8. Mesaj

7.1K 363 951
                                    

Fangirl3PM 'e ithafen;
Bir önceki bölüme yaptığı onca güzel yoruma bir teşekkür olarak.😇

Yalnızlığın kolları hiç kimseye kucak açmaz, kimseye de açtırtmazdı. İnsanların fikirlerine, zihinlerine, duygularına ve en sonunda da kalplerine sızardı. Bir katran gibi vücudu içten içe sarar, sinsilikle işini hallederdi.  Karanlık, bütün organları kaplayıp mutlak bir siyaha gömene kadar hiçbir şey fark edemezdiniz.

Genç cadıya da böyle olmuştu. İçindeki siyah yalnızlık onu boğuyor, boğazına üst üste düğümler atıyordu. Kız, dağılmış hali, şişmiş gözleri ve gözyaşlarıyla ıslanmış çehresinin ne kadar berbat gözükebileceğini düşündü. Elleriyle, özgürlüğe kavuşmak için çırpınan birkaç damla yaşı da yüzünden sildi ve burnunu çekerek derin bir nefes aldı. Yumruk yaptığı eliyle çok da sert olmayacak bir şekilde önündeki kapıyı yumruklarken buraya neden geldiği hakkında en ufak bir fikri bile olmadığını hatırladı, sadece onu görmeye ihtiyacı olduğunu hissetmişti. Hayatında çok uzun bir süre sonra ilk kez, çaresiz, yalnız ve bir boşluktaymış gibi hissediyordu. Birine ihtiyacı olduğunu düşünmüştü, ona bu haliyle bile kucak açabilecek, kendisini yeniden iyi hissetmesini sağlayabilecek birine. Ve şimdi buradaydı işte, adımları onu buraya getirmişti.

Bir derin nefesi daha ciğerlerine çekerken kalbinin atışını, vücuduna yaşamak için gerekli olan kanı pompalayışını duydu. Damarlarındaki kanın akmasından nefret ediyordu, durmalıydı, olması gereken buydu. O bir canavardı, aldığı her nefes onu insaniyetten biraz daha uzaklaştırıyordu. Ve bunu her ne kadar kabul edemese de kaçamayacağı bir son vardı. Bir defa kontrolü kaybederse başına gelebilecekleri düşündü.
Kaç insanın, daha kötüsü kaç çocuğun canına kıyabileceğini...

Luna Lovegood, hiçbir zaman sıradan bir kız olmamıştı, böyle bir şeyi de asla istememişti zaten. Fakat en azından normal bir büyücü olabilirdi öyle değil mi? Kurtadamların, vampirlerin arasında büyümeden, normal biri olabilirdi,  kader denen düğüm hayatını bağlayıp onu değiştirmeseydi eğer. Gözlerinin dolmasına izin vermemek için onları hızlı hızlı kırpıştırdı. Zaten çok fazla beklemesine de gerek yoktu. "Bir saniye, geliyorum!" diyen tınıyı birkaç ayak sesi takip etti ve kapı açıldığında kız bakışlarını sevdiği çocuğunkilere kaldırdı.

Şaşkınlık ifadesi, Neville Longbottom'ın yüzünde her gün görebileceğiniz bir şeydi. Fakat dehşet, nadiren rastlayabileceğiniz bir duyguydu. O gerçek bir Gryffindor'du, onca şeye rağmen gözlerinde korkunun değil şaşkınlığın bulunması da bunun bir kanıtıydı. "Luna?" dedi Neville kaşları hızla çatılırken. "Sen iyi misin?"
Kızın gözleri yeniden dolarken titreyen çenesine eşlik eden çatlamış sesi duyuldu. "İçeri gelebilir miyim?"

Kapı ardına kadar açılıp da kız içeriye ilk adımını attığında sert bir rüzgar esti ve kapı sertçe çarptı. "Cereyan etmiş olmalı. " dedi Neville en masum haliyle. Luna umursamazca başını salladı, sert rüzgarlar onu içine çekip bir girdaba sürekleyeli kaç yıl olduğunu hatırlayamıyordu bile. Kendisini bildi bileli çırpınıyor lakin kurtulamıyordu.

Neville'ın yönlendirmesiyle onun odasına doğru ilerlediğinde içeriden güçlü ve tok bir ses duyuldu. "Kim gelmiş Neville?"  Çimen yeşili bir Victoria dönemi  elbisesi içerisindeki yaşlı kadın gözlerindeki okuma gözlüğünü düzeltip yanlarına geldiğinde, Luna daha önce Neville'ın büyükannesini hiç görmediğini yeni yeni fark etmişti.

Yaşlı kadın, sevecen bir edayla Luna'ya gülümsedi, ardındansa gözlerini Luna-Neville çifti üzerinde gezdirirken memnuniyetle gülümsemesini genişletti.  "Neville, ne büyük kabalık! Beni arkadaşınla tanıştırmayacak mısın?"  Neville dudaklarını araladığında konuşan o değil, Luna olmuştu. "Ben Luna Lovegood, efendim. Neville'ın okuldan arkadaşıyım."  Her nasılsa sesini düzgün tutabilmiş, yüzündeki derin hüznü gizleyebilmişti.  "Bir Ravenclaw'sın öyle değil mi Luna?" Kızın gözlerinden bir merak parıltısı geçerken kadın gülümsedi.  "Gözlerindeki parıltıdan anladım," dedi sanki Luna'nın aklını okuyormuş gibi. "-gözlerindeki o parıltı, Ravenclaw'lara özgüdür. Ben de bir Ravenclaw'dım. " gülümsemesini genişlettiğinde, Luna hayranlıkla kadına baktı.  "Ve bu Ravenclaw, şu an hiç de iyi gözükmediğini düşünüyor tatlım. Neville, Bayan Lovegood'u odana davet etmek için ne bekliyorsun? Ben de size bir şeyler hazırlayayım. "

MOONWhere stories live. Discover now