5.

3.7K 197 13
                                    


Not: Yeni hikayem Cennet Kuşu'na da bir göz atın lütfen. İyi okumalar. Oy vermeyi de unutmayalım :)

-Zeynep-

Neden hastanedeydim ben? Yağmur, Kerem onlar neredeydiler? Öfkeyle elimi saçlarımdan geçirdim. Ne yapacaktım burada tek başıma? Biraz daha yürüdükten sonra tekrar durmuştum. Buralarda bir yerlerde olmalıydılar.

'' Kerem?''

''Kerem neredesin?'' Bu kadar yavaş olursam onları bir aya anca bulurdum. Hızlanmalıydım. Elbisemin eteğinden tutup, hastanenin içinde koşmaya başlamıştım.

Neredeydiler? Soluk soluğa kaldığımda bir kapıya yaslandım. Buralarda bir yerde olmalıydılar.

'' Özür dilerim meleğim. Ne sana ne annene bunları yaşatmak istemezdim.'' Kerem'in sesini duyduğumda irkilerek uzaklaştım kapıdan. Sesi yakından gelmişti. Neredeydi?

'' Özür dilerim kızım.'' Yaslandığım kapının ardından tekrar Keremin sesini duyunca, hiç düşünmeden kapıyı açmıştım. Ama burası? Kerem'in doğumhanede ne işi olabilirdi ki?

'' Zeynep ben çok özür dilerim. Böyle olmasını istemezdim.''

'' Kerem ne oldu? Niye özür diliyorsun? Hem diğerleri nerde?'' Derken içeri tam olarak girip kapıyı ardımdan kapatmıştım.

'' Zeynep yemin ederim böyle olmasını istemezdim. bebeğimizi öldürmeyi istemezdim..'' Kerem kucağında örtüye sarılmış, bir bebekle gözleri dolu dolu bir şekilde bana bakıyordu. Ne demek istediğini anlamamıştım. Bizim bebeğimiz yoktu ki? Hem kucağında ki bebek kimindi?

'' Kerem ne bebeği? Ne diyorsun sen?''

'' Bizim bebeğimiz Zeynep. Seninle benim. O benim yüzümden ö-öldü. Ama inan ki, böyle olmasını hiç istemezdim. Sana bunları yaşatmayı hiç istemezdim. Ne olur beni affet.''

'' Kerem saçmalama. Bizim bir bebeğimiz yok anlamıyor musun? Hem sen Eylül'le evlisin. Eylül hamileydi.'' Dediğimde bana yaklaşmıştı Kerem. Kucağında ki bebeği kollarımın arasına bırakıp, dudaklarını önce bebeğin sonra da benim alnıma bastırmıştı.

'' Bak Zeynep, o bizim kızımızdı.'' Gözlerimi, kucağımda ki küçük meleğe çevirdiğimde nefes almadığını görünce içimden bir şey gitmişti sanki. Neden nefes almıyordu bu küçük melek? Daha çok küçüktü. Ölüm ona yakışmazdı ki.

'' K-kerem nefes almıyor!?'' dediğimde yüzüme bakmadı Kerem. Yaşlı gözleriyle öylece bana bakmaya devam etmişti.

'' Kerem bir şey yap lütfen. Ö-ölmesin.''

'' Kerem hadi durma öyle! Birini çağır, ne olur..'' Gözyaşlarım yanaklarımdan düşüp kucağımda ki bebeği yanaklarını ıslatıyordu. Kafamı tekrar Kerem'e çevirdiğimde yanında bir hemşire olduğunu fark etmiştim. Ama hemşire az önce orada değildi. Bundan emindim.

Ben daha ne olduğunu anlayamadan hemşire bebeği kucağımdan aldığında, ellerim yeniden boş kaldı.

'' Üzgünüm Zeynep hanım. Bebeğiniz öldü.''

-Yağmur-

Hayatımızda bazen yapmamamız gereken şeyler yaparız. Ailemizle ilgili, eğitimimizle ilgili, arkadaşlarımızla ilgili konular olabilir bunlar mesela.

Ya da aşk.

Zeynep yıllar önce olmaması gereken birşey yapıp Kerem'e aşık olmuştu. Ama bedelini ödüyordu işte. Bugün onunla konuştuktan sonra bir saat boyunca onun nerede olduğunu
bulmaya çalışmıştık. Zamanla yarıştığımız bir saat boyunca.  Bulunduğu söylendiğinde onu bu halde görmemeyi ummuştum. Kanlar içinde öylece yatarken.. İçimden birşeyler akıp gitmişti sanki. Kafamı Kerem'e çevirip onu nefretle süzmüştüm sonra.

Cennet GibiWhere stories live. Discover now