Bölüm On Altı

192 10 0
                                    

Asude Şekerci...

"Allah aşkına Gonca teyze bu nedir ya?" dedim en sonunda dayanamayıp.

"Sus da işine dön." dedi Gonca teyze cıkcıklayarak yanımdan geçerken. Bense bir an baktıktan sonra bir of çekip elimdeki işe geri dönmüştüm.

"Anne bu bizim tek tatil günümüz. Farkında mısın?" dedi Berra benim de sızlanmama katılarak.

"Bengü'yü mü çağırayım? Söyler misin? Dünya'nın öteki tarafındaki kızımı mı çağırayım?"

"Biz niye geldik teyze?" dedi Hale. Ağlayacak gibi duruyordu şimdi. Gonca teyze ise hepimize kaşlarını çatıyordu. Ta ki Lale konuşana dek.

"Gonca teyze, bunlar bitti. Nereye bırakayım?" dediğinde hepimiz öldürücü bakışlarımızı Lale'ye çevirmiştik. Lale'nin Gonca Teyze'ye bakan parıltı dolu bakışları bizimkileri bulduğunda, yavaşça solmaya başlamıştı. Gülüşü biraz tedirgin bir hal almıştı.

"Bana ver canım, terasa bırakacağım." dedi Gonca teyze. Lale de elindeki leğeni ona uzattıktan sonra, süzgeci de kenarına bırakmıştı.

Günlerden pazar günüydü. Öğle vakti olmak üzereydi. Biz ise, tek tatil günü bugün olan dört adet manyak, Berra'nın annesinin evinde tarhana süzüyorduk. Evet, biz manyaktık. Hele ben, manyakların başını çekiyor olmalıydım. Burada olmamı açıklayamazdım başka türlü. Ahmet'in bundan haberi olmasa çok iyi olurdu. Yoksa ömür billah kurtulamazdım dilinden. Sızlanarak elime baktım. Süzgeçten geçirmeye çalışırken elim de tarhana içinde kalmıştı. O sırada Berra'nın sesini duyunca başımı çevirdim.

"Kızım sen manyak mısın? Böyle devam edersen, annem bizi köle gibi çalıştıracak." dedi tıslayarak. Hale de kötü bakışlarını Lale'ye yöneltmişti.

"Niye kızdığınızı hala anlamadım. En azından annene bir faydamız dokunuyor." dedi Lale de şaşkın bakışlarını üzerimizde gezdirirken.

"Ama bu bizim tatil günümüz. Ve annem, işleri bu kadar hızlı yaparsan bizi de zorlayacaktır. Ayrıca gitmem gereken bir yer var." dedi tedirgince annesinin gittiği yöne bakarak. Bu lafı beni güldürmüştü.

"Besim'imizi bekletemeyiz tabii ki." dedim alaycı bir şekilde. Berra ise hafifçe kaşlarını çatarak bana bakıyordu. Gözlerini hızlıca kırpıştırdıktan sonra konuştu.

"Ya ne yapayım? Adama tamam dedim. Ekeyim mi?"

"Tabii ki de ekmeyeceksin. Çünkü el birliğiyle hemen bitireceğiz." dedi Lale Disney perilerine mahsus o inançla. Ardından Berra'nın önünden biraz yaş tarhana alıp boş bir leğene süzmeye başladı.

Biz de çalışmayı çok severdik. Berra da ben de çalışmaktan gocunmazdık. Ama, bazen yine de dinlenmek isterdik. Boş olmanın, işleri düşünmeden bir gün geçirmenin güzel olacağını düşünürdük. Ama Lale, bu konuda bizimle taban tabana zıttı. İşin aslı, tanıştığımdan beri boş durduğunu görmemiştim. Kendi işi yoksa Berra'ya ya da Korhan'a yardım ederdi. Hatta bazen benim yanıma geldiği de olurdu. Ama ona yardıma ihtiyacım olmadığını söylerdim. Ki bu doğruydu. Haftasonlarını hiç boş geçirmezdi. Mutlaka bir program ayarlardı. Eğer bir işi yoksa annesine yardım ederdi. Lale kadar çalışmayı çok seven birisi yoktu gözümde.

Bir yanım onun bu yönüne kızsa da, işin aslı saygı duyuyordum. Ben asla o kadar özverili ve güçlü olamazdım. Çalışmak onun hayat felsefesiydi sanki. O yüzden bu onun içinden gelen bir şeydi. Kimse onu zorlamıyordu. O kendi isteğiyle çalışıyor ve bundan mutlu oluyordu.

Bir Kitapçı Dükkanı... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin