16.

3.9K 232 10
                                    

Not; Kaç zamandır sizi habersiz ve bölümsüz bıraktığım için çok özür dilerim. Bir çok kişi mesaj atmış ve ben bunlara dahi cevap verememişim. Mesaj atan insanlar az çok bilir bölüm yayınlamasam bile mutlaka mesajlara cevap veren biriyim ben. Nisan ayının başlarında telefonum arızalanmıştı ve telefonla çok vakit harcadığım için ailem yaz tatiline kadar yaptırmamışlardı. Ben de ileri derecede miyop ve astigmat olduğu için bir nevi doktor önerisiydi aynı zamanda. Bu süre zarfında telefonum olmasada deftere yazdığım bölümler var ve birazdan bir bölüm daha yayınlayacağım. Yarın da bir aksilik olmazsa aynı şekilde paylaşım yapacağım. Umarım beni anlayışla karşılarsınız. Geçen bölüme oy veren ve yorum yapan herkese çok teşekkür ederim

Ciddi anlamda çevremde ki insansanların benimle ne sorunu olduğunu düşünüp duruyorum şu sıralar. Bugün neler olmuştu böyle? Emre ve Sevim teyze bir olup beni kaybedenin baştan belli olduğu bir oyuna çekmişlerdi. Ki asıl saçma olan bu değil, oyunun kime karşı ve niçin oynandığını kimsenin bilmemesiydi. Bunu bir şekilde kabullenirdim çünkü kaybedecek birşeyim yoktu ve Eylül'den nefret ediyordum. Peki ya şimdi? Çok sevgili arkadaşım Yağmur sanki onlara bayılıyormuşuz gibi Eylül'e akşam yemeği sözü vermişti. Buna ava giderken avlandık mı demeliyim bilemiyorum. Eylül de bunu çok keyifli olduğu için yapmamıştı, bundan emindim ama amacı neydi onu kestiremiyordum. Kerem'e ne hissetiğimi biliyordu ve ikimizi bir yemekte buluşturmaya çalışıyordu. Bana Kerem'e sahip olanın o olduğunu göstermeye mi çalışacaktı? Eh, bunun için uğraşmasına gerek bile yoktu o zaman. Çünkü Kerem bana yerimi fazlasıyla hatırlatmıştı şu sıralar. Göstermese bile şu an net bir şekilde görebilirdim zaten.

"Zeynep yemin ederim seni üzmek için yapmadım ben. Ama ne yapayım dayanamadım. İstemiyorsan gelmen için asla zorlamam zaten. Ben o kadının küçümseyici bakışlarına dayanamıyorum ne yapayım? Hem ikimiz ona ne güzel haddini bildiririz işte yemekte?"

Gözlerimi kapatıp derin bir nefes çektim içime. Yağmur'u üzmek asla istemezdim. Çünkü biliyorum ki o da beni üzmeyi hiçbir zaman istemez. Ama -beni ne kadar üzse de duygularımın değişemediği - sevdiğim adamın evinde, onun karısıyla ve benim sözde erkek arkadaşımla yemek yiyebilecek kadar midesiz değildim ve olamazdım. Yağmur'u benim için onlarla muhattap etmek de istemiyordum. Benim için fazlasıyla şey yapmışlardı ve ben artık güçlü olmak istiyorsam bir şeyleri kendi başıma yapmak zorundaydım. Yanımda oturan ve sıkılmış bir ifadeyle etrafı izleyen Emre'ye kaydı gözlerim. Onunla konuştuktan sonra buraya gelip oturmuştuk ve daha sonra da yanımıza Yağmur gelmişti. Yemek olayını söylediğinde ona sinirlensemde ne kadar gergin olduğunu fark ettiğim için üzerine pek gitmemiştim. Emre ise bizim yemek yapmamamızdan sürekli yakındığı için bu fikre balıklama atlamış ve benden koluna bir yumruk yemişti. Şimdi ise bu hali beni gülümsetmişti. Yağmur'un benden olumlu bir cevap beklediğinin farkındaydım ama daha iyi bir fikrim vardı şimdi.

Ben küçükken bir şeyi yapmak istediğim zaman dolaylı yollardan ulaşmaya çalışmazdım sonuca. Kendim gibi davranırdım. Büyümeye başladıkça kendimden tavizler vermeye başladığımın farkındaydım. Şimdi dönüp bakıyorum da, ben ne zaman ki bir sonuca ulaşmak için yolumu uzatmaya başladım, işte o zaman ben kaybetmek nedir öğrendim. Yıllar sonra belki de ilk kez kendime siyah çizgilerle çizdiğim o sınırı geçeceğim. Mutlu olmak için onlarla yüzleşmeye mi ihtiyacım var? Bunu onların evine gidip sofralarına oturarak yapmayacağım. Eylül'e istediğini vermeyeceğim. Gidip adam akıllı yüzlerine vuracağım herşeyi. Belki yine üste çıkmaya çalışacaklar, bu sefer yılmayacağım ama. Kerem beni üzdü diyip duvarlarda vazo kırmayacağım. Belki o vazoyu beni üzenlerin üstünde kıracağım, yine de bu saatten sonra kendim olmaktan vazgeçmeyeceğim. Oturduğum sandalyeden kararlılıkla kalkarken içimde en ufak bir sıkıntı yoktu. Ben şimdi en başından beri yapmam gerekeni yapacaktım. Belki bu ilk denemem değildi ama bu sefer son sözü söyleyen onlardan biri olmayacaktı.

Cennet GibiWhere stories live. Discover now