٣٨

6.6K 865 242
                                    

18.05.2012
07.03pm

Babamın ricası ile sen ve baban bizim eve akşam yemeğine geliyorsunuz. Çalan kapıyı açıyor ve seni görüyorum. O kadar kusursuz görünüyorsun ki seni sadece kendime saklamak istiyorum.

İçeri girerken tebessüm ediyorsun.

"Merhaba!" Diyorsun.

Aynı şekilde sana karşılık veriyor ve babanı da selamlıyorum.

Babam sizi içeri alıyor ve oturma odasına geçiyoruz. Ayrı kanepelere oturuyoruz. Bana kaçamak bakışlar atıyorsun.

Babamdan çekiniyor gibisin.

Anneme sofrayı kurması için yardım ediyorum. Odaya her girişimde kesişen bakışlarımızla elimdekileri dökmediğime şükrediyorum.

"Sofra hazır baba. Geçebiliriz." Diyorum.

Dikdörtgen masanın etrafına oturuyoruz. Karşıma oturuyorsun. Herkes yemeklerini yerken ben seni izliyorum.

"Sizi akşam yemeğine davet etmek istedim çünkü size iyi bir haber vermek istiyorum." Diyen babama merakla bakıyorum.

"Kızım ilk kez bir arkadaş edindi." Dediğinde utancımdan kafamı eğiyorum.

"O, benim en kıymetli varlığım. Aynı zamanda onun dostu benim de dostum sayılır."
Babamın gereksiz uzatmalarının bir an önce bitmesini istiyorum.

"Amerika'da çalışan bir meslektaşımdan telefon aldım. Danbi için bir ilik bulunduğu haberini verdi. Uzun bir süredir bunun için çabalıyorum."

Eğdiğim kafamı babama çeviriyorum ardından benim gibi şaşkın Taehyung'a. Birbirimize gülümsüyoruz.

"Eğer kabul ederseniz. Bir haftaya kadar tedavi için Amerika'ya gidebilirsiniz. Tabi cevap için acele etmenize gerek yok. İlk önce evinize gidip bir konuşun."

"Fiyatı?" Diyor baban.

Gülümsemenin solduğunu görüyorum.

"Bunu sizinle özel konuşalım." Diyor babam gülümsüyor.

"Hadi SooYun. Taehyung'u al ve odana git." Diyor annem.

Büyükler kendi aralarında konuşmak istediklerinde yaptıkları gibi. İkimiz de aynı anda masadan kalkıyoruz.

Arkamdan geldiğini işitiyorum. Kapıyı açıyor içeri girip senin girmeni bekledikten sonra kapıyı kapatıyorum.

Etrafı inceliyorsun. Bense odamda olduğuna inanamıyorum.

Duvarda asılı olan küçüklük resimlere bakıp "şirin" diyorsun.

Eline günlüğümü alıyorsun. Hızla yanına yaklaşıp günlüğü senden alıcakken elini havaya kaldırıyorsun.

Birbirimize bu kadar yakın olmamız nefesimi kesmeye yetiyor.

"O, benim günlüğüm. İçinde özel şeyler var." Diyorum.

Bir iki adım uzaklaşıyorum. Dudaklarını birbirine bastıyorsun.

"Ne tür özel şeyler?" Diye soruyorsun.
Bir yandan günlüğümü elinde evirip çeviriyorsun.

"Kimseye söyleyemeyeceğim şeyler." Diyorum.

"Böyle söyleme SooYun, merakımı daha çok körüklüyorsun."
Gülümseyip sandalyeye oturuyorsun. Aynı zamanda günlüğümü masanın üzerine koyuyorsun.

Gözlerini bana dikiyorsun.

"Konu sen olunca hep merak ediyorum." Diyorsun.

"Seni tam tanıdım derken aslında hiç tanımadığımı anlıyorum. Her gün beni şaşırtıyorsun." Diyor ve yerden aldığın peluş oyuncağımı kucağına alıp oynamaya başlıyorsun.

Bu lafınla utanarak gözlerimi ayaklarıma dikiyorum. 

O sırada içeriden gelen  "Taehyung, gitme vakti" sesiyle ayrılık vaktinin geldiğini anlıyorum.

Beni merak ettiğin gibi de sevebilir misin, Taehyung? Merakla kısılan gözlerin bir umut, sevgiyle de kısılabilir mi?

Düşünceler havuzuna dalmışken sen kapıdan dışarı çıkıyorsun. Adım adım uzaklaşıyorsun.

Kalbimin derinliklerinde yine beni yalnız bırakıyorsun.

if you || kth. ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin