14.Bölüm

7.8K 458 329
                                    


Zahit karşısındaki genç adama bakarken öfke saçtığı gözlerini, babasının eskiden beri komşusu olan yaşlı adama çevirdi.

“İşlerden fırsat bulamıyordum İsmail amca. Şöyle bir hafta kaçamak yapmak istedim.”

“Çok iyi yapmışsın oğlum. Tatil seninde hakkın, henüz çok gençsin kendine bu kadar yüklenme. Cihan oğlum sen nasılsın?”

“İyiyim, İsmail amca. Sizi sormalı? Buralar bıraktığımız gibi hiç değişmemiş. Özlemişim.”

Cihan konuşurken bir yandan da Sinem’i kanadının altına almıştı sahiplenircesine. Sinem huzursuzca yerinden kıpırdandı sonra yüzü bir an acıyla buruşurken omzunda duran elin canını yaktığını anlamıştı Aslı. Genç kızın konuşmaması için bu bir uyarıydı.

“İyiyim çok şükür. Zahit oğlum sağ olsun. Bu adaya yaptığı yatırımlar sayesinde gün geçtikçe gelişiyor, daha güzel bir yer hȃline geliyor.”

Genç adamın ne iş yaptığını bilmeyen Aslı şaşırmıştı. Zahit’i bulan gözleri adamın karşısındaki genç adama  baktığını gördü, üstelik çokta sinirli görünüyordu.

“Zahit, yanındaki güzel bayanla bizi tanıştırmayacak mısın?”

Soruyu soran genç adamın yüzünde çapkın bir gülümseme belirdi. Zahit kolunu Aslı’nın beline dolayarak kendisine doğru çekti. Aslı, Zahit’in bu hareketine sinir olurken bakışlarını kendisini izleyen çapkın gözlerden çekmedi. Acaba yardım istese kendilerini kurtarır mıydı? Zahit’e aldırmadan elini genç adama uzattı.

“Merhaba, Aslı ben…”

Adamın gülümsemesi genişlerken uzattığı elini tutamadan bir adım geriye çekilerek adamdan uzaklaştırıldı. Kürek kemiğinin üstündeki bel kavisini tutan el, etinden bir parça koparmak ister gibi sıkmıştı. Yüzüne gülümsemesini yerleştirdi fakat acıdan dişlerini sıktı. Canı çok acıyordu şu an belli etmemek için çabaladı.

“İsmail amca bize müsaade… Yol yorgunuyuz biraz dinlenelim.”

“Müsaade sizin oğlum... Akşama yemeğe bekliyorum ama itiraz istemiyorum. Hem kızım Sevinç’in yemeklerini özlemişsindir.”

Sevinç’e baktığında asık suratla Zahit’in eline bakarken gördü. Adının geçtiğini duyunca Zahit’e bakarak gülümsedi.

“Tabii ya en sevdiğin yemekleri yaparım akşama. Mutlaka bekliyorum.”

Aslı, adına kızıl yosma verdiği kadına vereceği cevabı merak ederek bekledi. Zahit’in yüzünü incelemek için başını kaldırdı. Zahit’i göz ucuyla kendisini süzerken bulduğunda şaşırdı. Şaşkınlığı adamın hoşuna gitmiş olmalıydı. Sevinç’e dönerek güldüğünde beyaz dişlerini gözler önüne serdi.

“Ellerindeki hünerin tadı hâlâ damağımda… Yeniden tatmak isterim. Bugün dinlenelim, yarın gelmeye çalışırız.”

Aralarında, Aslı’nın adlandıramadığı bir bakışma geçti. Sevinç’in gözlerinde Zahit’e doğru yansıyan şeyi nerde olsa tanırdı; Şehvet.

Cüneyt’in ve Zahit’in gözlerinde sıkça görüyordu. İçinden Zahit’e ve tüm erkeklere bela okudu. Adam belli ki kızla birlikte olmuştu. İçinde yeni doğan yabancı duyguyu henüz tanımadan nefret etmeye başladı. Bu yabancı duygunun kalbini ve mantığını ele geçirmesine asla izin vermeyecekti ama şeytan bir kere dürtmüştü. Neden yaptığına anlam veremeden karşısında duran yakışıklı genç adama bakarak gülümsedi. Kendisine bu denli gülümsemesine şaşıran adamın ağzı aralanmış ve mutlu bir ifade yerleşmişti yüzüne.
Eti daha sert sıkılırken Zahit tarafından gülümsemesi yüzünde dondu. Bu sefer kesin kopacaktı eti, kopmasa bile mosmor olacağına emindi. Acısını karşısındaki kızıl yosmaya belli etmemek adına dişlerini kırarcasına sıktı fakat acıdan buğulanıp yavaşça yaş dolan gözlerine engel olamadı. Karşısındaki genç adam yaş dolan gözlerine bakıp yüzüne yakışan kaşlarını çattı ve Zahit’e karşı ellerini yumruk hale getirerek sıktı. Zahit’in ela gözleri ise tehditkârdı. Gözleri resmen, “geri bas!" diye bağırıyordu. Aslı başını yere eğerek akmak isteyen gözyaşlarını dizginledi.

Denizde Yanan Ateş (Kitap)Where stories live. Discover now