Küçük bir mutluluk

923 137 11
                                    


Geçmişten bir anda hortlayan bu hayaletin söylediklerini eşime nasıl anlatabileceğim hakkında hiçbir fikrim yok. Cesaretimse hiç yok. Bir şekilde söylemeliyim ama nasıl? Kim olduğunu söylemem olur biter. E o zamanda elin adamı mı aradı diyeceğim? Off yaa. Yalan söylemeyi de beceremiyorum. Elime yüzüme bulaştırmadan bir halledebilsem.

Sabırla karışık bir sabırsızlıkla bekliyorum aramasını. Aradığında resmen tekliyorum konuşurken:

- Şeyy, biri aradı seni.

- Kim?

-Bilmiyorum, Sedat dedi adını. Numarasını bıraktı, arayacakmışsın, çok önemliymiş. Ohh be söyledim işte.

- S..et, boş ver

- Ama bak çok önemli mutlaka arasın dedi, senin iyiliğin içinmiş.

- Ver hele numarayı bakalım kimmiş.

Numarayı veriyorum, yarın geleceğini söyleyip kapatıyor telefonu. Derin bir ohh çekiyorum.

Elimden gelen ancak bu. Daha da sorarsa ben konuşmadım, annem konuştu diye sıyırırım kendimi, ne yapayım?.

Akşam uzun zamandır görüşemediğim arkadaşlarla toplanıyoruz bizde. Bekarken ne partiler, toplantılar yaptık bu evde. Sabahlara kadar uykusuz, gülmekten konuşamadığımız anlar yaşadık. Bir araya geldiğimizde hala aynıyız ama gene de hayatın bize kattığı hüzün konuşmalarımızda yer yer kendini belli ediyor. Güzel, eğlenceli, dolu dolu birkaç saatin ardından rahatladığımı hissediyorum.

Ertesi gün gelmiyor. Ve sonraki gün de. Arayıp sorabileceğim bir yer de yok, merak etmeye başlıyorum. Ve babamla ikisinin gelişi peş peşe oluyor.

Korkularımın aksine, eski hallerinden farksız tokalaşıp, selamlaşıyorlar. Mahkemeyi babam kazandığı için olsa gerek, gayet sakin. "Hallettik" diyor ama biliyorum ki avukat ve mahkeme masrafları oldukça zorlamıştır.

Yemekten sonra çaylarımızı içerken, bir yandan da mahkemeyi anlatıyor babam. Düşündüğümgibi çok zorlamışlar. Eşimin olayları açığa çıkmış. Bir sürü can sıkıcı sorular sorulmuş vs. Ama sonuç lehimize olunca çok sevinmiş babam. Çok şükür eskisi gibi normal sohbetlere başlıyoruz. Kız kardeşim bu ara ergenlik bunalımında sanırım, hep yalnız takılıyor ama eniştesiyle şakalaşmaktan eksik kalmıyor. Erkek kardeşimse kim bilir nerede? Babam yoktu ve araba ondaydı. Bilse babamın geldiğini damlar eve. Eşimse her zamanki hızlı konuşması ve şakalarıyla hem sinir ediyor, hem güldürüyor bizi. Ve sonunda güzel bir şey söylüyor:

- Yarın ev bakmaya çıkıyoruz. Artık zamanıdır.

Çok seviniyor annemler, hele de yakınlarda oturmayı planladığını öğrenince.

Yaşadığımız onca olay, kötü bir film tadı bırakıyor ağzımızda, o kadar.

Baş başa kalınca bilmiyormuş gibi soruyorum:

- Kimmiş o arayan, ne diyor?

- Boş ver, diyor umursamazca. Fatih halletti o işi. Tanıyormuş arayanları, aradı konuştu, vazgeçirdi.

Rahat bir nefes alıyorum.

- Kim bu Fatih ya? Baba falan mı?

- Onun gibi bir şey, eli her yere uzanan, hatırı sayılır biri diyelim. Sen takma bunları o güzel kafana yaa, benimle ilgilen, hiç mi özlemedin lan beni?

Umuda Tutunmak #Wattys2018Where stories live. Discover now