İhanete İnat

1.6K 183 86
                                    


"Yaşım 18. Liseyi yeni bitirip, yeni başlayan okul döneminde devletin açtığı bir dikiş kursuna kayıt yaptırıyorum. Bir yandan da pek önemsemediğim halde girdiğim ve oldukça yüksek bir puan aldığım halde yanlış tercih yaptığım için kazanamadığım üniversite sınavına girmeyi planlıyorum. Annem okumamda çok hevesli ve ısrarlı. Beni o kadar iteklemesine rağmen sınavı ciddiye almayışım, önemsemeden girdiğim sınavdan aldığım puanı görünce mutluluktan delirmesi ama yapmam gereken tercihleri gerektiği gibi uygulayamamam yüzünden kazanamayışım onun için tam bir hayal kırıklığı. Neler yapmadı ki okumam için. Zekamı ve yeteneklerimi ziyan edeceğim korkusuyla sürekli dilinde okumam gerektiğini söyleyen cümleler. Liseler arasında yapılan resim yarışmalarında aldığım birincilik, O'nun ısrarla üniversitelerin genel yetenek sınavlarına girmemi söylemesine sebep oluyor ama dedim ya, ciddiye almıyorum; çünkü babam, okusam bile çalıştırmayacağını en başından beri belli ediyor ikimize de.

Tipik ev kızı modlarındayım. En samimi arkadaşım Sevgi ile gittiğimiz kursta öğrendiklerimizi evde uyguluyorum, ev işleri, konu komşu, arkadaşlar, akraba ziyaretleriyle geçiyor günlerim. Ve bu akraba ziyaretlerinin birinde, uzaktan akrabamız olan bir gençle tanışıyorum. Çocukluğumdan beri yaşadığım platonik aşklarımdan biri daha başlıyor içimde; ama onun da benden hoşlandığını kuzenimden duyunca panik yaşıyorum kendi kendime. Ben aşkı uzaktan seviyorum, içine giremem ki. Babam beni öldürür.

Ama ne kadar korksam da, bu platonik aşkım akraba dedikoduları arasında hızla yayılınca, babamın en küçük kardeşi, çok sevdiğim, tek amcamın kulağına gidiyor. Amcam, ailenin serserisi diye anılırken, ben O'na delicesine bağlıyım. Beni, 18 yaşında evlenmesi nedeniyle genç yaşta sahip olduğu dört çocuğundan üstün tutması ve bunu bana her fırsatta belli edecek şeyler yapması, bu sevgimi daha da arttırıyor amcama karşı. Ama bu dedikodulara inanıp da, annemin üst kattaki komşuya çıktığı ve yaşlı babaannemle evde yalnız kalmış olduğumuz bir akşam eve gelip öfkeyle içeri girmesi, sevgimin yerine şaşkınlık ve korku duymama sebep oluyor. Ayakkabılarını çıkarıp, sokak kapısını kapatmamı bekliyor ve bir anda yakama yapışıyor. Araya girmeye çalışan ve baston yardımıyla zar zor yürüyebilen annesini sol eliyle iterek büyük bir şans eseri yere değil de, arkasındaki koltuğa kapaklanmasına neden olurken, sağ eliyle beni salona doğru sürüklüyor. Salonun kapısını kapadığında babaannemin sesi duyulmaz oluyor.

Delirmiş gibi davranıyor ve ben hala ne olduğunu anlamaya çalışan gözlerle bakıyorum amcama. Dünyayı uğruma feda edecek amcam mı bu benim? İlk doğum günü hediyemi alan? Özlediğimi söylediğim anda çıkıp gelen amcam mı?

- Söyle! diye bağırıyor iki eliyle sımsıkı tuttuğu omuzlarımı sarsarak.

- Kim soktu aklına bu işi?

- Ne işi?

Gerçekten ne olduğunu anlamayarak gözlerine bakıyorum, gözlerimi kırpmadan.

- O o ç.. nu kim soktu senin aklına?

Gözleri delirmiş gibi sabit, vereceğim cevaba odaklanmış.

- Kimsenin aklıma bir şey soktuğu yok, ne diyorsun sen amca?

Gözlerimde şimşekler çaktıracak bir tokat yapışıyor sol yanağıma. Başım sağa doğru savrulurken, beynimin parçalara ayrılıp, annemin geçen yıl çok severek aldığı krem ve kahve rengi karışık desenli halının dört yanına yayıldığını düşünüyorum acı içinde. Bir an kalıyorum başımın savrulduğu yerde, ardından tüm gücümü kullanıp, yanağımdaki yangınla, hiçbir şey hissetmemiş tavrımla, sakince bakıyorum yüzüne. Bu hareketim daha da delirmesine sebep oluyor.

Umuda Tutunmak #Wattys2018Where stories live. Discover now