Hayat senden alacaklıysa, alır!

909 132 13
                                    



Bir hata yaptığınız zaman ya da bir suç işlediğinizde, belki birinin canını yaktığınızda, haklı bir ah aldığınızda ya da; istediğiniz kadar uzağa kaçın, estetik olun, kimliğinizi değiştirin, ne yaparsanız yapın kadere borcunuz varsa eğer, sabırla bekler ödemeniz için. Ve günü geldiğinde; bekleyenin, sevenin varmış, başka bedeller ödemişsin umursamaz; gözünün yaşına bakmadan alır alacağını.

Güzel şeylere alışmanın ne kadar kolay olduğunu ilk fark edişim değil. Neredeyse iki yıl aradan sonra, alışmak için çabalamam gerekmeden, ertesi gün, sanki abonesi olduğum dizinin devamını kaldığım yerden izler gibi hareket ediyorum kendi evimde. Eşyalarımızı yerleştiriyorum, evi dip köşe temizliyorum, bir yandan çocuklarla ilgileniyor, bir yandan komşuların geçmiş olsun dileklerine cevap yetiştiriyorum.

Cezaevinden çıkarken, nevresimlerinden tutun kıyafetlerine kadar hemen hemen her şeyini oradakilere bırakıp geliyor, adettenmiş. Sadece oradayken de kendini belli eden marka hastalığından kaynaklanan pahalı ve markalı eşofmanlarıyla gene aynı pahalılıktaki takım elbisesi ve iç çamaşırları hariç. Bakıyorum gayet yeni ve temiz görünüyorlar, parayla yıkatıyoruz burada diyordu. Yıkayan her kimse bu işte bayağı iyiymiş diye düşünüyorum ama yine de elimi sürmek istemiyorum. İç çamaşırlarını ve eşofmanlarını İki kere peş peşe yıkıyorum makinede. Takım elbisesini de şimdilik dolaba, diğerlerinin yanına asıyorum daha sonra temizlemeye vermek üzere.

Çocuklar ayak bağı oldukları için günlerce sürüyor işlerim ama yeni taşındığım zamanki gibi pırıl pırıl oluyor ev. Ayların tozu ve rutubeti gidiyor, arada bir uğradığımda gördüğüm köhnelik kayboluyor, şenleniyor evim bizi görünce.

Gencoğlan ise cezaevindeki 17 aylık nekahat dönemi yetmemiş gibi, öğlene kadar uyuyor, bir ara dışarı çıkıyor, sonra gelip televizyonun başına geçiyor. Oradayken takip ettiği dizilere devam ediyor, kaçırdığı tele voleleri yakalıyor. İş aramaya başladığını biliyorum ama bu kadar kısa sürede, hele de sabıkalı birinin iş bulmasının ne kadar zor olduğunu söyleyip duruyorum.

Aileler iyi, herkesin keyfi yerinde görünüyor. Maddi ihtiyaçlarımızı her ne kadar kayınpederim karşılasa da, arada bir cezaevindeyken biriktirdiğim paraları da kullanarak sıkıntı çekmeden sürdürüyoruz yaşantımızı.

Büyük kaynım üniversiteyi bitiriyor, ortancası son senesinde, en küçüğü gözbebeğim ise bu yıl başlıyor ve en güzel haber, erkek kardeşim evleniyor.

Her zaman asla evlenmemesi gereken ve hatta evlenmeyeceğini düşündüğüm insanlardan birisi olan kardeşim, evlenmeye karar veriyor ve biz O'na kız istemeye gideceğiz. Heyecanlı ve sanırım mutluyum. Uzun zamandan beri mutlu aile olaylarına uzaktan bakar olmuştuk ve nihayet sıra bize de geliyor. Kötü olan her şeyi kafamdan da, hayatımdan da atmaya çalışıyorum.

Annemlere gidiyorum sık sık, yardım etmeye çalışıyorum ama daha çok gırgır şamata yapmaktan kendimizi işlere veremiyoruz. Annemin insanlar hakkında hiç yanılmayan gözleri, aradığı gelini bulmuş olmanın verdiği mutlulukla parlıyor. Babamınsa beni evlendirirken üzüntüden bükülen boynu şimdi gururla dimdik. Daha isteme, söz olmadan takılarını bile alıyor gelin adayının. Önümüzdeki hafta kız istemeye gidiyoruz ve ben heyecanlıyım, kıpır kıpırım, içimde kelebekler uçuşuyor. Çocukken birbirimizi yediğimiz, ergenlikte kol kola gezdiğimiz, o sahil senin, bu çay bahçesi benim, harçlıklarımın yarısını tüketen, gideceğim her yere beni arabayla taşıyan, iki güzel sohbet ediyorsak üçüncüsü kavgayla biten, sinirden gözlerini kan bürüyerek bana araba kullanmayı öğreten asabiyetin en güzel örneği erkek kardeşim evleniyor.

Umuda Tutunmak #Wattys2018Where stories live. Discover now