12.Bölüm

7K 478 183
                                    

Yeni düşmanlar…

Zahit bu sözüyle kendini de düşman olarak ilan etmişti. Fakat Aslı onu düşmanı olarak görmüyordu. O hayatı elinden çalınmış bir adamdı. İntikam istemesini gayet normal karşılıyordu artık. Kendini onun yerine koyup olayları süzgeçten geçirince, istemeden de olsa genç adama hak veriyordu. Hayatını acımasızca yitiren o üç insanın katiliydi babası. O üç insan için kalbi acıyla sızlıyordu. Kendisi bu kadar kötü hissediyorken Zahit bu acıyla nasıl baş edebiliyordu? Genç adam acısını, beslediği nefretle örtbas ederek üzerini kapatmıştı ve bu nefreti de zarar vermeden son bulmayacaktı. Hiç bir suçu yok iken bu nefretten nasibini alan yine kendisi olacaktı…

Ocağa doğru yürüdü. Mutfağa gelirken karnı çok açtı ama şu an bir şeyler yiyebileceğini hiç sanmıyordu. Tezgâh rafının üst kapağını açarak kahve fincanını çıkarttı. Türk kahvesi yapacaktı, her gün düzenli olarak Türk kahvesi içen bir insandı. Onca olay olurken aklının bir köşesinde yokluğunu aramıştı, içmeyince baş ağrısı yapıyordu. Birçok insanın aksine hazır kahveden nefret ederdi.

“Sana da yapmamı ister misin?”

Sırtı Zahit’e dönük olduğu için yüzünü göremiyordu. Delici bakışlarını sırtında hissediyordu fakat umurunda değildi şu an. Kendisini düşman olarak gören ve hatta öldürmek istemiş olan bir adama kahve yapacak olmasını da umursamadı. Titrek sesle sorduğu soruya cevap alamadı. Kendine fincan çıkartıp tezgâhın üzerine koydu. İkinci fincan ise titreyen ellerinden kayarak yere düşüp kırıldı. Sakin olması gerektiğini söyledi içinden ama olamıyordu. Sorun üstüne sorun binmişti, Zahit’le baş edemezken yeni düşmanlarla nasıl baş edecekti bilmiyordu. Kırılan fincanın yerine yeni bir fincan almak için elini uzattı. Fincanı kavrayan titrek parmakları tutamayınca fincan yine yere düşerek parçalara ayrıldı.

“Kahretsin!”

Sitem edip pes etmeyerek tekrar elini uzattı. Elinin üstüne konan sıcak el irkilmesine neden oldu. Zahit’in arkasından yaklaştığını fark edemedi. Genç adam kızın arkasından uzanarak havada asılı duran elini sıkıca kavrayıp kızın düz karnının üzerine yasladı, kendi elini geri çekmemişti. Aslı’nın sırtını kendi göğsüne yasladıktan sonra kızın saçlarını tek omzu üzerinde topladı. Diğer kolu da kızın belini sararken başını öne doğru eğdi. Kirli sakalları kızın yumuşak yanağını okşuyordu. Başını hafif geriye çekerek kulağına ulaştı. Zahit’in eline hapsettiği eli, bu yakınlığından dolayı korkarak titredi Aslı’nın. Kısık sesi ve ılık nefesi ise kızın içini titretti.

“Şşşt sakinleş! O adamlardan korkmanı istemiyorum. Ben istemediğim sürece bana ait olan hiçbir şeyi alamazlar elimden.”

“Sana ait olan… Adamlar benim canımın peşinde, senin değil! Hoş, yukarı tükürsem bıyık aşağı tükürsem sakal, sanki sen farklı şey istiyorsun? Sende canımın peşinde değil misin? Ben… Ama ben ölmek istemiyorum.”

“Artık değil. Ölmeni bende istemiyorum.”

Yüzünü genç adama dönmek istediği için kolları arasında hareket etti. Gözlerine bakarak doğruyu söyleyip söylemediğini anlamak istedi. Kızın kendisine dönmek istediğini anlayan Zahit kollarını hafifçe gevşeterek kızın bu isteğine izin vermişti. Kolları kızın belini sıkıca sararken artık yüz yüze bakıyorlardı. Bu güzelliği sahiplenmek istiyordu. Karşısında duran bu güzel kızın kendisine ait olmasını çok isterken buldu kendisini.

“İstediğin nedir? Benimle oynamaktan vazgeç. Daha fazla kaldıracak gücüm yok artık. Evime gitmek istiyorum, bırak beni. Lütfen bırak evime gideyim.”

“Bırakamam. Bu şekilde olmaz.”

Aralarında olmayan mesafeyi de başını kızın yüzüne eğerek kapattı. İri elleri kızın güzel yüzünü avuçladı. Elleri arasındaki yüz küçücük kaldı. Dudakları arasından çıkan nefesleri birbirine karıştı. Bu yakınlık içlerindeki volkanı kaynatmaya yetti. Genç kız zoraki yutkundu. İlk kez bir erkeğe bu derece yakındı ve korkmanın ötesinde yakınlığı iyi hissettirdi. Bu erkeğin kendisinden nefret eden biri olması çok acı vericiydi. Elektrik akımları tüm bedenini ziyaret ederken dudaklarının kuruduğunu hissetti. O anki durumda yapmaması gereken bir hareket yaptı ve kuruyan dudaklarını yalayarak ıslattı. İçinden tüm küfürleri sıraladı çünkü az önce dilinin ıslattığı tek dudak kendininki olmamıştı! Zahit’in dolgun dudağına değen dili uyuştu. Şu an yer yarılsa içine girmek istiyordu. Uyuşan dilini hızla geri çekti, o kadar hızlı çekmişti ki bir an dilinin boğazına kaçacağını sandı.

Denizde Yanan Ateş (Kitap)Where stories live. Discover now