah botlara gri kelepçe hiç uyarmıydı yani?!

"Eşyalarımı alma şansım varmı?"

Sorum yanıtsız kalırken birkaç adım attık.

"Bu hayır mı demek?"dedim bu sefer.

Sorum yine yanıtsız kalırken yüzüm düştü.Dudaklarımı büzdüm. Karakolun koridorunda yürürken o tanıdık yüzü görünce duraksadım.Polisler beni yürütmeye çalışırken ben omuzumun üstünden Uraz'a seslendim.

"Lan hani beni çıkarcaktın ben sana boşunamı para ödüyorum!"sesim karakolda yankılanırken bana döndü.

"Sakin olurmusun halletmeye çalışıyorum"Nazik üslubunu bozmak istemeyerek efendi efendi bana sitem edince orta parmağımı havaya kaldırdım.

"Beni burdan çıkaramazsan benden çekiceğin var!"son sözlerimde bunlar olmuştu çünkü şuan dışardaydım.

Beni araca sokarlarken artık yanımda polisler değil birkaç jandarma ve askerler vardı.Kapı kapanınca ıslık çaldım.

"Silahlarınız güzelmiş kaç model?" Kimseden ses ve tepki yoktu.

"Hadi ama bana devlet sırrı felan deme?"Omzuna hafifçe vurunca silahı kafama yasladı.

"Tamam ya bir şey demedim"Jandarma ciddiyetle bana bakarken silahı indirdi. Bunlarında hiç şaka anlayışı yoktu.

Bütün yolu somurtarak geldim.Kapılar açıldı.Jandarmalar koluma girip beni arabadan indirdiğinde gazetecilerin sesleri kulaklarımı doldurdu.Flaşlar ardı ardına patlarken başımı kaldırdım.

ORENDA(+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin