٤٢

6.7K 861 243
                                    

11.06.2012
07.06am

Gözlerimi çadırın içinde açıyorum. Yeşil rengi yer yer gelen güneş ışığına göre açılıyor.

Kafamı çadırdan çıkardığımda sessizliğin hüküm sürdüğünü görüyorum. Sanırım ilk uyanan ben oluyorum.

Ayakkabımı giyiyor ve dışarı çıkıyorum.

"Sende erkencisin anlaşılan?"

Duyduğum sesle arkamı dönüyorum. Seni görüyorum Tae.

Benden daha önce uyandığını anlıyorum. Bana göre daha dinç duruyorsun.

"Sen niye erken uyandın?" Diye soruyorum.

"Alışkanlık." Diyorsun.

İşe gittiğin zamanlar geliyor aklıma, hak veriyorum.

Sabah serinliği ile üşüyorum. Çadırdan aldığım hırkayı üzerime geçiriyorum. Ormanda yürüyüş yapmayı öneriyorsun.

Kabul ediyorum.

Çimenler ve kurumuş dallar altımızda ezilirken erken mesaiye başlamış kuşların cıvıltısı dört bir yanımızı sarıyor.

Annemin küçükken bana anlattığı peri masalları aklıma geliyor.

Seninle yürüdüğüm bu ormanda sadece ikimize ait bir dünyaya adım atıyor gibiyiz.

"Sana bir şey söylemek istiyorum." Diyorsun.

Elin ensene gidiyor ve biraz tedirgin görünüyorsun. Yürümeyi kesiyoruz. Sen bana dönüyorsun, ben sana.

"Size yemeğe geldiğimizde baban Danbi için bir tedaviden bahsetmişti." Diyorsun. Benden onay bekleyen gözlerine cevap olarak kafamı sallıyorum.

"Tedavi için Amerika'ya gidiyoruz. Okulların kapanması ile Kore'den ayrılıyoruz." Diyorsun ve bir sessizlik çöküyor ikimize.

Benden çok uzaklara gidiyorsun. Bir süre kalbim atmıyormuş gibi hissediyorum. Yokluğunu şimdiden hissediyorum.

"Sevindim." Diyorum, buruk bir gülümseme ile.

Bir süre gözlerin üzerimde geziniyor. Ben de bir şey arıyor gibisin.

"Seni özleyeceğimi bilmeni isterim." Diyorsun.

"Bende seni özleyeceğim."

Bir anda kolların beni sarıyor. Bir süre şaşkınlıktan sonra bende sana sarılıyorum. Kokun burnuma doluyor.

Artık korkmuyorum. Dünya önüme ne getirirse getirsin sanki sana sarıldığımda bütün sıkıntılarım uçup gidiyor.

Cenneti kucaklıyor gibiyim senin kollarında.

Sen de beni bırakmak istemiyor gibisin. Kolların bedenimi hiç bırakmayacakmış gibi sarıyor.

Aynı şekilde bende sana sarılıyorum, hiç bırakmayacakmış gibi.

Yüzünü gömdüğün saçlarımı gizliden kokluyorsun. Bir ihtimal seninde gözlerin doldu mu Tae?

Gözlerime doğru tırmanan gözyaşına engel olamıyorum. Bir damla yaş yanaklarımda yol bulup tişörtüne damlıyor. Başımı sana daha çok gömüyorum.

Elin çekingen bir tavırla saçlarımın arasında kayboluyor. Hareketlerin o kadar yumuşak ve eşsizki kendimi dünyanın en değerli mücevheri gibi hissediyorum.

Uzun bir sessizliğin ardından yanağımı okşayıp geçen fısıltını işitiyorum.

"Bu kampı güzel değerlendirelim." Diyorsun.

Nefesin saçlarımda geziniyor ve bir süre daha sarılıyoruz.

Tabiat bizi izlerken rüzgarın şefkatli kolları bizi dört bir yandan sarıyor.

Sanki hepsi bu güzelliği
kıskanıyor gibi...

if you || kth. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin