23.

3.5K 219 93
                                    

Not; Bölüm için her zaman verdiğimde bir aksilik çıktı. Bunun için üzgünüm. YGS bitti. Salı günü sonuçlar açıklanacak bilenler vardır. Sonuçlar açıklandıktan sonra ne olur ne biter bilemiyorum. O yüzden bölüm için bir zaman vermeyeceğim ama bu sefer diğer bölümlerin aksine sınır koymak istiyorum. Yazdığım bölümler içerisindeki en uzun bölümü yazdım ve beğeneceğinizi umuyorum.
Herkese iyi okumalar ve iyi geceler dilerim😊

Sınır: 130 oy 40 yorum

Küçüklükten beri alışkın olduğum bu tekme değil, hissettiğim özlem yıkmıştı beni. Zeynep hızlıca merdivenlerden çıkarken ona biraz izin vermem gerektiğinin farkındaydım. Yaptığım belki hataydı. Onu yanıma getirmek için zorlamamalıydım. Uzun zamandır olduğu gibi uzak kalmaya devam edebilirdim ama dayanamamıştım. Beni affetmeyeceğini söylese bile ona kendimi affettirmeyi istiyordum. Benim açtığım yaraları başkasının sarması mümkün olabilir miydi? Hatayı yapan bensem, sürünecek olan da ben olmalıydım.

Doğrularak ayağa kalktığımda aklımda birilerini arayarak buraya yiyecek getirmelerini istemek vardı. Ama kalktığım an kulaklarıma gelen sesle olduğum yerde kalakalmıştım. Silah seslerinin nereden geldiğini bile algılayamazken aklıma üst kattaki Zeynep geldiğinde merdivenlere doğru hızla ilerledim. Hissettiğim korku adım atmamı dahi engellerken Zeynep'in az önce vurduğu nokta daha bir sızlıyordu. Sesler kesildiğinde üst kata yeni ulaşmıştım ki, Zeynep de olduğu yerden koşarak yanıma gelmişti. Bir şeyi var mı diye gözlerimi onun üzerinde gezdirirken o da bana bakmıştı korkuyla. Anın verdiği adrenalin nefesimi kesmişti. Korktuğum şey kendi canım değildi. Zeynep'i buraya sürükleyen bendim ve onun saçının teline zarar gelmesine izin veremezdim. Kolundan tutup onu kendime çektiğimde bana karşı koymamıştı ve kollarımın arasına almama izin vermişti. Onun da fazlasıyla korktuğunun farkındaydım. Kendisi itiraf etmeyecek olsa bile benim içinde endişelenmişti. Zaten Zeynep hiçbir zaman bencil olan olmamıştı. O aptallık, yalnız bana özgüydü. "İyisin değil mi?" Sesini duymak kendimi daha iyi hissettirirken ellerimi saçlarında dolaştırdım. "Attığın tekmenin verdiği sızı dışında gayet iyiyim."

Bir adım geri adım atıp bana baktığında gülümsemekten kendimi alıkoyamadım. Zeynep ise bakışlarını önce bana çevirmiş sonra da bacağıma doğru bakmıştı.

"Kerem?" Sesinin endişeli tınısı beni korkuturken Zeynep hızla önüme çömelmişti. Eli sızlayan bacağıma gittiğinde vücudum istemsizce gerilmişti. Bir tekmenin bu kadar acıtması normal olabilir miydi?

"Kurşun yarasıyla basit bir tekmeyi nasıl ayırt edemezsin sen ya? Kimi aramalıyım? Hastane. Ambulansı arayacağım."  Zeynep'in söyledikleriyle başımı bacağıma çevirdiğimde dediklerinde haklı olduğunu gördüm. Gerçekten de pantolonum kan kırmızısına boyanmıştı. Az önceye kadar hissedemediğim ağrı şiddetlendiğinde bacağıma yük veremediğim için dengem sarsılmıştı. Zeynep kolumun altına girerek beni tutarken ona ağırlığımı vermemeye çalıştım. Birlikte az önce Zeynep'in çıktığı odaya girdiğimizde Zeynep beni yatağa oturtmuş, telaşla etrafına bakınıyordu. "Nereye koydum ben bu telefonu?" Arabadayken aşağı fırlattığımız telefonlardan bahsediyorsa uzun bir süre daha araması gerekiyordu. Bunu ona söylemek için ağzımı açtığımda Zeynep yatağın altına doğru eğilmişti. Ayağa kalktığındaysa attığını zannettiğim telefonumu elinde tutuyordu. Elindeki telefona baktığımı anladığında gözlerini kaçırmıştı benden. "Adresi bilmiyorum ben. Konuşabilecek durumdasın değil mi?" Beni kandırmış olması ve bacağımdaki ağrı sinirlerimi bozarken alayla homurdandım. "Dilime gelen damarlar bacağımdan geçiyor benim. Görüyor musun konuşamayacağım şimdi. Kurşunu senin çıkarman gerekecek sanırım." Kaşlarını çatmasına rağmen telefonu bana uzattığında ambulansı aramak yerine Can'ı aradım. Telefonu kulağıma götürürken Zeynep de nereden bulduğunu anlayamadığım şalı bacağıma bağlamaya çalışıyordu.

Cennet GibiWhere stories live. Discover now