8.

3.7K 212 8
                                    

Eylül'ün odadan çıkıp gitmesinden bu yana bir saat geçmişti ki, Yağmur gelmişti. Evden yeni getirdiği kıyafetlerin içinden, uzun bir elbise seçmiş ve giyinmeme yardım etmişti. Şimdi de birlikte hastanenin bahçesinde ki çimlere uzanmıştık. Doktorum kendimi yormamam şartıyla dışarı çıkabileceğimi ve eğer akşam yapılacak testlerde bir sorun çıkmazsa, taburcu olabileceğimi söylemişti. Bu güzel haberin ardından da ikimizde konuşmadan öylece gökyüzünü izliyorduk. Gözlerimi bulutlardan
ayırıp, kafamı Yağmur'a çevirdiğimde, oda gözlerini bana çevirmişti.

'' Bir sorun mu var Yağmur?'' Dediğimde Yağmur gülümsemişti.

'' Aslında sana bir kaç haberim var.'' Devam etmesini istercesine merakla ona baktığımda o da konuşmaya devam etmişti.

'' O zaman ilk haberden başlıyorum. Eve giderken Aksel beni aradı. Senden özür dilemek istediğini ve çekindiği için yanına gelemediğini söyledi. Bende ona, Zeynep hiç birinizin yüzünü dahi görmek istemiyor dedim. Sen bilmiyorsun ama Aksel aslında o gün bizim yanımıza geldiğinde bize yalan söylemiş. Aslında yanımıza gelmesini
Kerem istemiş. Güya seni düşündüğü için bunu yapmış. Gelsin onu külahıma anlatsın. Aptal.'' Alt dudağımı dişlerken Yağmur'a baktım.

'' Aslında ben bizi kandırdığını biliyordum Yağmur. Hastanedeyken duymuştum.'' Yağmur bana dehşete uğramış bir şekilde bakarken bende ona masum bir şekilde bakmıştım.

'' Zeynep, yoksa sen o yüzden mi intihar ettin? O Aksel aptalı yüzünden mi?''

'' Hayır tabiki, Yağmur. O sadece ek oldu diyelim. Olanları biliyorsun zaten. Neyse bu konuyu kapatalım çok sıkılıyorum çünkü. Diğer haberleri anlat sen.''

'' Sevim teyzeler aradı bir de. Zeynep sana çok kızgınlar, bunu şimdiden söyleyeyim. Seninle telefonla konuşmak istiyorlar. Sevim teyzeyi zor ikna ettim zaten. İstanbul'a geleceğim diye o kadar ısrar etti ki. Bak kadın oğlunun düğününe bile gelmedi, senin için neredeyse Amerika'dan buralara geliyordu.'' Dediğinde gülümsedim.
Sevim teyze gerçekten de çok severdi beni. Kerem'in düğününe gelmemesinin nedeni de tabi ki mesafeler değildi. Onlar başından beri Eylül'ü sevmemişlerdi. Bu evliliğe de karşı çıkmışlardı ama Kerem onları da dinlememişti. Sadece Sevim Teyze değil, kuzenleri dışında hiç bir Sayer düğününe gelmemişti. Tabi ben düğünde yas havasında olduğum için bunu fark etmemiştim ama Yağmur düğünden sonra bana bunu büyük bir zevkle iletmişti.

'' Sonra Ahmet Amca ile de konuştum. Sana geçmiş olsun dileklerini iletmemi söylediler. Kendileri gelemedikleri için ve bizi de yalnız bırakmak istemedikleri için çok
parlak bir fikir buldular. Bak şimdi asıl bomba geliyor. Hazır mısın?''

'' Ay hadi Yağmur çatlatma adamı da söyle.''

'' Çok sevgili Kerem Sayer'imizin abisi Emre Sayer, sana göz kulak olmak için yarın akşam özel uçağıyla İstanbul'a kesin dönüş yapıyor.'' Şaşkınlıkla dudaklarım aralandığında bir iki saniye diyebilecek bir şey bulamamıştım. Tamam, Sevim Teyze Yağmurla beni çok severdi falan ama. Oğlunu bize bakması için yollamak kesinlikle bir delilikti. Kendi kardeşine karşı durması gerekecekti. Üstelik aralarında zaten soğuk rüzgarlar esiyordu. Sevim Teyze ne kadar Kerem'e kızgın olsa da İstanbul'da ki şirketlerin yönetimini ona vermişti. Emre ise Amerika' da ki şirketin başındaydı. Tüm işlerini sadece bizimle ilgilenmek için nasıl bırakabilirdi ki.

'' Şaka mı bu? Yağmur eğer şaka yapıyorsan söyle. İnme falan inicek şimdi bana. Zaten bir kolum bir bacağım alçıda. Diğerlerini de kaybetmeyeyim.''

Yağmur bana sırıtarak baktığında şaka yapmadığını anlamıştım. Sıkıntıyla oflayıp tekrar Yağmur'a döndüm.

'' Yağmur o çocuk bana nasıl göz kulak olsun? O küçükken bile çok sinirli birşeydi. Bana bağırıp duruyordu. Şimdi de başına bela olduğum için gelip acısını benden çıkarıcak.'' Benim somurtmamın aksine, Yağmur'un hala heyecanla gözleri parlıyordu.

Cennet GibiWhere stories live. Discover now