1.Bölüm

24.7K 657 240
                                    

Çukurova’nın sıcağı cehennem gibi kavuruyordu o güzelim şehrin havasını. Ağustosun ilk haftasını yaşatıyordu tüm şehir halkına. O şehir, sıcak havaya karışan ılık rüzgârıyla birlikte cumartesi gününü ağırlıyordu. Çalışan halk kesiminin yorgunluklarını üzerinden atabilmeleri adına değerlendirmek isteyecekleri ve sabırsızlıkla bekledikleri bir gündü. Hafta sonlarını en iyi şekilde değerlendirmek isteyenlerin arasında güzel, sakin ve huzurlu bir mahallede, orta gelirli ailelerin oturduğu apartman dairesinin birinci katında oturmakta olan Aslı Karatay ve biricik dostu olan Sinem Tuna’da yer alıyordu.

Her hafta yaptıkları gibi bu cumarteside gece geç saatlere kadar izleyecekleri romantik bir filmin ardından, komedi filmi izleyerek geceyi tamamlayacaklardı. Bu onların vazgeçilmez cumartesi hobisiydi. Sinem özel bir şirkette muhasebeciydi. Her ne kadar vücut olarak Aslı kadar olmasa da beyni bütün gün rakamlarla uğraşmaktan bir hayli yoruluyordu. Aslı jimnastik eğitmeniydi. Haftanın beş günü öğrencilerine jimnastik eğitimleri veriyordu. Hâliyle çok yoruluyordu fakat her ikisi de bu durumu dile getirerek hiç bir zaman şikâyetçi olmamışlardı çünkü mesleklerini çok seviyorlardı. Haftanın yorgunluğunu bu şekilde film gecesi yaparak atıyorlardı üzerilerinden.

Gece film izlerken atıştırmalık bir şeyler almak için alışverişe çıktılarında henüz ikindi vaktiydi. Markete girdiklerinde klimanın serinlettiği hava her ikisine de çok iyi geldi. Asfaltın üzerinde yumurta kırsanız dakikalar içerisinde pişerdi, o derece sıcaktı dışarısı. Marketin serin havası eşliğinde yiyecek reyonlarında gezinmeye başladılar, hâllerinden oldukça memnundular. Aldıkları yiyecekleri market arabasına koyarlarken iki adam tarafından izlendiklerinin farkında değillerdi…

Bir süre sonra alışverişleri sona erdiğinde ellerinde poşetlerle marketten çıktılar, nemli olan sıcak hava karşıladı onları. Güneşten korunmak için insanların birçoğu şapka takmıştı. Ellerinde pet su şişeleriyle dükkânların brandaları altından yürümeye dikkat edenler göze çarpıyordu.

“Şu poşetleri arabanın bagajına yerleştirelim bir an önce. Güneşten beyin kanaması geçirmem an meselesi.”

Aslı’nın beyni sıcaktan jöle kıvamına geldiyse de bu durumdan şikâyetçi olmak aklına gelmemişti. Her mevsimin özel ve ayrı bir güzelliği olduğuna inanırdı. Şikâyet eden arkadaşı Sinem’i takip ederek arabasını park ettiği kaldırıma doğru yürüdüler. Arabanın yanına varıp tüm poşetleri bagaja yerleştirdikten sonra arabaya binerek evlerine doğru yol aldılar. Güneşin altına park ettikleri arabanın içi resmen alev alev yanıyordu. Sinem arabanın klimasını soğuk ayara getirdikten sonra sırtını koltuğa yasladı ve gözlerini kapattı. Sakin, huzurlu ve dinlendirici bir gece geçirmek için sabırsızlanıyordu. Tek gözünü açarak arabayı kullanan Aslı’ya baktı. Aslı tüm dikkatini yola vermişti. Onunda bütün bir haftanın yorgunluğu üzerindeydi. Tepeden topuz olarak bağladığı koyu kahverengi saçlarının bir tutamı tokasından firar edip terleyen alnına yapışmıştı, arkadaşının. Elini uzatarak o yapışmış saç tutamını kızın alnından çekerek kulağının arkasına doğru götürdü.
“Eve varınca ilk ben gireceğim duşa. Şimdiden söyleyeyim canım, sonra mızıkçılık yapma.”
İçleri mutlulukla parıldayan Aslı’nın ela gözleri, açık olan tek gözüyle kendisine bakmakta olan arkadaşını buldu.

“Neden ilk sen girecekmişsin anlamadım? Bununla ilgili bir sözleşme imzaladın da benim mi haberim yok?”

“Of! Hadi ama Aslı, ben duştayken sende marketten aldıklarımızı dolaba yerleştirirsin. Değil mi benim güzel arkadaşım?”

“Derdin şimdi anlaşıldı. Bir şartla kabul ederim, şartıma evet dersen ilk sen girersin banyoya.”

“Nedir şartın? Bak yapamayacağım zor bir şey istersen şartını kabul etmem ona göre.”

Denizde Yanan Ateş (Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin