Gülgün:
"Ne? Orhan bu ne demek? Ya gördün ya isteyip atlamadım birinin kucağına"
Orhan:
"Gördük, hepimiz gördük sen merak etme, restoranda kim var kim yok"
Gülgün:
"Ya yeter ya, ne bu şimdi, ben gidiyorum sana afiyet olsun"
diyerek ayağa kalkıp gider.
Orhan da peşinden, ama yetişemez ve kadın asansöre girip gider, diğer asansör geldiğinde çabuk oraya girer.
Gülgün ilk çıkar, sonra da hemen Orhan çıkar.
Orhan:
"Bekle, dur"
Gülgün:
"Orhan git ya, neler diyorsun sen bana"
Orhan:
"Dur, dur"
diyerek kolundan tutup durdurur.
Orhan:
"Peşinden koşturuyorsun insanı"
Gülgün:
"Ne? Ne istiyorsun? Aşağıda söylediklerin yetmedi mi?"
Orhan:
"Tamam, biraz abarttım, özür dilerim"
Gülgün:
"Özür dilemek için bi şey yapmayacaksın, şimdi sana iyi geceler, eve git"
der ve dönüp odası olduğu tarafa gider.
Kadın odasın açıp girip kapıyı kapatmak istediğinde adam engel olur.
Orhan:
"Konuşucağız"
Gülgün:
"Neyi?"
Orhan:
"Çok şeyi"
diye içeri girer.
Kadında peşinden.
Gülgün:
"Sen ne istiyorsun benden? Betül dolanıyor senin yanında sürekli bi şey demiyorum, malum bu olaylar oldu, ama ben tam düşekken beni birisi tutsa ben mi suçlu oldum?"
Orhan:
"Kıskandım seni"
dedikten sonra oda sessizliğe dolar.
Orhan:
"Bunu mu duymak istiyorsun?"
Gülgün bi şey diyemez.
Adam kadını belinden tutarak duvara yaslar.
Orhan eğilir kadının kulağına:
"Sende beni kıskanıyorsun *Fısıldayarak*"
Gülgün:
"Evet, kıskandım. Ne yapıyım? Sana kimse öyle dokunamaz bugün o dokunduğu gibi, kimse öyle bakışla bakamaz"
Orhan:
"Sana kimse aşağıdaki gibi dokunamaz"
der ve sonra dudakların birleştirir.
Gülgün de karşılık veriyordu, elleri adamın boynun dolamıştı, adamın da bi eli kadının belindeydi, diğeri yüzüne gider
İkiside sert ve derin öpüşuyorlardı, her saniyesi hasrete doluydu.
Adam kadının elbisesinin fermuarını açıyordu, kadın da onun ceketini çıkarmak için yardım etmişti.
Yavaş yavaş doğru yatağa gidiyorlardı, ikisi bi kaç parçadan kurulduktan sonra yatağa düşerler.
Bir süre sonra adam kadının içine girer, gidince hızlanır. Rahatlayınca kadın adamın kollarında uyuya kalır.
