26

5.2K 446 633
                                    

"Peki bu saçma gömleğin anlamı neydi?"

"O gömlek saçma falan değil tamam mı? Oğluma yakışacağına da eminim."

"Daha cinsiyeti bile belli değil ve sen ona oğlum deyip üstelik bir de kıyafet mi alıyorsun?" diye sordu Niall.

"Yarın öğreneceğim. Biyolojim iyi değildir ama yüzde elli ihtimalle bir oğlum olacak. Hem bunu çok beğendim, kız olursa bile giydiririm." dedim tripli bir sesle.

"Bebeğe şimdiden acıyorum."

"Asıl ben senin ilerideki çocuğuna acıyorum." diyip aldığım kıyafetleri göstermek için girdiğim mutfağı bir hışımla terk ettim.

"Sadece şakaydı!" diye arkamdan seslenen Niall'ı duymamış gibi yaptım.

Odama girip kıyafetleri özenle masanın üstüne koyduktan sonra yatağa kendimi fırlatmak yerine dikkatle uzandım. Hamile olduğumu unuttuğum olmuyordu, zira hangi erkek hamile kaldığı gerçeğini unutabilirdi?

Yarın için sabırsızlanıyordum. En iyisi uyumaktı, yoksa zaman başka türlü geçmeyecekti.

Aklıma düşen mavi gözleri yok sayarak uyumaya çalıştım ve başardım.

*****

Doktorun karnıma tuttuğu cihazla ekranda beliren oğlum, ya da kızım, nihayetinde bir tane olan bebeğim beni heyecanlandırmıştı.

"Kız mı, erkek mi?" diye heyecanla sordum.

Doktor gülümsedi. "Eşinizin böyle bir anı kaçırdığı için ne gibi bir mazreti var bilemiyorum." Söylediği şeyle afalladım.

En büyük mazereti geldi aklıma. "Kendisi benim eşim değil."

Adının Lucy olduğunu sandığım kadın doktor gözlerini kaçırdı. "Ben üzgünüm." Ekrana baktı. Yüzü tekrar güldüğünde bu sefer neşeyle bana döndü. "Bir kızınız oluyor."

Bir oğlum olacak umuduyla aldığım kıyafetler, kurduğum hayaller yerlerini dolduracak farklı bir mutluluk bulmuştu. Cinsiyeti ne olursa olsun o benim bebeğimdi. Sevinçle ellerimi ağzıma kapadım. "Tanrı'ya şükür! O sağlıklı mı?"

Doktor başını onaylarcasına salladı ve dünya dolusu mutluluğu bana verdi.

*****

Parmaklarımı gergince oynatırken sordum: "Ben karnımda oluşan çatlaklardan biraz rahatsızım bunun için ne yapmalıyım?"

"Bir krem yazacağım."

"Ama bebeğe zarar-"

"Zarar gelmez merak etmeyin." diyip tatlıca gülümsedi.

Reçeteyi de alıp odadan dışarı çıktığımda gözlerimden ışık saçtığıma emindim. Herkese gülümseyesim, her tarafa koşasım vardı.

Hastaneden kimseye sarılmadan çıkmayı başardığım an gülerek ağır bir tempoyla yürümeye başladım. Bir kızım olacaktı. Bu dünyanın en tarif edilemez hissiydi.

Kalbim yürüyüşümün aksine hızla atarken evimin yakınlarında olan bir eczaneye gidiyordum. Oraya gitmem ne derece sağlıklıydı benim için bilmiyorum ama bunun kendi kararım olmadığına emindim. Şu an kalbimin kızımın mutluluğunun yanı sıra onu görme ihtimalinden deli gibi attığını fark etmem uzun sürmedi.

Bu tempoyla zor varacağımda karar kılıp daha da hızlandım. Heyecanlıydım. Uzun zaman olmuştu ki bu kadar yakın olmamıştım evime. Evim derken tabii ki ondan bahsediyorum.

En nihayetinde eczaneye girdim ve sevinçle reçeteyi bulduğum ilk insana uzattım.

"Bende müşteriyim." diye tersledi adam.

"Üzgünüm." derken kızarmıştım.

Bana tebessümle bakan genç çocuğun burada çalışan olduğuna emin olarak reçeteyi uzattım.

Bir reçeteye bir de bana bakan çocuk anlayamamışcasına güldü. "Kız arkadaşın için mi?"

Gururla konuştum. "Hayır, kendim için."

O yalnızca gülmekle yetinirken arkadan kapının açılmasıyla kalbim hızla atmaya başladı. Neden eczanede olacağını bende bilmiyordum ancak kalbim o olduğunu söylüyordu bana.

Arkamı dönüp baktığımda gerçekten onunla karşılaşacağımı umuyor olmama küfrettim. Kimse yoktu.

Yan taraftan biri kolumu dürttü. "Harold?" Ve o ilahi ses... Bu gerçek olamayacak kadar fazlaydı. Gerçekten onun geleceğini hissetmiş miydim? Tanrım medyum falan mı olmuştum? "Ne işin var burada?"

"Ben," ne demeliydim? "ben, gribim. Sen ne yapyorsun burada?"

Elini ensesine götürdü ve mahcup bir şekilde çalışanın ona uzattığı kutuyu aldı. Kutuya baktığımda bunun bir hamilelik testi olduğunu görmüştüm.

Kırılan hayallerimin parçaları kalbime batıp beni rahatsız ederken sinirle güldüm. "Başka kimi becerdin?"

"Bebeğinin babası bu mu yoksaa!" diye yayarak konuştu çalışan çocuk.

Louis aniden parlayan gözlerle bana döndü. "Ne bebeği?" Hafif şişmiş karnıma baktı. "Yoksa bu?" Şok olmuştu.

"Sana kız arkadaşınla mutluluklar." diyip elimdeki kremi geri bıraktım ve koşarcasına eczaneyi terk ettim.

Gözyaşlarım benden izinsiz akmaya cüret ederken dudaklarımdan "Neden?" nidası düşmüyordu. Ben en çok onunla olmam gereken zamanda onsuzken, Louis'nin yokluğumda birilerini becerdiği düşüncesi aklıma kazınmıştı.

"Harold! Bekle!" Kolumdan tutup kendine çevirdi yönümü. Kolumu tutan sağ elini daha da sıkılaştırdı, sol elini ise belirginleşen karnıma götürdü. "Sen hamile misin?" Hipnoz olmuş gibiydi. Karnımı okşadı.

Usulca kafamı salladım. Ağzını açtı ama açar açmaz geri kapadı. "Evet, senin kızın." dememle yüzüme baktı. Yüzünün aldığı şekli tanımlayacak gücü kendimde bulamadığımdan fazla kafamı yormadım. Ardından gülümsedi. Sanki o küçük bir çocukmuş, ben ise ona şefkat dolu bir sarılma sonrası dondurma vermişim gibi masum bir tebessümdü bu. Gözleri dolmuştu. "Tanrım," derken ağlıyordu. "Harold bu yüzden mi benden uzaklaştın?" diye sordu.

Onu öyle görünce bende dayanamadım ve usulca akan göz yaşlarımın daha da şiddetlenmesine izin verdim. "İstemeyeceğini sandım." dedim bağırarak. "Seni zor durumda bırakmak istemedim."

Gözlerime öyle derin bakıyordu ki... Omuzlarımdan tuttu.

Aniden dudaklarıma kapanan dudaklar ile kendimi başka bir boyutta buldum. Dudaklarımı öyle bir özlemle öpüyordu ki dayanamadım, karşılık verdim. Dudakları adeta bir alkoldü ve ben ne zaman onu öpmeye kalkışsam tek yudumla sarhoş oluyordum.

Geri çekildi ve bana sımsıkı sarıldı. "Senden gelecekse her şey kabulümdür Harold, acı da buna dahil."

Sizi daha fazla üzmeye dayanamadım

Ayrıca geç yeni bölümden dolayı üzgünüm gerçekten ilham gelmiyordu, bölümün başını yazmıştım ama devamı gelmemişti bende en sonunda iki gün önce onları birleştirmeye karar verdim

Umarım sınavlarınız güzel geçiyordur, ben şahsen fizikten 53 almanın acısı içerisindeyim fğwmsbgzpfwüamnx

SLEEPWALKER (Larry Mpreg)Where stories live. Discover now