Bölüm -7-

1.3K 663 57
                                    

İdare katına gelince bir an duraksadım, müdür yardımcımız Zafer hoca, karşıdan bizi izliyordu. Şimdi olacaklara emindim. İdare katına bir adım atınca sert bir tavırla ''Ömer! Oğuz! Gelin çabuk buraya!'' diyerek, şahane makamına bizi çağıracaktı.

Şeytan sualine sahip ama cennet misali sakin bir adamdı. Oğuzun ''Ömer olum neye daldın.'' demesiyle kendime gelip, adımımı idare katına attım.

Attım lakin içimde bir yerler beni tırmalayan bir kedi olmalıydı. Bu neyin heyecanı yada bu neyin korkusuydu. Gerdeğe giren kız misali içimde bir korku ve büyük bir heyecan vardı.

Gereksiz bu duyguların yoğunluğu nedendi. Her zaman geldiğim bu mabet, şuan beşi bin derecede yabancıydı. Kendime hakim olup beremi başımdan usulca çıkartım. Gözümün önünü kapatan saçlarımı düzeltip kendime geldim. 

Ve beklendiği gibi sayın ve mukkadder orospu çocuğu hocam yanına buyur etti.

Alışkın olduğumuzdan gerek adamın odasının yolunu tuttuk. Yolda giderken aklımda tek soru, ''Biz ne yapmıştık?'' 

Sonra sol tarafımdaki umursamaz ve bu durumlara alışık olan arkadaşıma dönüp ''Kimseyi dövdün mü? Doğruyu söyle.'' dedim. Alaycı bir tavırla bana bakıp ''Ben dövsem şikayet edecek hali kalır mı be olummm.'' diyerek kıkırdadı.

Geldiğimden bu yana bu adam beni ilk defa güldürmeyi başarmıştı. Aslında bir yandan haklıydı. Çünkü insanı bir kavga şekli yoktu canım arkadaşımın. Odasının kapısını açıp, hiç yadırgamadan bir koltuğa oturdum.

Bir iki dakika sonra sayın hocamda odaya geldi. İki tane A4 kağıdı eline alıp ''Gençler savunmanızı yazın'' dedi. Oğuzla ben birbirimize tabiri caizse mal mal bakıyorduk. Zafer hocaya bakıp ''Hocam suçumuz nedir? Bize de söyleyin savunalım.'' dedim.

Donuk suratı ile bana bakıp ''İdari hocaya yalandan ve idari evrakta yalandan.'' dedi. Dahada şaşkın bir hale dönmüştüm. Tekrar kendime gelip ''Hocam bunları hangi ara yaptık biz.'' dedim. Bana bakıp ''Oğlum hani senin annen hastaydı yaa...'' dedi.

Nutkum tutulmuştu. Bir çare olduğum koltuğa saplanmıştım. Sonra sözlerine devam ederek ''Ömer babanı aradım, yolda geliyorlar, Oğuz'un babasıyla birlikte.'' dedi. 

Elimdeki kağıtlar gibi, suratım bembeyaz bir hal almıştı. Tedirgin bir halde, ellerim titremeye başlamıştı. Elimizdeki kağıtları alıp, bizi dışarı çıkardı.

Ailemiz gelene kadar kantinde beklememizi söyledi. Bu ilk hatamız değildi tabi ki... Dört yıllık lise hayatımız boyunca yapmadığımız idari suç kalmadığının farkındaydım.

Geldiğimiz merdivenleri, bir bir inerek kantine geldik. Boş bir köşe bulup oturduk.

Oğuz elini havaya kaldırıp ''Hasan ağabey bu derbeder kardeşime bir narlı soda!'' diyerek bağırdı. Ulan bu durumda bile adam halen işin şaka kısmında kalmıştı. Oğuz'un suratına bakıp ''Oğlum babama ne diyeceğiz şimdi.'' dedim.

Bana bakıp ''İlk defa dışarıda yatmayacağız kardeşim.'' dedi. Haklıydı. Sonuna kadar haklıydı. Eğer bu gün yurda almazlar ise dışarıda kalırsak.

İlk defa dışarıda kalmış olmazdık. Daha önceleri çoğu kez bir kaç arkadaş için dışarıda yattığımız olmuştu. Kardeşim dediğim adamla kalmak hiç sorun olmazdı.

Ruhumdan FısıltılarWhere stories live. Discover now