Bölüm -3-

2K 823 104
                                    

Ömer'den.

Kulağımı tırmalayan kadının çığlık ve ağlama seslerinden, kurtulmak için telefonu kapattım. Karanlık oda da 6 kişiydik.

Ama o gece bu ruh yoktu. Ruhum sızlayan kadının yanında olmak için çırpınıyordu. Göğüs kafesimi zorlayan bu ruh, gözümden aşağı damlaların akmasına sebep oluyordu. 

Sebep ruhum muydu? Yoksa bir kadına bu kadar bağlanan, bu aciz vücut muydu? O günün sabahı olmak bilmiyordu. 

Gözümün önünü kaplayan saçları bir tarafa topladım. Kendime gelip üst ranzam da yatan Oğuz'u dürtmeye başladım. Karanlıktan yüzümü görmediğinden, korkup bir tokat attı. 

O tokat ile kendime geldim. Korkusu geçen Oğuz aşağıya inip ranzama oturdu. Daha tek kelime etmemiştim.

Hemen beklediğim gibi eli ranzanın yan tarafına gitti. Sigara paketini usulca çıkarttı. Bu ne ulan çakmak ortalıkta yoktu. 

Bu kadar lazımken nereye gitmeye hakkı vardı. Oğuz'un ranza üzerinde çakmağı ararken yaptığı saçma hareketler, yüzümü güldürmeye yetiyordu. Ranzanın altına nasıl düşmüş olabilirdi, bu lanet araç. Sigaralarımızı yaktıktan sonra;

''Ha buyur kardeşim, şimdi anlat.'' Ruhumu nasıl dile dökebileceğini, çok iyi biliyordu.

''Konuyu siktir et, para lazım.'' dedim.

''Ne kadar, ne zaman ?'' dedi.

''Yarın lazım. Ankara'ya gitmem lazım.'' dedim.

''Okulu filan sen merak etme ben hallederim. O zaman devamsızlık için yarın gidip rapor alalım.'' dedi.

''Gideriz, gideriz de, para işi için kendini zorlama babamı arayıp halletmeye çalışacağım.'' dedim.

''Siktir et, babanı karıştırma ben hallederim olum. Sen benim kardeşimsin sikim sonik konuşma.'' dedi.

Sigara dumanını içime çekeceğim sırada fark ettim ki sonuna kadar gelmiştim. Sonra Oğuz'un bana bakan mavi gözlerine bakıp, sıkıca sarıldım. 

Ağzımdan dökülen cümle '' İyi ki varsın, iyi ki...''. Biraz sarıldıktan sonra Oğuz '' Avrat avrat davranma amına koyim, yarın gidip Sinan abiden 500 alırız, bu ağlama ne amına koyim'' dedi. 

Böle bir kardeşi hak edecek ne yapmıştım. Konuyu bilmeden arkamda duran, babamın yapamadığım o sırtımı dayamayı, Oğuz'a rahatça güvenerek yapıyordum. 

Saat 6 olmuştu. Güneş kendini göstermek için sabırsızlanıyordu. Ayağa kalkıp dolabıma doğru yürüdüm. 

Kocaman yurtta, herkesin dolabında kilit varken benimkinde yoktu. İnsanlara olan güvenim aptalca bir durumdaydı.

Dolabı açıp, tıraş bıçağımı ve tıraş köpüğünü elime aldım. Lavabonun yolunu tutarken, terliğimi unuttuğumu fark ettim. 

Hemen iç sesim ''Siktir et'' demeye başladı. Ve onu kırmadan lavaboya vardım. Tüm ışıkları açıp sakallarımı kesmeye başladım.

Yüzümü yıkadıktan sonra aynaya baktım. Gözlerimin altı şiş ve kıpkırmızı olmuştu. Gözlerime kadar gelen saçları kesmek istedim.

 Sonra Duru'nun sürekli ''Saçlarınla oynamak istiyorum'' demesi aklıma gelince vazgeçtim. Yemek anonsu yapılınca üzerimi giyinmeye başladım.

Giyinip sağıma soluma bakınıp Oğuz'u aradım. Etrafta yoktu. Birazdan gelir düşüncesi ile dolabı açtım. Sırt çantamı elime alıp, dolaptan içine bir şeyler tıkmaya başladım.

 Ankara'nın nasıl bir yer olduğuna dair pek fikrim yoktu. Tedarik amaçlı beremi de elime aldım. Elimi cebime atınca telefonun cebimde olmadığını fark ettim. 

Prize doğru yürüyüp orada olduğunu görünce rahatladım. Ekran kilidini açınca bir not gördüm.

''Ben Oğuz. Ortak Sinan ağabey daha dükkanı açmamıştır. Ben evine gidiyorum. İşimiz geç olmasın. Sen burada takıl. 1 saate burada olurum''

İçimden '' Vay piç, beni ektin ha'' diyordum. Yatağa uzanıp Oğuz'u beklemeye başladım. Yorgunluktan bitkin düşmüş vücudum daha fazla dayanamayıp uyuya kalmıştı.

Tepemde kulağıma tecavüz eden bir ses ''Kalksana olum'' diyordu. Kendime geldiğimde Oğuz, parayı alıp gelmiş beni uyandırmaya çalışıyordu. 

Daha bir şey diyemeden '' Okula geç kaldım, al bu kimliğin, bu raporun bunu Zafer hoca piçine ver. Bu 500'üzün. Telefonuna da 50 lira yükledim bir sorun olursa hemen ara beni. Hadi Allah'a emanet.'' deyip odandan çıkıverdi. 

Ne oluyor demeden, her şey halolmuştu. Hazırladığım çantayı sırtlayıp, okula geldim. Okula geldiğimde, müdür yardımcısının kapısını çalıp, içeri girdim. 

Beni gören Zafer hoca '' Ne geziyorsun burada ? '' diye sorunca şaşırıp kaldım. Ne oluyordu amına koyayım artık okula girmeme de mi kızıyorlardı.

''Anlamadım hocam'' deyince, ''Olum annen rahatsızmış. Oğuz söyledi. Raporu o getirecekti ne işin var. Acilen git'' dedi.

 Ulan şaşkınlıktan ne yapacağımı bilmez haldeydim. Sadece raporu verip çıkabildim. Yolda giderken ''Bu Oğuz insan değil'' diye içimden geçiriyordum. 

Otogara vardığımda, dolmuşun hareket etmesini bekledim. İlçeden yola çıkıp otobüs terminalin de inecektim. Terminale varınca, dolmuşu durdurup indim.

Seç firmasının satış elamanına doğru yürüdüm. Bayram vs. bir şey olmadığından etraf çok sakindi. Bir Ankara bileti alıp. Saat 11:30 a kadar beklemeye başladım. 

Kalkış saati gelince koşarak otobüsümü aramaya başladım. Otobüsü bulunca, 35 numaralı koltuğu buldum. 

Koltuğuma oturup, otobüsün hareket etmesini bekledim. Otobüs hareket edince, kafamı cama yaslayıp uyumaya başladım. Adana' da bir dinlenme tesisinde durmuştuk.



Ruhumdan FısıltılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin