5 Nothing's Set In Stone

7.4K 531 61
                                    

Arranged Future

Yazar: inuko678

Yoongi basketbol sahasında hızlıca ilerleyerek Jimin'i geride bıraktı ve topu çembere soktuktan sonra soluk soluğa olan gence sırıttı, "14'e 5, cidden 21'e kadar oynamak istediğinden emin misin?" kendini beğenmişlikle konuştu. "Yah bana yalan söyledin Yoongi hyung," Jimin suçlayıcı bir şekilde büyük olanı işaret ederken bağırdı.

Yoongi beceriklilikle topu bacaklarının arasından geçirerek sürdü, "Neyden bahsediyorsun?" Jimin'e yaklaşırken sordu. "Bana uzun zamandır basketbol oynamadığını söyledin, lanet olsun neredeyse bir profesyonelsin." Jimin kollarını sallayarak şikayet etti.

"Yalan söylemedim," Yoongi güldü, "Bir yıl gibi bir süredir oynamıyordum. Paslanmışım, sen yalnızca fazla kötüsün." Jimin suratını astı ve büyük olanla sahanın ortasında buluştu, "Kısa olduğum için," kendini haklı çıkarmaya çalıştı. Yoongi tekrar güldü ve kafasını sallayarak söyledi, "Bunu bir bahane olarak kullanamazsın, senden sadece birkaç santim uzunum." Topu durdurdu ve Jimin'in toparlanmasını bekledi, "Neyse ki hâlâ yetişmek için şansın var," güven verircesine, genç olanın kazanmak bir kenara, kendisine yetişmek için kesinlikle hiçbir şansı olmadığını bilmesine rağmen söyledi.

Basketbol şortunu yukarı çekip iplerini tekrar bağlarken kararlı bir bakış Jimin'in çocuksu yüzünden geçti, "Pekala, senin için hazırım hyung."

---------------------------

"Tamam, öyleyse bir basketbol tanrısısın, ne zamandan beri oynuyorsun?" Jimin sulu çimenlerin üzerinde uzanırken sordu. Güneş ışınları üstüne geldiği için minnettardı, bu, tenini hoşça ısıtıyordu. Yoongi su şişesinin kapağını kapattı ve genç olanın yanına oturdu. "Neredeyse tüm hayatım boyunca. İlkokul, ortaokul ve lisede hep oynardım," şişeyi yere bırakırken cevap verdi.

"Vay, harika," Jimin şaşkınlıkla ona bakarak övdü, "Hiç profesyonelce oynamayı düşündün mü?" Yoongi kafasını salladı ve güneşi engellemek amacıyla şapkasının burnunu gözüne doğru çekerken söyledi, "Hayır, herhangi bir sporu profesyonelce yapmak için fazla tembelim."

"Bir zamanlar profesyonel olarak dans etmek isterdim," Jimin itiraf etti. "Peki sonra ne oldu?" Yoongi ilgiyle sorduğunda Jimin doğrularak omuz silkti, "Çok kez yaralandım. Ardından ailem vefat etti, bir daha da bundan zevk alamadım," can sıkıcı bir şekilde açıkladı. Yoongi Jimin'in ses tonundaki değişimi fark etti, ailesini on yedi yaşındayken kaybetmişti, muhtelemen bunu düşünmek ona hâlâ acı veriyordu.

"Ailem her zaman benden şirketi devralmamı beklemiyordu," Yoongi dirseklerini dizlerine yasladığında söyledi, "Aslında önceden fotoğrafçılık tutkumu desteklerlerdi." Jimin biraz yaklaşarak çenesini büyük olanın omzuna koydu, "Asıl varis kimdi o halde?" merakla sordu. "Ağabeyim, Juntao. Şirketi Juntao hyungun devralması gerekiyordu." "Peki Juntao hyung neden artık bunu yapmayacak?" Jimin sordu, Yoongi'nin kendinden büyük bir kardeşi olduğunu bile bilmiyordu.

"Çünkü hyung ailemize şirketi devralmak istemediğini söyleyecek kadar aptaldı," büyük olan, sesinden birazcık imrenme seçilirken açıkladı. Jimin Yoongi'nin sağ eline daire çizdi ve sordu, "Bunun yerine ne yapmak istiyordu?" Yoongi sırıtıp cevapladı, "Resim yapmak. Bunu annemle babama söylediğinde ona bir ültimatom verdiler: aptal hayallerini unutup söyleneni yapmak veya evlatlıktan reddedilmek. Tutkusunu seçti ve onu kovdular, ayrıldığında o yirmi yaşındaydı, bense on."

Jimin biraz geriye yaslanarak büyük olana baktı, "Bu yüzden mi hayallerinin peşinden koşmaktan bu kadar korkuyorsun? Evlatlıktan reddedilmek seni korkutuyor mu?" "Bir şeyi açıklığa kavuşturalım," Yoongi kararlılıkla söyledi, "Hiçbir şeyden korktuğum yok." "Pekala, o zaman sen buna ne diyorsun?" Jimin karşılık verdiğinde Yoongi omuz silkti, "Pes etmek. Ailemin kendilerini hayal kırıklığına uğratan bir oğulları oldu, başka bir tanesine ihtiyaçları yok. Belki şirketi idare etmemin yanında hâlâ birazcık fotoğrafçılık yapma şansım olabilir."

Jimin elini Yoongi'nin yüzüne yerleştirdi ve kafasını sallayarak söyledi, "Bu kadar kolay pes etmemen gerektiğini düşünüyorum." Yoongi genç olanın elini kendisinden uzaklaştırırken çıkıştı, "Senin ne düşündüğünü sormadım. Geleceğim çoktan planlandı." "Evet ama hiçbir şey değiştirilemez değil. Bir şeyleri en ufak ayrıntısına kadar planlamak genellikle korkunç şekilde sonuçlanır," Jimin ayağa kalkarken omuz silkti. Yoongi genç olana baktı: Az önce söyledikleriyle neyi kastetmişti? Jimin kendisinin bilmediği bir şeyi mi biliyordu?

Düşünceleri genç olanın bileğinden çekiştirmeye başladığını hissetmesiyle kesilmişti, "Hadi hyung, bana basketbol tanrısı olarak bir şeyler göster," Jimin Yoongi'yi ayağa kaldırırken söyledi. Yoongi ona sırıttı, "Peki bunu neden yapayım Jiminnie?" şortundaki tozu silkelerken sordu. "Böylece bir dahaki oynayışımızda seni yenebilirim, tabii ki," Jimin Yoongi gelmiş geçmiş en saçma soruyu sormuş gibi söyledi. Eğilerek yanında oturdukları ağacın hemen altındaki topu aldı. Yoongi kıkırdayarak topu kaptı ve saha boyunca topu sürerken söyledi, "Bu ancak kazanmana izin verirsem olur."

Üçlük çizgisinde durdu ve topu potaya attı, "Benim yetenek seviyem çok yüksek ve seninkisi maalesef sıfır," top kendisine geri döndüğünde alay etti. Jimin oyuncu bir şekilde büyük olana baktı ve cevap verdi, "Bunu göreceğiz, ben hâlâ dinç biriyim büyükbaba." "Yah, senden yalnızca iki yaş büyüğüm, seni velet," Yoongi homurdandı ve topu genç olana fırlattı. Jimin'e hyunguna nasıl saygı göstereceği hakkında bir iki şey anlatmak zorunda kalacağa benziyordu.

Ç/N: Diyebilirsiniz ki hani bu çocuklar randevuya çıkacaklardı, hak veriyorum, ben de bölümü bugün tekrar okurken dedim çünkü :D Bölümün başında yazar son iki bölümün üstünden birkaç hafta geçtiğini söylemiş ama ben nedense baştaki notları takmıyorum :D Her neyse, bu bölümü sekizi çevirmeden atmayacaktım normalde, ama yediyi bitirince atayım dedim, dört için sizi çok bekletmiş olmamın telafisi gibi düşünün. İyi okumalar! ^~^

Arranged Future → YoonMin (ÇEVİRİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin