24.04.2012
12.34am
Havaların iyileşmeye başlamasıyla kavuştuğum çatı katımda seninle birlikte sandiviçlerimizi yiyoruz.
Güneş ışığı saçlarında gezinirken bende dokunma hissi oluşturuyor. Yemeklerimiz bitince uzanıyor ve uçsuz bucaksız gökyüzünü seyre dalıyoruz.
Aşağımızdan gelen sesler gökyüzünün sessizliğinde kabolurken sana bakıyorum. Gözlerini yummuş dinliyor gibisin.
Gözlerimi senden çekip gökyüzüne çeviriyorum. Seninle hayal kurmaya başlıyorum.
"Taehyung?" Diyorum.
Gözlerin kapalı cevap veriyorsun.
"Hımm..."
"Neden herkese yalan söylerken bana karşı dürüstsün?"
Bir süreliğine gökyüzünden ayırdığım gözlerimi sana çeviriyorum. Yumduğun gözlerini açmış gökyüzüne bakıyorsun. Kendi içinde cevabı arıyor gibisin.
Uzun bir sessizlik hüküm sürüyor aramızda. Düşündükçe derinlere dalıyor ve gökyüzünde kayboluyorsun.
Ellerimi saran sıcaklığı hissediyorum. Ellerin ellerimi sarışı uyumlu birer yapboz parçasının birleşmesini andırıyor.
Gözlerim gözlerini bulduğunda zaman duruyor gibi. Sen ve ben kavramından çok 'biz' oluyoruz.
Biz bakışıyoruz.
Biz el ele tutuşuyoruz.
"Bilmiyorum SooYun. Cevabını bulamadığım sorular soruyorsun." Diyorsun ve elimi daha sıkı kavrıyorsun.
Gözlerin tekrar gökyüzüne çeviriyorsun.
"Sen benim için kaybetmek istemediğim birisin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if you || kth. ✓
Fanfiction"Eğer sen..." dedi ve bir süre gözlerimin içine baktı. "Beni beklemeseydin ben bu koca şehirde kaybolacaktım." Yüzümüz giderek birbirine yaklaşırken nefeslerimiz birbirine karışıyordu. "Eğer sen," dedim bu sefer. "Yanıma gelmeseydin, yıldızlara olan...
