18

6K 514 851
                                    

"Styles, kapa çeneni." diye uyaran Bayan Forbes'a baktım.

"Sonra anlatırım Niall."

"Hala konuşuyor musun?"

İtici bir ses tonuyla konuştum. "Ona sonra anlatırım dedim Bayan Forbes?"

"Çık dışarı!"

"Ama, ne alaka?"

"Çık dışarı, dedim sana Styles. Anlama kıtlığın mı var?"

"Anlama kıtlığım yok efendim." dedim dişlerimin arasından. Bu kadın regl falan mıydı?

"Çıkacak mısın?"

"Dersiniz öyle sıkıcı ki böyle bir ödülü reddedemem, sağolun." diyip koşar adımlarla sınıfın kapısına yaklaşırken kulağımda yankılanan o ses beni yavaşlattı.

"Çıkışta beni bekliyorsun Styles!"

Duymamış gibi yapıp dışarıya çıktım.

Etraf fazla sakindi. Kimsenin olmadığı bu koridor beni birazcık ürkütmüştü. Sessizce yürümeye başladım. Okul binasından dışarıya çıkmalıydım. Buna ihtiyacım vardı. Ayrıca okula kesinlikle özlememiştim. "Keşke okula gitmesem ve ölene kadar Bay Tomlinson'da kalsam." diye mırıldandım.

Boş koridorda yürüyordum ve arkamda birinin varlığını hissettim, ama bakmaya korktum. Bunların hepsi o lanet olası diziler yüzündendi.

Birinin aniden ismimi bağırmasıyla sıçradım. "Harold!"

"Sikeyim!"

"Üzgünüm küçük adam ancak ben sikebilirim." diyen kişi elbette Bay Tomlinson'dı.

Elimi kalbime götürüp fısıldadım. "Lanet olsun."

"Ve bu arada ölene kadar yanımda kalabilirsin Harold, izin veriyorum."

"Çok teşekkür ederim ama ben almayayım."

"Az önce bunu isteyen sendin, peki." diyip göz kırptı.

"Beni korkutmaktan zevk mi alıyorsunuz?"

"Evet," Elinde taşıdığı kitaplar fazla ağır görünüyordu. Artık nasıl baktıysam kitaplara, elime tutuşturdu hepsini. "Aw benim minik Harold'ım bana yardım mı etmek istiyor?"

"Aslında bakarsanız ha-"

"Çok teşekkür ederim, bunlar benim odama götürülecek." diyip saçlarımı karıştırdı.

"Önemli değil." diye fısıldadım dişlerimin arasından. İyi ki bi dışarıya çıkmak istemiştim.

Yanımdan sıyrılıp hızlı adımlarla ters yöne yürümeye başladı.

Bay Tomlinson'ın odası bir yukarı kattaydı ve merdivenler çok görünüyordu bana. Ancak kaderime sessizce boyun eğip çıkmaya başladım ikişer ikişer. Asla teker teker çıkmazdım merdivenleri. Kitaplar zaten yeterince ağır değillermiş gibi, daha da ağırlaşıyorlardı sanki.

En sonunda merdivenler bitmişti ve Bay Tomlinson'ın odası görüş alanıma girmişti. Hızlı adımlarla kapıya yaklaştım ve kitapları tek elime alarak, ağır ağır kulpu aşağı indirdim. Sanki arkamda bir canavar varmış edasıyla hızla içeri girip kapıyı sertçe ardımdan kapadım. Bazen kendi kendime böyle aksiyonlar yaratıp çıldırıyordum.

Kitapları hızla masasının üstüne bırakırken odanın fazla sade oluşu dikkatimi çekti. Bir öğretmen odasında ne bekliyorsam artık nedensizce hayal kırıklığına uğramıştım.

Masasının 3 tane çekmecesi vardı ve ben o çekmeceleri kesinlikle karıştıracaktım. Hızla masanın arka kısmına geçtim. Çekmecelerden ilkini açıp kayda değer bir şeyler aradım. Saçma sapan dosyalar vesaire.

İkinci çekmece bana anlattığı gibi mektupla doluydu. Demek ki yalan değilmiş, cidden hayranları varmış. Eh buna şaşırmamak gerek.

Öğrencilere olan soğuk ve ukala tavırları benim açımdan onun çekiciliğini engellese de, diğerleri aynı şeyi düşünmüyordu belli ki.

Üçüncü çekmeceyi açtığımda ise yalnızca bir mektup vardı. Acaba öğrenciler arasından beğendiği birinin mektubu falan mıydı? Özel bir yerde tuttuğuna göre, özel birine ait olmalıydı.

İçimdeki merak duygusunu bastıramamamdan başıma açtığım onca belaya rağmen yine de mektubu elime aldım.

Bay Tomlinson bu yaptıklarımı görse ne derdi acaba? Kızar mıydı, yoksa güler geçer miydi?

Mektuba uzunca süre bakmamdaki amacı sorguladıktan sonra zarfı hırpalamadan açtım. İçinde olan kağıdı çıkarıp yine hırpalamadan açtım.

"Her şeyim,
Yokluğun beni öldürüyor. Seni özlüyorum. Niçin gelmiyorsun?

Gelmen için daha kaç kez dua etmeliyim Tanrı'ya?

Yoksa orada daha mı mutlusun?
Sevgilim şayet daha mutluysan gelme. Senin mutluluğun benden daha önemli.

*****

Gel. Seni özlüyorum. Nefret ediyorum, kendimden, yaşamdan...

*****

Onun gülüşü güzel geldi bugün, daha güzel gelmeden gel.

*****

Daha güzel geldi.

*****
Huzur içinde yat sevgilim."

O an göz yaşlarıma sahip çıkamadım. Benden izinsiz aktılar... Kalbimin derinliklerine doğru, usul usul...

Özenle yazılan yazıları bozmamak için bıraktım kağıdı ve elimin tersiyle sildim göz yaşlarımı.

Bay Tomlinson mükemmel bir kalbe sahipti ve bu beni cidden etkiliyordu.

"Harold?"

Duyduğum sesle, çömeldiğim yerden aniden kalktığımda gözlerim karardı. Az kalsın düşecekken birinin beni tutuşuyla dik durabildim. Belimden tutan ellerin sahibine daha sıkı sarıldım. Kalbim göğsümü yumruklarken onun kokusuyla boğulmak istedim.

~~~

Merhabalar yavrumlar,

Öncelikle sabırsızlandığınızı biliyorum, ancak ben cinsellikden ziyade romantikliği severim ve ehuehu bu bir mpreg farkındayım kaçışım yok. Merak etmeyin çok yakında bir sürprizim olacak ♥

Ve de dış görünümün önemli olmadığını vurgulamak istediğim yeni Larry kurgum Burn'e bakarsanız çok şukela olur. Ciddiyim Louis'yi biraz farklı bulacaksınız, yani dış görünümünü. Louis Tomlinson maalesef ki bir yangında yüzünün o güzelliğini kaybedecek. Ancak aşk yalnızca dış güzellik değildir. Nice insanlar var ki mükemmel bir kalbe sahipler, ancak dış görünümleri yüzünden yargılanıyorlar...

Ve de benhalalarry'nin "Who R U" adlı kurgusuna bakarsanız çok sevinirim ♥

Ne çok konuştum ayol, inş okumuşunuzdur

HEPİNİZİ SEVİYORUM ♥♥♥

SLEEPWALKER (Larry Mpreg)Where stories live. Discover now