ÖZEL BÖLÜM 3

4.4K 167 9
                                    

MERHABA SEVGİ PITIRCIKLARIM!! UZUN BİR ARADAN SONRA YEPYENİ BİR BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM. ŞİMDİDEN ÜSLUP VE YAZIM HATALARI İÇİN ÖZÜR DİLERİM. OKUDUKTAN SONRA VOTE VERİP YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN!!! SEVİLİYORSUNUZ <3.... (MULTİ EFE)
BU BÖLÜM WATTPADDEKİ FAVORI YAZARIM oz_yildirim 'a gelsin.

                  
ÖZGE'NİN AĞZINDAN

Asrın kıpkırmızı bir şekilde karşımda duruyordu. Onun bu hali beni her ne kadar korkutsa da karşısında dim dik duracaktım ve bu konuda oldukça kararlıydım(sanırım)... Asrın, ateş saçan gözlerini, gözlerime dikerek

'Hadi Özge, gidiyoruz.' dedi ve usulca yanıma yaklaşarak kolumu kavradı.Ben de kıvrak bir hareketle kolumu ellerinden kurtararak,

'Bırak beni. Ben seninle hiçbir yere gelmiyorum.' dedim. Asrın tekrar kolumu kavramaya çalışınca Efe, Asrın'ın elini havada yakaladı ve beni arkasına alarak

'Ağır ol bakalım. Kız gelmeyeceğim dedi.'

'Sanane lan? Sen kimsin ki karımla arama giriyorsun?'

'Kız seni istemediğini söyledi birader. Azıcık gururun varsa, çeker arabanı gidersin.'

'Sana fikrini sormadım. Ama gideceğim fakat karımı da yanımda götüreceğim'

'Hadi ya? Nasıl olacakmış o?'

'Aynen şöyle...' dedi ve Efe'ye sağlam bir yumruk geçirerek onu aramızdan çıkardı. Daha sonra da kolumdan tutarak beni dış kapıya doğru sürüklemeye başladı.  Bir anlığına gözüm, olayları şok içinde izleyen Güneş'e kaydı. Güneş afallamış bir halde ne yapacağına karar vermeye çalışıyordu. Ondan bana bir fayda gelmeyeceğini anlayınca Asrın'ın elinden kurtulmak için çırpınmaya, beni bırakması için ona  bağırmaya başladım fakat  bu hareketim onu daha çok sinirlendirmişe benziyordu ki bir hamlede beni kucağına aldı daha sonrada hızlı ve dikkatli bir şekilde merdivenleri inmeye başladı. Arabanın yanına geldiğimizde beni ön koltuğa yerleştirdikten sonra kendi de sürücü koltuğuna geçti. Aklıma gelen şeyle kapıyı açmaya çalıştım fakat arabayı üzerimize kilitlemişti. Araba hareket etmeye başladığında ise kaderime boyun eğmiştim çünkü artık kurtulma şansım sıfıra inmişti.

Eve geldiğimizde doğrudan merdivenlere yöneldim. Fakat Asrın buna izin vermedi ve beni kolumdan tutarak kendine doğru çevirdi. Elleri, dirseklerime geldiğinde ise beni iyice kendine çekti. Alnını alnıma dayayarak,

'Sen gidince...sen gidince kafayı yedim. Her yerde seni aradım, arattım. Sen olmayınca nefes alamadım. Dünya bana dar gelmeye başladı. Eğer...eğer seni bulamasaydım...Ne yapacağımı gerçekten kestiremiyorum.'

'...'

'Özge'm, sevgilim biliyorum bugün gerçekten çok saçmaladım. Bana ne oldu gerçekten bilmiyorum.'

'....'

'Özge, lütfen bir şeyler söyle. Bağır çağır, bana kız... Ama ne olur, ne olur susma be güzelim.'

'Ne dememi bekliyorsun ki Asrın?'

'Özge ben...'

'Sen ne Asrın? Sen ne?' diyerek ondan uzaklaştım. Gözleri bir kor misali yanıyordu. Hani gözler kalbin aynasıdır derler ya işte Asrın'ın gözleri de kalbi gibi pişmanlık ve aşk ateşiyle yanıyordu.

'Özge...'

'......'

'Sevgilim, ne olur benden uzaklaşma. Ne olur beni bu dipsiz karanlıkta bir başıma bırakma. Sen benim ışığımsın be güzelim. Sensiz ben...ben bir hiçim. Karanlık, boş ve yalnız.'

'Asrın beni...beni çok kırdın.'

'Beni nasıl bağışlarsın?'

'Zamanla.'

'Nasıl?'

'Zamanı gelince seni bağışlayacağım. Fakat o zamana dek benden uzak duracaksın.'

'Özge, benden her şeyi iste ama senden uzak durmamı isteme.'

'Üzgünüm. Yastığını ve yorganını odadan alabilirsin.' diyerek cevap vermesini beklemeden salondan çıktım. Ardımda; kızgın, pişman ve şaşkın bir Asrın bırakarak ona yapacağım işkenceleri düşünmeye başladım.

GÜNEŞİN AĞZINDAN

Özge ve Asrın gittikten sonra kendimi toparlamam biraz zamanımı aldı fakat kendime gelir gelmez Efe'nin yanına koştum. Asrın'ın habersiz gelen yumruğu burnunun kanamasına neden olmuştu. Kanamayı durdurup pansuman yaptıktan sonra elimize kahvelerimizi alıp balkona geçtik ve olanlar hakkında konuşmaya başladık. Bir süre konuştuktan sonra da odamıza gidip kendimizi uykunun kollarına bıraktık.

-------------------------------------------------------------------------

Burnuma gelen enfes kokularla yeni güne merhaba dedim. Yataktan kalkıp mutfağa yöneldim. Efe, mutfak önlüğünü giymiş, eline de tavayı almış krep yapıyordu. Bir süre onu izledikten sonra usulca yanına yaklaşıp arkadan sarıldım. Efe,

'Günaydın gün ışığım.'

'Günaydın. Siz kahvaltı hazırlar mıydınız? Hayırdır, bu centilmenliği neye borçluyuz?'

'Hmm belki de karımı mutlu etmek istemişimdir?'

'Sadece bu mu?'

'Evet başka ne olabilir ki?'

'Bilemem...'

'Neyse, krepler neredeyse hazır. Sen yemek masasına geç ben kalan krepleri yapıp geliyorum.' deyince boynuna bir öpücük kondurup yemek odasına doğru yürümeye başladım. Koridorda yürürken gözüme askılıktaki Özge'nin ceketi takılınca hemen telefonu elime alıp numarasını çevirdim ve açmasını bekledim.

'Alo Güneş?'

'Kuzum.. nasılsın? Seni merak ettim.'

'Gayet iyiyim bitanem. Kahvaltı yapıyoruz.'

'Afiyet olsun. Hey şey yolunda değil mi? Bir sıkıntı yok?'

'Yok canım. İyiyiz biz. Merak etme.'

'Tamam canım. Bir şey olursa kapım her daim açık biliyorsun.'

'Biliyorum Güneş'ciğim teşekkürler.'

'Tamam ben seni daha fazla meşgul etmeyeyim. Afiyet olsun tekrar.' diyerek telefonu kapattım ve masadaki yerime geçtim. Efe'de gelince harika bir kahvaltı yaptık. Kahvaltıdan sonra da DVD'ye bir film koyup izlemeye başladık. Filmin adı 'Not: Seni Seviyorum.'du ve hayatımda izlediğim en duygusal filmdi. Film; sırıl sıklam aşık olduğu kocasını kaybeden kadının yaşadıklarını konu alıyordu. Ben, filmin sonunda hüngür hüngür ağlamaya başlayınca Efe bana sarılarak sakinleştirmeye çalıştı. Biraz sakinleşince de

'Biraz daha iyi misin güzelim?'

'İyiyim..iyiyim ama..Efe, sakın sende beni Gerry gibi bırakma. Ben sensiz ne yaparım?'

'Şştt o sadece bir filmdi. Hem ben güzeller güzeli karımı bırakır mıyım hiç?'

'Bırakmazsın değil mi?'

'Bırakmam güzelim..Bırakmam.' dedi ve beni kendine çekip öpmeye başladı. Dudakları, tenimi alev alev yakıyordu. Ama bu ateş canımı yakmıyor aksine beni kendine çekiyordu. Ben de daha fazla dayanamadım ve kendimi bu ateşe bıraktım.

SON İKİ ÜÇWhere stories live. Discover now