Bölüm -18-

170 12 6
                                    

Kapının önünde, bir piç gibi kala kalmıştım. Hafiften üstüme bir yorgunluk düşmüştü. Göğüs kafesimden boğazıma doğru ilerleyen bir sıcaklık, vücuduma, yaşam hissini tattırıyordu. Kala kalmıştım. Ne tek kelime edebiliyor, ne bir hareket edebiliyordum.

Susup gözlerinin yeşilliğine bakıyordum. Bir anlık, hafif bir adım ile bana yöneldi. Sarılmak istediğini hissedince, adımlarımı geri yönde kullanıp, mesafeyi korudum. Bu hareketimden sonra ''Ömer.'' dedi.

Sonrada devam edip, ''Ben nasıl desem, Ömer ben çok...'' dedi ve susmasını işaret ettim. Gözlerimi yerdeki ayakkabılara dikip, ''Buradan git, tanıdığın kişi öleli dokuz ayı geçti, onun dirilmesini için bir kaç cümle sarf etmeni istemiyorum, lütfen daha da beni zorlama, git.'' dedim.

Yüzümü yerden kaldıramıyordum, içimdeki diğer benliğin yapacaklarından korkuyordum. Gözlerimi kapatıp, Ece'nin sözlerini aklımda tekrar ediyordum. Her şey güzel olacak diyordu bana, bunca güzelliği yıkamazdım.

Yıkmaya ne hakkım, ne de haddim vardı. O kadar konuşmama rağmen, halen kapının önünde dikiliyordu, yapacak bir şey bulamayınca, bir iki adım gerip çekilip, kapıyı kapatıyordum ki, elleri ile durdu.

Bir zamanlar hatırladığım, titrek ve yumuşak olan bir ses tonu ile ''Dur, kendimi bir açıklayayım, son dokuz aydır neler çektim biliyor musun? Hayır, bilmiyorsun. Neden senden gittim, biliyor musun? Hayır, bilmiyorsun. Bırak konuşalım.'' dedi.

Bu sefer yüzümü yerden kaldırıp, dişlerimi sıkıp, çene hatlarımı dahada belirgin bir hale getirdim. Gözlerimi, gözlerine dikip, ''Benden gitmen için bir nedene gerek yoktu, çünkü sen gidersin, çünkü sen busun, sen sadece yaparsın ve düşünmezsin. Son dokuz aydır neler mi yaşadın, pek sikimde değil biliyor musun? Ben birine bağlıyım Duru Biner, senin gibi değil yanlış anlama, bağlıyım deyip, yarı yolda bırakmam, bir parçasını ondan söküp almam, benliğini ondan çalmam, kalmak için çabalarım, onun için çabalarım, bir orospu çocuğu gibi davranmam. İçimde sana beslediğim bir cani var ve o şuan içimden çıkmak için içimi tırmalıyor. Lütfen, siktir git! Çünkü onun yapacakları ne bana nede bir başkasına yakışır.'' deyip, kapıyı kapıyordum ki, gözlerim merdiven basamağının aşağısında beni izleyen, Ece'ye takıldı.

Bir an şok oldum, beni yanlış anlar endişesi ile ''Ece, bir dakika...'' dedim. Duru'da arkasını dönüp Ece'ye baktı. Hafif ve usul adımlar ile merdiven basamaklarını bir bir çıkıyordu. Kapının oraya geldi, ilk önce bana baktı sonra gözlerini Duru'ya dikti, ''Bu cevabın, yetmeyeceği düşüncesinde isen, istersen birazda ben konuşayım, ev müsait iken sevgilim ile yaşayacağım güzel anılarım olacak.'' deyip, yanıma geldi.

Kapının iç tarafına geçip, ''Bu arada seni o karanlıkta görmüştüm, o zaman bir boka benzetmiştim ama şuan o fikrimde gitti.'' deyip, kapıyı yüzüne kapattı. Kapının önünde birbirimize bakıyorduk. Gözlerimi, gözlerinden başka her yere kaçırmak için elimden geleni yapıyordum, lakin beceremiyordum.

İçimdeki sarılma dürtüsüne engel olamıyordum, sanırım oda beni anlamış olmalı ki, birden boynuma sarılıverdi. Sımsıkı sardım, kokusu mükemmeldi. Boynunun oraya kafamı gömdüm, saatlerce sıkılmadan bu şekilde kalabilirdim.

Dakikalar sonra birbirimizi bıraktık, daha tek kelime etmemiştik ama o beni, bende onu anlayabiliyordum. Birden hareket edip, askıya doğru yöneldi, bende kahramanımın bir peşinden, ilerliyordum.

Montunu çıkartıp askıya, astı ve bana dönüp ''Sen odaya geç, bize kahve yapayım.'' dedi. Dediklerine harfiyen uyup, odaya geçtim. Yatağa uzanacaktım ki, halen boxer ile ayakta olduğumu fark ettim. Hemen eşofmanımı aldım ve giydim, üstüme de siyah, uzun kollu bir kazak giydim.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 08, 2017 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Ruhumdan FısıltılarWhere stories live. Discover now