14.

4.2K 261 45
                                    

Not; Okuduktan sonra oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen:) Yaptığınız her yorum bölümün daha erken gelmesini sağlar emin olun ki. Daha ekleyeceğim bir şey yok sanırım. Benim gibi yarın okula gitmek için erkenden uyuyan herkese tatlı rüyalar:)

Hepinizi çok seviyorum.❤

Bazı insanlar düşüncelerinden kaçmak için uykuyu bir çözüm olarak görüyorlar. Canın yandığı zaman uyu ve kendi kurallarını koyduğun bir dünyaya geçiş yap. Ama herkesin de böyle bir şeye imkanı olmuyor. Uyuyarak gerçeklerden kaçanların aksine ben, yaşadıklarının pençesinden kurtulamayanlardanım.

İşte o anlardan birini daha yaşıyorum şimdi. Kaç saattir bu yataktayım, bilmiyorum. Emre ile Yağmur neden yanıma gelmediler, bilmiyorum. Kerem ona söylediklerimi unuttu mu, bilmiyorum. Ama şunu biliyorum, adım Zeynep ve ben bu dünyaya hüznün yansıması olarak gelmişim. Unutmak yok. Mutluluk yok. Hüzün ise hep var. O benim yoldaşım. Biz annemin ve babamın tabutunu birlikte gömdük onunla. Biz annemin kokusundan eser kalmayan o kazağa birlikte sarılıp uyuduk. Okulda öğretmenlerimin sorduğu baban ne iş yapıyor, sorusuna birlikte ağladık. Kerem'in nikah memuruna evet dediği anı birlikte izledik. O uçurumdan biz birlikte atladık. Ve dün gece o kısa öpücükte biz birlikte öldük. Şimdi benden geriye kalan bir parça hüzün. Bir parça ben. Bu şekilde daha ne kadar yaşayabilirim hiçbir fikrim yok. Hani derler ya 'gittiği yere kadar' diye, işte benim hayatımı en iyi bu anlatır.

Gittiği yere kadar.

"Sanki hiçbir şey olmamış gibi. Ben hala mutluymuşum gibi. Evet, yapabilirim. Aynalara bile yalan söylemeyi öğrenen ben, bir yalan da onlara söyleyebilirim." İşte bu kadar. Kendi kendime fısıldadıktan sonra yavaşça yataktan kalktım. Emre dün gece yaptığım aptallığı bilmemeliydi. Onun dört aydır Kerem'le karşılaşmamam için harcadığı emekleri, benim tek telefonda harcadığımı öğrenirse bana kırılırdı. Ve ben, beni kıranların aksine beni koruyup kollayan bu adamı kırmak istemiyordum.

Dolabımın önünde üstümü değiştirirken aynı cümleleri tekrar etmeye devam ediyordum.

"Ben iyiyim. Sorun yok. Kerem bugün aklıma dahi gelmeyecek." Elbise giydiğim nadir günlerden biriydi. Çünkü bugün evde durmak istemiyordu canım. Belki biraz dışarı çıkar, gezerdim. Sahile giderdim mesela.

Ya da gitmezdim. Ben Kerem'den kaçmaya çalışırken, dün bile isteye onun yanına gittiğim yere, bana onu hatırlatmaya en müsait yere gidemezdim. Aynadan kendime bakıp düşüncelere dalmışken saçlarımı da düzeltmiştim. Burada yapacak başka bir işim yoktu. Bu yüzden telefonumu yanıma alıp kapıyı açarak dışarı çıktım. Kulaklarıma aşağı kattan Emre'nin sesi geldiğinde merdivenin tırabzanlarına yaklaştım hızlı adımlarla. Kendimi biraz aşağı eğdiğimde elindeki telefonu fark edebilmiştim. Onu rahatsız etmemek için odama geri döneceğim sırada duyduğum sözler duraksamama neden olmuştu.

"Bak herşey iyi hoş, ama bunu yapamam anladın mı? Hem ne hata yaparlarsa yapsınlar bu onların hayatı. İleri de onları ayırdığım için kendimi suçlamak istemiyorum ben. Onlar birbirlerini gerçekten seviyorlar." Kapı dinlemek veya birinin telefon konuşmasını dinlemek hiçbir zaman bana göre birşey olmamıştı. Başkalarının özeline daima saygı duyardım ama Emre'nin konuşması dikkatimi çekmişti. Gergindi. Ve söylediklerine ise bir anlam verememiştim. Ama yine de içimdeki ses benimle ilgili birşey olduğunu fısıldıyordu kulaklarıma. Ayaklarım odama girmemek için direniyordu resmen. Ve ben bir kez daha kendimden ödün vererek Emre'yi dinlemeye devam ettim.

"Anlamıyorsun. Tamam sen onların mutlu olması için bunu yapmamı istiyorsun. Peki bana onların mutlu olacağının garantisini verebilir misin?" Dedikten sonra bir süre sessiz kalmıştı Emre. Görmüyordum ama sessizlikten anladığım kadarıyla karşısındaki kişi kimse onu dinliyordu.

Cennet GibiМесто, где живут истории. Откройте их для себя