5.Bölüm

8.6K 544 48
                                    

Ela gözlerden akın ederek Aslı'nın gözlerine ulaşan nefret tortuları, bulduğu boşluktan kızın kalbini hedef almış ve bilmediği bir yanını sızlatmıştı. Zahit gördüklerini yanlış anlamıştı...

Suçüstü yakalanmış gibi hissetti kendisini. Var gücüyle Cüneyt'i geriye doğru ittiğinde bir kaç adım gerileyip düşmeden dengesini sağladı adam. Cüneyt korku solumaya başladı. Aslı bunun farkına vardıysa da onu değil kendini düşünecekti. Ortamdaki gergin sessizliği ilk bozan Cüneyt oldu.

"Abi, vallahi beni kışkırtan oydu. Resmen bana kuyruk salladı. Bende peşinden odasına girdiğimde beni banyoya çekti."

Cüneyt'in söylediği yalana inanıp inanmadığını anlamak için Zahit'e baktı, Aslı. Zahit onu hiç duyuyormuş gibi görünmüyordu şu an. Pürdikkat kızın dudaklarına bakarken aynı zamanda ellerini sürekli açıp kapatıyor ve yumruk halinde sıkıyordu.

"Çık dışarı!"

Kime söylediğini anlamayan genç kız kendisine söylemiş olması için içinden dua etmeye başladı.

"Abi ama..."

"Çık dedim!"

Başı önünde hızla kapıya yöneldi. Kapıdan çıkacağı zaman, Zahit'in işaret ve orta parmağını birleştirip havaya kaldırmasıyla çıkmayıp duraksadı.

"Diğer kızı yukarı çıkar. Cihan'a söyle aşağıya bırakmasın."

"Tamam abi."

Kapanan kapı sesiyle Aslı'nın korkusu tekrar gün yüzüne çıktı. Zahit ile banyoda baş başa kalmak istemiyordu, mağdur olanda suçlananda kendisiydi. Cüneyt elini kolunu sallayarak çıkıp gitmişti ve karşısındaki zorbayı ikna edemeyeceğinin farkındaydı.

Cüneyt'e inanmamış olsaydı şu an banyo kapısını kapatıp kilitledikten sonra üzerine doğru yürüyor olmazdı. Genç kız ellerini arkaya götürüp tedirginlikle arkasındaki lavaboyu tutup sıktı güç alırcasına. Orta büyüklükte olan banyo onun varlığıyla küçücük görünmüştü gözünde, nefes almakta zorlanıyordu. Tam karşısına gelip durdu. Başını kaldırıp adamın yüzüne bakmaya cesaret edemedi. Karşısındaki tehlikeli yabancı yüreğine korku salıyordu her defasında. Sert yüzündeki hafif kirli sakalına baktı. Birden bire lastik tokasını tutup çekmesiyle saçlarını özgürlüğüne kavuşturdu. Parmağıyla çenesinin altından tutarak kızın başını yukarı kaldırdı, başparmağının ucunu kızın dudağına hafifçe değdiriyordu. Başını kaldırmasıyla gözlerine bakmaya mecbur bıraktı...

Adamın bakışlarındaki yoğunluktan dolayı derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti. Vücudu istemsiz tepki veriyordu. İçten içe alev alıyordu sanki ve bunun neden kaynaklandığını bilmiyordu. Zahit'in parmağını dokundurduğu çenesi ve dudağı ateş değmişçesine yanıyordu.

"Seni ilk gördüğümde annenin öldüğü gün mezarı başında ağlıyordun."

Zahit beş yıl öncesinden bahsediyordu. Orada olup kendisini izlemişti. Aslı ise bir kaç gün öncesine kadar adamın varlığından bile haberdar değildi. Gözlerinde geçmişin sahneleri oynuyormuşçasına dalgın bakıyordu.

"Herkes dağıldığında sen anneni bırakmak istememiştin. Saatlerce mezarına sarılıp hem ağlamış hem seni bırakıp gittiği için kahırlanmıştın. O saatler içerisinde hep seni izledim."

O günkü sahne kızın zihnini işgal etti. Annesini o soğuk toprağın altında tek başına bırakıp gidememişti. Babası hepsinden önce terk etmişti mezarlığı. Ağabeyini ve Sinem'i zorla göndermişti yanından, yalnız kalmak istemişti. Annesi karanlığı ve yalnızlığı hiç sevmezdi...

Denizde Yanan Ateş (Kitap)Where stories live. Discover now