23. Sessizlik

8.4K 263 2.2K
                                    


Fırtına öncesi sessizlik.

*****

•Bölüm şarkısı: Amber Run~ I found

Hermione Granger kendisini yorgun bir gülümsemenin kollarında bulduğunda, gözleri önündeki manzara bir tablodan çıkmışçasına büyüleyiciydi. Bir renk cümbüşü, en can alıcı haliyle karşısına serilmişti:

Gökkuşağı.

Bu kelimenin bu kadar güzel bir anlam ifade edebileceğini hiç düşünmezdi, fakat orada tam karşısında duruyordu işte: Sadece bir saat kadar önce Ay'ı izlediği pencereden sızan güneş ışığına eşlik edercesine Draco Malfoy'un altın kirpikleri üzerinde belli belirsiz seçiliyordu.

Büyüleyici. O an düşünebildiği ilk kelime bu olmuştu işte. Oğlanın yumulu göz kapaklarının üstünde, parlak sarı kirpiklerinin hemen arasına sıralanmış yedi mükemmel renk... Daha önce gördüğü bütün manzaralardan çok daha etkileyici olduğuna yemin edebilirdi bile. Parmaklarını Malfoy varisinin saçları üzerinde usulca gezdirirken tebessümünü genişletti.

Hayatında bir daha tekrarının yaşanamayacağı kadar tuhaf bir gece geçirmişti fakat evren ona umudu hatırlatmak istercesine mükemmel bir sabah hediye etmişti işte. Yine de bu huzurun uzun süreceğini düşünmeyi reddetti. Draco her ne kadar şu anda bir tepki vermese de Hermione onun uyumadığını ve her an dün geceye dair bir dizi sitem ve öfkeyle kendisini hedef alabileceğini biliyordu.

Yine de o anki mutluluğunu biraz olsun azaltamadı bu düşüncesi. Üzerine hakim olan huzur, uzun zaman sonra düşünceleriyle mahvedemeyeceği kadar berraktı.

Başını biraz olsun eğip kendi yüzü ve Draco'nun yüzüne dökülen saçlarını umursamadan oğlanın saçlarındaki kokuyu içine çekti. Onun bütün gece boyunca kendi kendine karşı gelmekten ıpıslak kesilmiş saçlarındaki teri umursamadı bile. Draco Malfoy'u fiziksel her şeyden çok daha ötede, çok farklı bir şekilde ve kelimelere dökülemeyecek bir büyüklükte seviyordu.

Aralarında asılı kalmış sessizliğin tek sebebinin Draco'nun muhtemelen ne söyleyeceğini bilmemesinden kaynaklandığını düşünerek onun gökkuşağı ile süslenmiş göz kapaklarının üstüne bir buse kondurdu. Ben burada, söyleyeceğin her şeyi dinlemeye hazırım deme şekliydi bu.

"Uykumda da beni hep böyle taciz ediyor musun?"

Küçük bir kahkaha attı Hermione. "Seni taciz mi ediyormuşum? Hiç farkında değilim." Alayla süslenmiş cümlesinin Draco'yu sebepsiz bir şekilde germiş olmasına aldırmadan gülmeye devam etti.

"Hep benden yüz buluyorsun şöyle cümleleri kurarken. Yoksa şu cesaretinin başka bir açıklaması olamaz."

Hermione, Draco'nun saçlarından birini hafifçe çekip onun kulağına serseri bir sesle fısıldadı cümlesini. "Bir daha sakın bir Gryyfindor'un, hele ki benim cesaretimi sorgulamaya kalkma Malfoy."

Sonrasında bu kez gerçekten ciddileşmiş bir ses tonunda sordu: "İyi misin şimdi? "

"İyiden kastının ne olduğunu açıklaman gerek Granger." diye soludu Draco uyuşmuş bacaklarını biraz olsun hareket ettirip kızın vücudundan doğrularak.

Hermione birkaç saniye onun cevap vermesini bekledi fakat istediğini elde edemedi. "Ciddiyim Draco."

"Ciddisin demek," diye soludu Draco da gözlerini odanın uzak bir köşesine çevirip yavaşça aralarken. Görüşü normaldi. Rahatlamış bir nefes alıp devam etti. "Dün gece kendini bana öldürtmeye çalışmasaydın daha iyi olabilirdim öyleyse. "

MOONWhere stories live. Discover now